‘Kelliğe çare bulundu’ başlığı medyada en sık tekrar edilen haberdi. Şimdi onun tahtını sallayacak yeni bir tür var: ‘Paralel yapılanmayı çökertecek deliller bulundu.’ Kellikle ilgili metinleri okuduğunuzda, fareler üzerinde denemelerin başladığını öğrenir, hayal kırıklığına uğrarsınız. Paralel haberleri de farklı değil.

Mesela Star Gazetesi birkaç gün önce ‘Paralel kulak kumpas üçgeni’ haberinin spotuna ‘Paralel örgütün yasa dışı dinlediği eski Başbakan Erbakan, Doğan Grubu CEO’su ve birçok gazeteci, siyasetçi, bürokratı dinleyenler belirlendi’ diye yazdı. Haberin son paragrafında bakla ağızdan şöyle çıkıyor: “Emniyet’e yazılan müzekkerede, usulsüz dinlemelere ilişkin belgeler ile işlemi gerçekleştiren görevlilerin tespit edilerek bildirilmesi istendi.” Ee hani belirlenmişti? Cümlenin devamı daha büyük bir facia: “Soruşturmada şikâyetçi olarak, Necmettin Erbakan, Hüsamettin Cindoruk, Mustafa Destici, Şevket Kazan, Namık Kemal Zeybek... isimleri belirtildi” diye yazmışlar. Rahmetli Başbakandan şikâyet dilekçesini nasıl aldılar merak ettim.

Tuhaflıklar bununla da bitmiyor. Yeni Şafak, hukuk dersini ikmal etmeye çalışırken tarihten çakmış. ‘Hani mahkeme kararları?’ sorusuna cevap üretirken yine komik hatalar yapmışlar. Kararların ağırlıklı olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden alındığını ileri sürmüşler. İnandırıcı olsun diye ayrıntı verirken baltayı taşa vurmuşlar. Yeni Şafak, 2008-10 yıllarında mahkeme başkanının Orhan Karadeniz olduğunu belirtiyor. Bilinen ve tartışmalı davalarda ismi geçtiği için akıllıca bir tercih gibi görünüyor. Ama güzelim senaryoyu çöpe atan küçük bir gerçek var. Orhan Karadeniz, son duruşmasına 2008’in ikinci ayında çıkmış ve mart başı itibarıyla emekli olmuş. Belge diye yayımladıkları şeydeki tarihlere göre hiçbirine imza atma ihtimali bulunmuyor.

Diğer mahkeme kararlarında olduğu üzere dinleme kararlarında da hakim ve kâtibin ismi ve sicil numarası yer alır. Varsa kararlar ve elinizdeyse, top çevirmeden hangi kararı kim almış gösterirsiniz. Star ve Yeni Şafak’ın belge diye yayımladığı ‘şey’ler birbiriyle uyuşmuyor hatta çürütüyor. Birinde ‘Çalıştığı kurum’ sütunu var, diğerinde yok. Hayatında bir sefer dinleme kararı gören biri böyle bir sütunun olmadığını bilir. Kâğıda eskitme yaparak ve sadece bir bölümünü göstererek esrarengiz bir hava katabilirsiniz; ama işi bilenleri sadece güldürürsünüz.

Star’ın kâğıdında ‘Muhtemel kullanıcı adı’ diye bir sütun var. Rahmetli Erbakan, Mehmet Bekaroğlu, Aydın Ayaydın, Mustafa Destici, Ertuğrul Özkök gibi isimler bu sütunda sıralanıyor. TDK sözlüğü, ‘muhtemel’ kelimesini şöyle anlatıyor: “Gerçekleşmesi de gerçekleşmemesi de ihtimal dâhilinde olan.” Hayda, bu nasıl delil!

Yine Star’ın kâğıdında her bir isim için aynı gün aynı dosya ve aynı mahkemede ayrı ayrı karar numaraları görünüyor. Erbakan, Bekaroğlu, Kazan gibi isimler aynı karar numarasıyla halledilebilirdi! Aynı klişeyi tekrar edeyim: Hayatında bir tane dinleme kararı gören, bu absürtlüğe güler. Bu arada 2011’de seçilen Aydın Ayaydın hakkındaki mahkeme kararının tarihi 2009, ama yanında CHP milletvekili yazıyor.

Dışişleri Bakanlığı’ndaki casusluk skandalı haberlerini hatırlıyor musunuz? ‘Dinleyenler yakalandı’ diye kaç manşet atıldı, kaç yetkili açıklama yaptı? Haftalar geçti ne yargı önüne çıkarılan var ne de kamuoyuna açıklanan. Birileri toplumun aklı ve vicdanıyla alay ediyor galiba. 28 Şubat Savcısı Nuh Mete Yüksel’in iddianamesinden medet umanlara bir hatırlatma: Aslının başaramadığını, kötü bir taklidin başarması eşyanın tabiatına aykırı. Boşuna patinaj yapıyorsunuz.