Kadınlara zorla çarşaf giydirileceği, Müslüman kadınların rahibe gibi giyineceği, Ayasofya'ya haç takılacağı, Türkiye'nin bölüneceği, teröristbaşı Öcalan'ın serbest bırakılacağı yalanları bunlardan bazılarıydı. Türkiye'de siyasete güvenin çok az olduğunu hatırlatan sosyologlar, insanların fikrini değiştirmenin bu yüzden kolay olmadığına dikkat çekiyor. Muhalefetin paketin içeriğinden çok ortalığı karıştırmaya yönelik argümanlar ileri sürdüğünü dile getiren Fatih Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ali Murat Yel, "Referandum sürecinde kara propagandanın yanı sıra bilgi kirliliği vardı. Halka 'göbeğini kaşıyan adam' demeye devam ettiğiniz sürece 100 yıl da geçse bu halktan evet oyu alamazsınız." diyor. Referandumda 'evet' çıkacağının daha ilk günden belli olduğunu söyleyen Yel, "Muhalefet bunun farkına varıp, komik yalanlara başvurmasaydı oylar aynı çıkabilirdi belki ama en azından hayal kırıklığına uğramamış ve gözden düşmemiş olurlardı. Gelecek yılki seçimlerde de oylarını artırma şansları olabilirdi." tespitlerini yapıyor. Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Kentel de seçim sonuçlarının, 'korku masalları'yla çok fazla yol alınamayacağının kanıtı olduğunu ifade ediyor. Paranoya oluşturan korkuların halkı ikna etmeye yetmediğini dile getiren Kentel, "Seçim sonuçları gösteriyor ki toplumun yüzde 58'i geleceğe çok daha güvenle bakıyor ve korkmuyor." diyor. Kentel'in görüşleri şöyle: "Propaganda nedir? Korku oluşturmaya yönelik yeni durumlara karşı masallar yazmak. Cemaati, köyü, kabileyi korumak için sınır ötesinde düşmanlar vardır ve bu düşmanlar da kolay kolay elle tutulmayan, gözle görülemeyen gerçek üstü yaratıklardır. Canavarlar, ejderhalar gibi. Aynı masallar bugün de bu korku kampı tarafından üretilmeye çalışıldı. Fakat halk, paranoya oluşturan korkularla ikna olmayacağını kanıtlamış oldu.