Araştırma,
siyah-beyaz filmler ve televizyon seyrederek büyüyen 55 yaş üzerindekilerden oluşan bir grup ile
renkli televizyon ve film döneminde büyüyen 25 yaşın altındaki bir grupla yapıldı. Araştırmaya göre, birinci grubun
rüyalarını da "renksiz" görme olasılıkları artıyor. Renkli televizyon ve filmler seyrederek büyüyen ikinci gruptakiler ise renkli rüyalar görmeye daha meyilli.
Araştırmayı kaleme alanlar, araştırmalarının rüyaların renkli mi, renksiz mi olduğuna dair on yıllardır yapılan tartışmaya da son vermesi gerektiğini söyledi.
20. yüzyılın ilk yarısında yapılan araştırmalarda, rüyaların çoğunun siyah-beyaz olduğu iddia edilmişti. 1960'larda ve daha sonra yapılan çalışmalardaysa, rüyaların yüzde 80'inde biraz renk bulunduğu öne sürülmüştü.
Bu dönemin siyah-beyaz televizyondan renkliye geçiş dönemi olduğundan hareketle, televizyonun rüyaları etkilediği sonucu çıkarıldı. Ancak çeşitli araştırmalar arasındaki farklılık, araştırmacıları kesin sonuçlar ortaya koymaktan alıkoydu.
Dundee Üniversitesinden Eva Murzyn'in yaptığı son araştırmada, yarısı 25 yaşın altında yarısı 55 yaşın üstünde 60 kişiye rüyalarının rengi ve çocukluklarında film ve TV seyretme alışkanlıklarıyla ilgili sorular soruldu.
Verilerin analizi sonucunda, 25 yaş altındakilerin yüzde 5'inden azının rüyalarının siyah-beyaz olduğu, çocukluklarında renkli TV ve film izleyebilme olanağı bulanların da sadece yüzde 7,3'ünün siyah-beyaz rüya gördüğü ortaya çıktı.
Çocukluklarında siyah-beyaz filmler seyredenlerinse daha ziyade siyah-beyaz rüya gördükleri belirlendi.
Murzyn, "Çocukluğumuzda, seyredilen filmlerin rüyaların oluşumunda önemli etkisinin olduğu kritik bir dönem olabilir" dedi.
Ancak Murzyn, filmlere maruz kalınmasının sonucu olarak, beynin, uyanıldığında rüyaları bir şekilde yeniden oluşturup oluşturmadığını bilmenin imkansız olduğunu söyledi.
AA