Sonucu iş dünyası da iyi okumalı

Son sözü millet söyledi ve anayasa değişikliklerini onayladı. Paket Meclis'te müzakere edilirken sokağa kulak tıkayan CHP, MHP ve BDP yönetimleri sandıktan çıkan 'güçlü evet' mesajını iyi okumalı.

Sonucu iş dünyası da iyi okumalı

Mesajın siyasetçiler kadar iş dünyasına bakan yönleri de var. Sözü eğip bükmeye gerek yok. İş dünyası, sonuçları itibarıyla müspet ya da menfi etkileneceği bir konuda sessiz film oynamayı tercih ederek sınıfta kaldı. TOBB ve TÜSİAD'ın çelişkili tavrı daha kapsamlı bir anayasa için hiç de cesaret verici olmadı. Farklı siyasi görüşlere mensup üyelerin varlığını bahane edip darbelere dur diyecek bir adımda tam siper yatmanın izah edilecek bir yanı yok. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş gibi TOBB ve TÜSİAD başkanları da şahsi kanaatlerini ifade edebilirlerdi. Muğlak cümlelere serpiştirilmiş destek iması yerine daha net hayır telaffuzu demokrasi kültürüne daha çok katkı sağlamış olurdu. Demokraside tarafsızlığı tercih eden TÜSİAD'ın referandum gecesi 'biz zaten öteden beri anayasa değişsin diyorduk' türünden yazılı açıklama ile yeni döneme pas atması bu sonucu değiştirmez. Bu açıdan bakıldığında TÜSİAD ile TOBB, büyük bir fırsat kaçırmıştır ve referandumun iş dünyasındaki kaybedenleri listesinde ilk sıraları almışlardır. Her iki kuruluşa üye bazı isimler 'bir yetmez iki kere evet' diyeceğini belirtti. Anadolu'daki ticaret sanayi odaları ve borsalardan da değişime evet sesleri yükseldi. Bunlara baskı yapıldığını söyleyenlere el altından yürütülen hayır propagandası, daha doğrusu yalan rüzgârını niçin görmezden geliyorsunuz diye sorulduğunda ortalık dut yemiş bülbülden geçilmedi. Standartları sadece TSE belirlemiyor ki bu memlekette. Çifte standartta mahir çok enstitü, vakıf, kuruluş, sendika, birlik ve dernek var. En mahir işleri de böylesi kritik dönemlerde çıkarıyorlar. Bu vesile ile oda ve borsalara üyelik ve aidat mecburiyetinin demokrasiye ne derece hizmet ettiğini tartışmak lazım. İşadamı Adnan Dalgakıran'ın 'TOBB'un yetkileri kısıtlanmalı' sözleri, gürültü arasında kaynayıp gitmesin. Sendikalar arasında da DİSK, Kamu-Sen ve KESK yöneticileri özgürlükçü bir anayasaya katkıdan mahrum bırakmıştır örgütlerini. Muhafazakâr milliyetçi bir üye yapısına sahip Kamu-Sen'in hayır cephesinde yer alması ne kadar manidar ise 12 Eylül'de genel merkezine el konulan, üyeleri işkence odalarında hayatını kaybeden DİSK'in değişime evet diyememesi de o kadar ibretliktir. Türk-İş için yorum yapmak abes. Bu kadar etkin bir kuruluşun esamisi bile okunmadı. Memur-Sen ve Hak-İş açık destek verdi pakete. Kazananı da var bu meselenin. TUSKON ve üyeleri kendi reylerinin evet olacağını açıklamakla iktifa etmedi. Ulaşabildikleri işçi-işveren, ihracatçı herkese niçin evet denilmesi gerektiğini anlattı. TUSKON üyesi işadamları, vardiya çıkışı çalışanlarından 15-20 dakikalarını isteyerek konferanslar düzenledi. Uzman isimlerden paketi fabrikalarında anlatmalarını rica ettiler. Referanduma 15 gün kala gönül seferberliğinin en güzel örnekleri yaşandı sessiz sedasız. Servisler biraz geç kalktı ama işçiler, emekçiler, ustalar, çıraklar; hasılı tek sermayesi alın teri olanlar istikrarın ekonomiye nasıl ivme kazandıracağını dinledi. TUSKON gibi MÜSİAD, ASKON, TÜMSİAD, TİM ve diğerleri... Hepsi 'siyasi istikrarsızlık gelsin de nasıl gelirse gelsin' rüzgârına karşı durdu. Sokaktaki insanın iki anahtar ve bir porsiyon dönere tav olmayacak kadar şuurlandığını göremeyen siyaset miyoplarına da iyi bir ders verdi her biri... Dolayısıyla sivil toplum kuruluşu olmanın hakkını veren bu derneklerdir referandumun kazananları... Hz. Ali'nin (ra) 'Fırsat bulut gibi geçip gider; hayırlı fırsatları elde etmeye çalışın.' sözü, yaşadığımız süreci çok iyi özetliyor. Ülkenin ufkunu genişletecek bir meselede gelen rahmet bulutlarını çiftçiler, esnaflar, memurlar, işçiler, sanayiciler fark etti... Fırsatı kaçırmadık çok şükür. TURHAN BOZKURT
<< Önceki Haber Sonucu iş dünyası da iyi okumalı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER