Sivil darbe açığa çıktı

Birilerini yıllar öncesinden bir telaş sarmıştı. Bu meclis on birinci Cumhurbaşkanı seçmemeli ve eğer her şeye rağmen bu meclis seçecek olursa da, bu Ak Partili birisi kesinlikle olmamalı. İşte asıl sancı ve telaş buydu.

Sivil darbe açığa çıktı

Nasıl olsa bir şekilde bu duruma birileri engel olur düşüncesiyle biraz rahat biraz da rahatsız olarak bu ana kadar geldiler. Bir yerden yanlış olarak başlanınca yanlışlar silsilesi birbirini takip etti. Söyledikleri her söz, geliştirdikleri her tavır ve düşüncenin altında kaldılar. Yıllarca bu memlekette psikolojik harekâtı uygulayarak elde ettiklerini de bu dönemde de yaparak başarılı olacaklarını düşünüyorlardı. Bu psikolojik harekâtın ilk hamlesi seçilmiş meclisin meşruiyetini tartışmaya açmak oldu. Açtılar ama kullandıkları argümanlar ellerinde patladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetini ve cumhurbaşkanı seçemeyeceğini gündeme getirerek bir anlamda halka karşı çıkarak “sivil darbe” yapmaya yeltendiler. Neden Sivil Darbe Neden sivil darbe derseniz de, tartışmaya açtıkları meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi olup ve bu meclisi de ve onun milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından demokratik ve hür iradeleri tarafından yani gerçek halk seçmişti. Ve günlerce bu meclisin meşruiyetini konuşarak bir anlamda meclisine ve Türk halkına hakaret etmiş oldular. İşin bu kısmı çok konuşulmasa da ama bu zihniyetin temsilcileri de gittikleri yolun ve söylemlerin ne manaya geldiğini çok iyi biliyorlardı.Uygulana psikolojik harekâttan umudunu yitirenler yeni söylemlerle harekâta devam ettiler. Yeni hamle ise, Ak Partili birisi Cumhurbaşkanı olamaz söylemiyle yola devam ettiler. Bu hamleden de sonuç alamayacaklarını anlayınca, en sonunda Ak Partili olsun ama Başbakan Tayyip Erdoğan olmasına geldiler. Yarın ne olursa olsun Yargının önemli kurumlarından birinden, en üst düzeyden emekli olan yargıç nedense bugüne kadar hiç gündeme gelmeyen bir konuyu yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 milletvekiliyle oturumun açılması gerektiğini söyleyiverdi. Gündeme 367'yi taşıyanlar ve arkasından buna sığınanların akıllarına gelmeyen çok önemli konular var. Herhalde konuyu gündeme getirenler bugünü kurtaralım yarın ne olursa olsun teziyle hareket ediyorlar. Bakın bu nasıl sonuçlar doğurur. Eğer gerçekten demokrasiye ve temsil keyfiyetine inanıyorlarsa, bundan sonra meclis, çoğunluğun mu yoksa azınlığın mı hâkimiyetine giriyor. 550 milletvekilinden çoğunluğu kabul etmeyip, 367 şartı arayarak 183 milletvekilin emrine meclis mahkûm etmiyor mu? Bu nasıl çoğulcu demokrasi ve de nasıl milletin iradesine saygılı olmak. Bugün bu hükümete seçtirmemek için her zaman yapıldığı gibi "dün dündür bugün bugündür" mantığıyla yapıyorsanız orada da yanılıyorsunuz. Bu hükümet hiç merak etmeyin 367 ‘yi nasıl olsa bulur da acaba siz bundan sonra 367 nasıl bulacaksınız. Bundan sonra cumhurbaşkanı nasıl seçilecek. Ve ülkeyi bekleyen kaosu hiç düşündünüz mü? Artık ümidini yitirenler, meclis de çoğunluğun değil azınlığın dediği olacak diye tutturanların bir tek sebebi olabilir. O da “Bundan sonraki seçimlerde ne iktidar ne de iktidar olmaya yetecek oy ve milletvekili çıkaramayacağı gerçeğini fark etmenizdir” diye insanın aklına gelmiyor da değil.
<< Önceki Haber Sivil darbe açığa çıktı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER