Bize kapatma davası, Muhalefete yol haritası!
Kılıç,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya'nın,
CHP'ye gönderilen tüzük uyarısının "kurultay toplanmasını gerektirmediği" yönündeki açıklamalarını şöyle değerlendirdi:
"Keşke bize de bu kadar
rehberlik eden bir Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı olsa. Kendisinin görevi siyasi partilere yol göstermek değil. Varsa hukuki bir ikazı, yazılı görüş olarak ortaya koyar. CHP
karpuz gibi bölündü. Yarısı, kurultay yapılmalı diyor. Yarısı, kurultay yapılmamalı diyor. Üçüncü bir yarısı ise kurultay yapılırsa bu kurultay, parti organlarının da yeni baştan seçileceği, seçimli bir kurultay olmalı diyor."
Başsavcıya teşekkür ediyoruz
"
Türkiye’de bir tane Ana Muhalefet partisi var. Başsavcı, kurultay yapmasına gerek olmadığını söyleyerek partiyi rahatlatıyor. Yol haritası gösteriyor. CHP’yi büyük bir sıkıntıdan kurtardığı için teşekkür ediyoruz."
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu yarın TBMM’de
Suat Kılıç “Yarın,
Perşembe günü TBMM’de yenilenebilir
enerji kaynakları kanun tasarısı görüşmelerine başlıyoruz. İçinde 3 tane başlık var.
Hidroelektrik Santraller. Yani su kaynaklarının değerlendirilmesi. RES. Yani
rüzgar enerjisi santralleri rüzgar gülünden oluşan. GES. Yani güneşe dayalı elektrik
üretim santralleri. Kanun yarın TBMM’ye geliyor. Suyu da, rüzgarı da, güneşi de kullanacağız.
Nükleer santralimizin de kuruluş kanununu TBMM’de çıkardık. Nükleerin de kuruluşunu gerçekleştireceğiz” dedi.
Kalem erbabı saygısızlıkta niye ısrar ediyor?
Fatih Çekirge’nin Cumhurbaşkanı’nın eşi için kullandığı ifade hakkında konuşan Kılıç şunları kaydetti:
"O sözcüğün ne kadar çirkin ve Anadolu’daki çağrışımlarının ne olduğunu Sayın Çekirge bilir. Affedilir bir ibare olarak görmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ve eşi hanımefendi, Sayın Baş
bakan ve eşi hanımefendi saygıyı hak ediyorlar. Türkiye, 8 yıldır dünyada adam gibi, onurlu temsil ediliyor. ABD’de, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, AB’de, Ortadoğu’da gördükleri saygıyı maalesef Türkiye’deki bir kısım lobiler ve kısır
siyaset çevreleri esirgiyor. Siyasete bir ölçüde anlayış göstermek mümkün olabilir ama
kalem erbabı saygısızlıkta, hakaretlerde niye ısrar ediyor anlamakta zorluk çekiyorum."
Kandildekilerle İmralı görüşmesini Hükümet yapmış gibi göstermek ayıp!
Muhalefetin gerçekleri çarpıttığını söyleyen Kılıç, "İmralı ile Kandil arasında
mektup teatisi olmuş. Hükümet ile
terör örgütü veya İmralı arasında mektup,
mesaj alışverişi, kurye, kargo trafiği var mı? Yok. Buna rağmen dünkü manşetlerde bu nasıl sorulabiliyor? Bu, Milletin aklıyla dalga geçmektir, saf yerine koymaktır.
Öcalan ile
Kandil Dağı arasında temas olduğu malum. Her mahkumun avukatı ile görüşme imkanı var. Burada Hükümeti suçlu konumuna düşüren bir şey söz konusu değil. Görüşme olanağını ortadan kaldırsanız, bu sefer AİHM’den, af örgütüne kadar herkes Türkiye’nin başına üşüşür. Kendi aralarındaki mesaj teatisini Hükümet yapmış gibi yansıtmak ayıp." şeklinde konuştu.
Cindoruk’un 28 Şubat’ta kimlerin emrine itaat ettiğini herkes biliyor
Ufuk Söylemez,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in, ‘Askerin
resepsiyona katılmaması emre itaatsizlik anlamına gelir’ sözlerine “Biz de katılmadık. Emre itaatsizlik mi ettik?” şeklinde yaklaşmıştı. Kılıç’tan Söylemez’e
yanıt gecikmedi:
"Ufuk Söylemez de Cindoruk’un emrine itaat etti. Cindoruk’un 28 Şubat’ta kimlerin emrine itaat ettiği de herkesin malumudur.
Cumhurbaşkanlığı, Türk milletinin birliğini temsil eden makamdır; Cumhurbaşkanı ise Başkomutandır."
Köşke badem yemeğe, soda limon içmeye çıkmıyoruz ki!
"Resepsiyon önemli mi? Altı üstü
portakal suyu, soda limon, badem…bunları yeme içmeye gitmedik ki.
Ramazan bayramında çikolata yemeğe,
kurban bayramında et yemeğe gitmiyoruz ki. İşin manevi boyutu önemli. O nedenle
Çankaya Köşkü’ne gitmek bir şey kaybettirmez, gitmemek bir şey kazandırmazdı."
Katılmamaları Cumhuriyet’in ömrünü ne kısalttı, ne ömrüne ömür kattı
"Resepsiyonda başörtülüler de vardı, dekoltelilerde. Toplumda da bunlar var. Papyonlu da kravatlı da vardı. Normal. Toplumda da var. Cumhurbaşkanlığı Köşkü, cumhura açık, her rengin temsil edildiği yerdir. Katılmamaları, ne Cumhuriyet’in ömrünü kısalttı, ne ömrüne ömür kattı.
Atatürk “Benim naçizane vücudum elbet bir gün
toprak olacaktır fakat
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” dedikten sonra, Kılıçdaroğlu gelse ne olacaktır, gelmese ne olacaktır?"
Oktay Ekşi, art niyetle yola çıktı, enerji kaynaklarının hatırlanmasını sağladı
“Muhalefet, beğenmeyecek, eleştirecek ama küfretmeyecek; çamur sıçratmayacak,
iftira atmayacak” diyen Kılıç,
Oktay Ekşi’nin sözleri hakkında şunları kaydetti:
“Maalesef bu çirkinliği sahibine iade ediyoruz. Davalarımızı açtık. Bunlar yenilmez, yutulmaz, hazmedilemez sözler. Bu laf Samsun’da, Diyarbakır’da, Yozgat’ta… da küfürdür. Bu hakaretten de öte bir şeydir. Hatasını idrak etti. İstifa etmek zorunda kaldı. Oktay Ekşi mahkemelik oldu ama önemli değil. Türkiye’deki bu
alternatif enerji kaynaklarının hatırlanmasına vesile oldu. Art niyetli olarak yola çıkmış olsa bile, iş netice itibariyle hayra vesile oldu.”
Veysel Eroğlu can sıkacak kadar çevrecidir. Sorun yok diyorsa yoktur
Yaptığı
ağaçlandırma projeleri ve diğer çalışmaları hakkında
Çevre ve
Orman Bakanı için ‘can sıkacak kadar çevreci’ tanımı yapan Kılıç,
“Evet bir Çevre Bakanı bu kadar hassas ve duyarlı olmalıdır. İnce eleyip, sık dokumalıdır. Bu kadar çevreci bir bakanın gözleri önünde Türkiye’de su kaynaklarının istismar edilmesi, doğanın tahrip edilmesi, ağaçların kurutulması mümkün değil. Onun için ben Bakan’ın ne dediğine bakarım. Şu an Bakan bir sorun yok diyor” diye konuştu.