Uluslararası Kriz Grubunun "
Irak ve
Kürtler"
raporunda, Irak'ın kuzeyindeki
bölgesel yönetimin, "komşularına ve
Bağdat yönetimine karşı koruyucusu ABD'nin kaybedeceği beklentisiyle, tek gerçekçi alternatif olan
Türkiye'ye yöneldiği" iddia edildi.
Merkezi Brüksel'de bulunan
Amerikan düşünce kuruluşunun raporunda, Kürt liderlerinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin 2007 yılındaki ikinci
seçim zaferinin ardından, "Türkiye ile
anlaşma ihtiyaçlarını açıkça konuşmaya başladıkları ve bunun ardından ilişkilerin istikrarlı şekilde geliştiği" anlatıldı.
Raporda, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud
Barzani'nin özel
kalem müdürü Fuat Hüseyin'in şu sözleri aktarıldı:
"Eğer (Iraklı) Şiiler
İran'ı ve Sünniler Arap dünyasını seçerse,
Kürtler de Türkiye ile ittifaka girmek zorunda kalacak. Türkiye'nin de bu kapsamda Kürtlere ihtiyacı olacak. Biz Türkiye ile birlikte olmak zorundayız ve Türkiye açısından bakarsanız Irak'ta bizden başka dost ya da ortakları yok."
Raporda,
Mesud Barzani ile Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan arasında henüz görüşme yapılmamış olsa da Kürt yetkililerin üst düzey Türk yetkililerle birçok kez bir araya geldiği hatırlatıldı.
"Tüm bu gelişmelerin,
Osmanlı sonrası Türkiye'nin hak iddia ettiği 'Musul vilayeti' fikrini yeniden canlandırdığı" kaydedilen raporda, "şaşırtıcı bir şekilde bu kez isteğin Türk milliyetçi çevrelerinden değil, üst düzeydekiler dahil Kürt tarafından geldiği" ifade edildi.
Raporda, isim verilmeden Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimden ve Türkiye'den üst düzey yetkililerin Uluslararası Kriz Grubuna yaptığı açıklamalara da yer verildi.
Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin adı açıklanmayan bir yetkilisi, "
Bağımsız olmak hakkımız, fakat bu olmazsa ben Türkiye ile olmayı Irak'la birlikteliğe
tercih ederim. Çünkü Irak demokratik değil" diyerek, tek çıkış yolunun bölgenin "Musul vilayeti" adıyla Türkiye'ye, Türkiye'nin de kendi içindeki Kürtlerin durumuna çözüm olarak AB'ye katılması" olduğunu ifade etti.
Buna karşın
Ankara'nın Iraklı Kürtlerle "resmi birliktelik" seçeneğine sıcak bakmadığı kaydedilen raporda, adı açıklanmayan üst düzey bir Türk yetkilinin şu görüşlerine yer verildi:
"Iraklı Kürtlerle
ekonomik birliktelik gelecekte mümkün. Fakat bu resmi değil, fiili bir birliktelik olmalı. Biz Irak'ın bütünlüğünü korumasından yanayız. Irak, bölgedeki etnik ve mezhepsel dengenin barometresi gibi. Fakat ekonomik
teşvikler mümkün. Bağdat'la anlaşarak Kürt bölgesiyle sınırımızı esnek hale getirip ekonomik (serbest) bölge oluşturabiliriz."
-"TÜRKİYE DOLAYLI YOLLARLA KERKÜK'E SAHİP OLACAK"-
Barzani'nin özel kalem müdürü Hüseyin, Kürt yetkililerinin, Başkan Barack Obama'nın açıkladığı takvime uygun olarak ABD'nin Irak'tan çekileceğine ve bunun sonucunda Irak'ın çökeceğine ikna olduğunu belirtti. Hüseyin, "Kürtler bu şartlarda Türkiye'nin koruması altında rahat ederken, bunun karşılığında Türkiye'nin, Kerkük'teki dev rezervler dahil, Irak'ın kuzeyindeki bölgenin petrol ve
doğal gazına doğrudan erişim imkanı elde edeceğini ve dolaylı yollarla Kerkük'e sahip olacağını" ileri sürdü.
Uluslararası Kriz Grubuna göre, bölgedeki gelişmeleri dikkatle izleyen Ankara ise Irak'ın kuzeyinde Türk girişimcilerin yatırımlarını teşvik ederek bölgedeki petrol ve doğal gazın ihracat kapısı olmak istiyor. İran'ın Irak üzerinde etkinlik kazanmasını istemeyen Ankara, bu riski azaltmak için bir yandan merkezi hükümeti güçlendirmek amacıyla Bağdat yönetimiyle bağlarını geliştirmek isterken, diğer yandan
Mart 2009'da Basra'da
konsolosluk açarak ülkenin güneyindeki "İran etkisini sınırlandırmayı" hedefliyor.
Raporda, "Ankara'nın çıkmazı, Amerikan ordusunun ayrılmasının ardından (Irak'ta) ne olacağını bilmediği için tüm yumurtalarını Bağdat'ın sepetine koyarak Kürtleri yabancılaştırma riskini almak ile İran'ın güçlü etkisi altındaki geleceğin Irak'ıyla arasında bir
tampon bölge oluşturmak için kuzeydeki bölgesel yönetimi destekleyerek Bağdat'ı kızdırmak arasında kalması... Etkili olmak için bahislerini koruma altına alarak, her iki tarafla ilişkilerini dengeliyor" deniliyor.
Raporda, Genel
Enerji ve PetOil gibi Türk şirketlerinin "Ankara'dan aldıkları yeşil ışıkla" Irak'ın kuzeyinde faaliyet gösterdiği ve "ileri kol" rolü oynadığı öne sürüldü.
Uluslararası Kriz Grubu raporunda, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, Türkiye üzerinden AB'nin doğal gazda Rusya'ya bağımlılığını azaltacak
Nabucco projesine doğal gaz arzını başarması halinde, Bağdat yönetimiyle ilişkilerde elini önemli ölçüde güçlendireceği savunuldu.
AA