İP Genel Başkan Yardımcısı
Ceyhan Mumcu; "
Uğur Mumcu suikastı ne
Türkiye'nin ne de benim
gündemimden hiç düşmedi. Bu acıyı her gün ve taze yaşamak çok zor. Ailecek hayatımız kaydı. Tetikçiler bulunsa da karar vericilere ulaşılmadığı müddetçe
cinayet çözüldü sayılmaz. Üzerimde ağır bir
baskı var.
Ergenekon'da ilginç iddialar dile getiriliyor. Belki de savcı bir de buralara bakın diyor ama aklım almıyor.."
Büyük oyun…
İnsan çoğu zaman içinde yaşadığı ânı, olup biteni anlamakta, yorumlamakta, yeniden düşünmekte, olup bitene sahici soru sormakta güçlük çekiyor. Aidiyetler ve duygusallıklar, en olmazları olur, en olur şeyleri de olmaz gösterebiliyor. Belki de gerçek bu kadar karmaşık değil. Karmaşık olan bizim bakışımızdır. Bu karmaşıklık bizi gerçekten seveni de,
katilimizi de görmemize engel olabiliyor.
Katil belki aramızda, belki de çok uzağımızda. Belki Ergenekon'un içinde, belki de tam dışında. Kafalarımız karışık, duygularımız gelgit yaşıyor.
Filmlerde katil hep en yakınızda ve her şeyimizi bilen kişidir.
Son yıllarda yaşadıklarımız da bir film olmasın? Çünkü bu ülkede henüz kitleler kendi hayatlarını kurabilmiş değiller. Galiba bireyler de öyle… Büyük oyun, ölümler üzerinden besleniyor.
"Uğur Mumcu'nu katili hepimizin düşmanıdır" diyebildiğimiz zaman oyun biter…
* * *
Muammer Aksoy'un avukatıydınız, Bahriye Üçok'un dostu, Mumcu'nun kardeşiydiniz. Kışlalı okul arkadaşınız, Hablemitoğlu ise dostunuz ve komşunuz. Katledildiler ve Türkiye bu cinayetlerle sarsıldı. Sizi nasıl etkiledi bu kayıplar?
İnsanın hayatını perişan ediyor. Sadece Uğur'un ölümü bile farklı. İnsan şokları, travmaları yaşar ama
Allah insanı öyle yaratmış ki, bir unutma süreci var. Acı normalleşir, hayat devam eder. Uğur'un ölümünde böyle olmadı. O hiç gündemden düşmedi. Benim yaşamımda Mumcu suikastı dün olmuş gibi hep taze.
Sadece Mumcu değil, Aksoy, Üçok, Kışlalı cinayetleriyle de ilgileniyorsunuz. Büyük fotoğrafı nasıl görüyorsunuz?
Tabiî ki bu cinayetler çok planlı yapılmış.
Umut operasyonunda tutuklanıp suikastlardan sorumlu görülen ve cezaevinde infazı süren üç kişi var. "İslamcı terör" söylemi sizi tatmin etti mi?
Hayır. Bu davadaki
sanıklar Uğur'u tanımıyorlar, yani kişisel bir husumetleri yok. Aksoy ve Kışlalı da öyle... Fakat bu kişileri
tetikçi olarak kullanmışlar. Karar vericiye ulaşılmadığı müddetçe bu cinayetler aydınlatılmış olamazlar.
UĞUR SON BİR YILDA İRAN'I HİÇ YAZMADI
Siz karar vericilere ulaştınız mı?
Bütün bu cinayetlerde
Amerika ve
İsrail aracılığı ile bir yol izlendiği kanısındayım.
Nereden bu kanıya vardınız?
Uğur'un son bir yıllık yazılarını ayrıntılı inceledim. Yüzde 64'ü ABD'nin
Körfez Savaşı'na şiddetle karşı olduğu yazılardı. İsrail'in
bölge ile ilgilenmesine dikkat çekiyordu. Son yıl içinde
İran,
türban ve laiklikle ilgili yazısı da hiç yok.
Ergenekon iddianamesinde Mumcu'nun bölgeye gönderilen yüz bin silahın peşine düştüğü için öldürüldüğü söyleniyor.
Astsubay Hüseyin
Oğuz, Hüseyin Kıvrık isimli albayın Uğur'a böyle bir
dosya verdiği iddiasında bulundu. Uğur'un dosyanın içeriğini doğrulamak için üst düzey Genel
kurmay kademesiyle görüşmesinin hata olduğunu söyledi.
Kim vardı o dönem Genelkurmay'ın üst kademesinde?
Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'ti, Genel Sekreteri Büyükanıt'tı, Ahmet Çörekçi etkindi, Hurşit
Tolon Kurmay Başkanı'ydı ve Güreş'in yaveriydi. Bu işin üzerine ciddiyetle gidilecekse bence bu isimlerin ifadelerine başvurulmalı. Hatta dönemin
MİT Müsteşarı Köksal Sönmez'in de.
Silah iddiasının üzerine gittiniz mi?
Genelkurmay'a hem biz hem de
Meclis Araştırma Komisyonu yazı yazdı. Yok böyle bir şey diye
cevap geldi. Şimdi bu senaryoya Perinçek'i eklediler. Genelkurmay'a sorduk yine aslı yok dediler.
Bu cevaba inanmaya temayülünüz varmış…
Perinçek'in de avukatıyım, iddia ortaya çıkınca Genelkurmay'a tekrar sordum; hayır, Makine Kimya'dan silah almadık,
Barzani ve Talabani'ye de götürmedik ve dolayısıyla Perihçek'i de bu konuda kullanmadık diyorlar. Böyle bir şey olmuşsa bile Perinçek'i kullanacaklarını ihtimal vermiyorum, çünkü Perinçek'in o günkü konumu buna hiç de müsait değil, akredite bile değil.
İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ RANDEVU VERMEDİ
Siz Mumcu ve diğer suikastları dış kaynaklı değerlendiriyorsunuz?
Güçlü şekilde İsrail bağlantısı görüyorum. İsrail, Barzani ve Talabani'ye Körfez Savaşı'nda 50 milyon dolar vermiş. Bunu sadece Uğur yazdı. İsrail Büyükelçiliği ısrarla Uğur'u davet etmiş ve görüşmeden birkaç sonra öldürülmüştü.
Ne konuşmuşlar?
Sorma fırsatım olmadı. İsrail Büyükelçiliği'nden randevu istedim vermediler. ABD karar verir, İsrail taşeronluğunu üstlenir ve işi İslamcı görünümlü bir
örgüte yaptırır. Bence
Danıştay saldırısı da öyle.
Bu suikastlar neden çözülemiyor?
Bu konuda devletin de zaafı var ama asıl olarak cinayetlere Türkler karar vermiş olsaydı mutlaka çözülürdü.
Mumcu cinayeti tıpkı Dink cinayeti gibi göstere göstere mi geldi?
Bence öyle oldu. Son 25 yıl boyunca herkes ona "aman kendine dikkat et" diyordu. Son zamanlarda "sana İslamcı görünümlü bir suikast yapılacak" diyenler artmıştı.
BİZ DEVLETİN ÜVEY EVLADIYIZ
Danıştay'ı önceden bildiğinizi söylediniz.
Evet, o mahfillerde konuşulmuş. 14. dereceden
mason biri haber verdi.
Saldırı olacak demedi ama ima etti. Seni de öldürecekler ve sonra da 'Ya Allah Bismillah Allahuekber' diyecekler. Kutuplaşmalar hedefleniyor, Mossad 'ABD kötüdür de, İran da kötüdür'ü organize ediyor dedi. İki gün sonra Danıştay olayı gerçekleşti.
Kimdi o kişi?
Adının yazılmayacağına söz verdim, size söylerim ama yazılmamak şartıyla... Neyse Yeniçağ'a,
Ulusal Kanal'a ve
Cumhuriyet'e haber verdim ama saldırıdan önce ilgilenmediler.
Bu önemli iddiayı Cumhuriyet neden yayınlamadı?
Taşrada yayınladıklarını söylüyorlar ama görmedim. Komplo deyip ciddiye almamışlardır.
Sizi tanımıyorlar mı, onlara göre bu konularda boş konuşan birisi misiniz ki?
Hayır
İbrahim Yıldız o işe değer vermemiştir. Gazetelerin
Ankara muhabirlerini çok seviyorum ama
İstanbul başka bir alem. Mustafa Kemal'in dediği gibi İstanbul'un çürümüş ve ahlaksız muhitinde hiçbir şey yapamazsın…
Bu bilgi niye size geldi?
Bilmiyorum, MİT Müsteşarı Emre
Taner benim
sınıf arkadaşımdı. Emre'nin selamı var dedi. MİT'ten mi bilmiyorum, bana mason kimliğini gösterdi.
Danıştay saldırısı ile Mumcu cinayeti arasında kurgusal benzerlik görebiliyor musunuz?
Birbirine benziyorlar. Mumcu öldürüldüğünde "Mollalar İran"a, "Türkiye laiktir laik kalacak" sloganları atılıyordu, Danıştay olayında da hükümet ve İran suçlandı, katile de türban davası için yaptım dedirtip, dini içerikli slogan attırdılar.
Devlet size hiç sordu mu, elinde ne var, nelere ulaştın?...
Hayır, devlet bizi hep üvey evlat saydı. Türkiye'de partizanlık, kadroculuk çok
baskın durumda. 43 yıl
CHP'de üyelik yaptım, gördüğüm şu ki, burada sürekli operasyon yapılıyor. Uyanık olmak lazım. Uğur, "bu tür suikastlarla kargaşa çıkartmak ve ülkeyi iç savaya götürmek isterler, tepkilere çok dikkat etmek lazım" derdi. Ben de bunu bir vasiyet olarak aldım, mollalar İran'a, Türkiye laiktir laik kalacak,
Kasımpaşa imamı, biz kaç kişiyiz gibi çıkışlara hep karşı çıktım. Çünkü hep gizli amaçları bu tür şeylerle örtülüyordu.
Uğur'un camiden ayakkabısı çalındı
Uğur Mumcu'nun İslam'a bakışı nasıldı?
Bence iyiydi. Bizim aileden kalma bir adetimiz vardı. Her
Ramazan camide mevlit okuturduk, Uğur da hepsine gelir, o vaktin namazını kılar ve dua ederdi. Hatta bir defasında ayakkabısı çalındı.
İnançlı mıydı?
İnançlı olmasa camiden kaldırmazdık.
Maltepe Camii'nde mukabele okuttum. Güldal'ı, Uğur'un mücadelesinden taviz veriliyor diye kışkırtmak istediler. Kimse bilmez ama Uğur pekçok caminin yapılmasına
yardım etmiştir. Uğur'un hiçbir zaman dinsel değerlere saygısızlığı yoktu. Uğur'la bizim anlaşamadığımız ilk olay babamızın vefatından sonra kütüphanesindeki Abdulbaki Gölpınarlı'nın Kur'an
tefsirini kimin alacağı konusu oldu, tefsir onda kaldı.
Nasıl bir evde büyüdünüz, Uğur'la birlikte?
Dedem Mehmet Akif'in arkadaşıydı. Onun dergahına gittiği için 90 gün
hapis yatmış. Babam hafızdı, Saadetin Kaynak'la çok iyi arkadaşlardı, sık sık bize gelirlerdi. Ramazan'da bizde
iftar yaparlardı. Ben de Uğur da iyi bir dini
terbiye ve kültür aldık. Ramazanlarda birlikte Hacıbayram'a giderdik.
Büyük baskı altındayım
Ergenekon'a nasıl bakıyorsunuz?
Karışık… 99'dan sonraki eylemler diyor araya Mumcu'yu da koyuyor, Eşref Bitlis'i de. Bu tabloya göre ben Ergenekonculardan yana bir durumdayım ve hiçbir
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı şimdi benim kadar ağır bir baskı altında değil. Bizimkilerin orada sanık olarak yer almasını
iftira olarak nitelendiriyorum. Selçuk'un, Perinçek'in ne işi olabilir…
Başsavcının iddianamesine göre büyük faili meçhul cinayetlerde Ergenekon'un parmağı var. Perinçek'e yönelik suçlamalar da var.
Uğur ile Perinçek çok yakındılar, beraber okudular, beraber hapis yattılar. Uğur her zaman Perinçek'i savunan yazılar yazdı. Bizim Perinçek'e bir sempati sebebimiz de, her
darbede o yurt dışındadır, gelir ve hapis yatar. Uğur'a yönelik bir tezgahın içinde asla olamaz.
İddialar sizde hiç mi kuşku oluşturmuyor?
Hurşit Tolon, Şener
Eruygur,
Veli Küçük, bu işleri yapmış, inanamıyorum… Eğer bunlar örgütse biz ADD'de Eruygur ile ters düştük, hiçbir İP'li delege ona oy vermedi, eğer örgüt olsaydılar Perinçek bize "oy verin" derdi.
Örgüt üyeleri içinde de ihtilaf olmaz mı?
Hayır orada yoktu, hatta beni de kendi listelerine almak istediler. Fakat bizim önerilerimiz onlara marjinal geliyordu. Bakın
Ergekon sayesinde bir daha darbe olmaz deniyor, halbuki
derin devlet yerinde duruyor ve birileri birilerini
tasfiye ediyor. İki konuda Fehmi Koru'yu mahkemede
tanık göstereceğiz; Birincisi Koru köşesinde; Beyaz Saray'daki Erdoğan-
Bush görüşmesinde Bush'un Ergenekon operasyonunun genişletilmesini istediğini yazdı. İkincisi de,
Veli Küçük'te olan Ergenekon belgesinde kimin yazdığı karalanmış, fotokopisi Perinçek'te de var. Perinçek nereden aldığını söylüyor. Fehmi Koru'da asıl isim bende diyor, demek ki onda da var bir tane.
ADD CHP'nin arka bahçesi oldu
Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk'ün anlaşılması için ne yaptı?
Üzülerek söyleyeyim kalıcı anlamda hiçbir şey yapılmadı. Salon toplantılarında, kongre-lerde grupların hamaseti var, başka bir şey yok.
Bugün ADD olmasa Atatürkçülük adına ne kaybedilir?
Hiçbir şey kaybedilmez. Yönetim kurullarına geliyorlar aradan siyasete atılıyorlar. Bakın Nur
Serter yönetime girdi ve milletvekili yapıldı ya, başkaları da oraya gelirsek
Baykal bizi de görür mesajını aldılar. Bence Serter'in milletvekili yapılması çok yanlıştı. ADD bir siyasi
rant uğruna kullanıldı.
ADD, CHP'nin arka bahçesi mi oldu?
Öyle niyetler var. Onlar bize biz onlara ADD'yi arka bahçeniz yaptınız diyoruz. İlk yönetim kurulunda 25 kişiden üçü İP'liydi. Sonra ikiye düştük. "ADD partiler üstü kalacak diyorlar" ama durmadan Baykal'a
aday oluyorlar. Muammer Aksoy'un ölümünden sonra bu
dernek böyle gitti.
Sol dine dönük husumetini halletmeden bir çözüm siyaseti üretebilir mi?
Asla yapamaz. Halkın değerleriyle ters düşen halkın dostu olamaz. Halkımız İslam dinini sevmiştir, benimsemiştir ve yaymıştır. Bugün Türkler İslam'ın yüz akıdır. Biz bunu keşfettik ama ne CHP ne de ADD bu gerçeği göremedi.
CHP Atatürk'ü sansürledi
43 yıllık CHP'li iken neden parti mi, dernek mi olduğu belli olmayan, İP'ye geçtiniz?
İP, teşkilatları olan bir partidir.
CHP iktidar rüyası görebiliyor. İP'nin böyle bir rüyası da yok…
İP'yi fikir bazında önemsiyorum. Rant beklentileri de yok.
Bu şartlarda isteseler de olmaz ki…
Tercihimin asıl nedenini söyleyeyim. Herkes Atatürk'ü sansürlüyor ve kendi çıkarlarına
hizmet eder hale getiriyor. Bunu
İnönü de yaptı, CHP de yapıyor. İP Atatürk'ün eserlerini ilk defa sansürsüz olarak yayınladı. CHP topluma Atatürk'ü hiç anlatmadı, ama hep onun arkasına sığındı.
Mumcu soyadını taşımak zor mu?
Çok zor.
Güldal Mumcu onu CHP'de taşıyor.
CHP iktidar olursa cinayetlerin üzerine gidebilir diye bir beklentiyle orada duruyor olabilir. Ben CHP'nin bu siyasetle adam olacağına inanmıyorum.
MEHMET GÜNDEM - YENİŞAFAK