Suikastın ardındaki organize pusu

Sanatçı İbrahim Tatlıses'i vurduğu söylenen Abdullah Uçmak ve adamları yakalandı ancak...

Suikastın ardındaki organize pusu

Sanatçı İbrahim Tatlıses'i vurduğu söylenen Abdullah Uçmak ve adamları yakalandı. Ancak emniyet, asıl azmettiricilerin ve 'derin bağlantıların' izini sürüyor. Sanatçının 'İnci Baba'ya uzanan ilişkileri de ayrı bir tartışma konusu. İstihbarata bakan üst düzey bir emniyet mensubu, sanatçı İbrahim Tatlıses'e yönelik saldırıyı yorumlarken ilginç bir tespitte bulunuyor: "Sanatçı ve insan İbrahim Tatlıses'in yanında, bir de diğer İbrahim var. O da ne yazık ki bu sanat âleminin geçmişten gelen izlerini taşıyor. Çete, mafya, örgüt bağlantıları, kirli ilişkiler yumağı... Aslında Tatlıses, istemeden, 'zaruretten' bu çetelerin, mafyanın ve örgütlerin kucağına düştü hep. Onun Anadolu'dan çıkıp gelmesi ve sadece sesiyle parlaması, ister istemiz herkesin iştahını kabarttı. Tabii kendi hataları ve yaptıkları da var. Bu nedenle gündeme hep birtakım olaylarla geldi. Gerçekte ise Tatlıses'in ayakta ve hayatta kalma mücadelesinin doğurduğu bir sonuçtu oluşan tablo. Acı ama gerçek bu. Yoksul bir aileden İbrahim Tatlıses'e gelmenin bedelini ödüyor sanatçı. Kalaşnikof mermisi girdiği noktada ince iz bırakır ama çıktığında büyük bir yara açar. Sanırım sanat dünyası artık bu ilişkilerden kurtulmak ve hatalar yapmamak için çaba gösterecek. Bu da Türkiye'de sanatçı-mafya-çete-örgüt ilişkilerini yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor. Bakalım merminin çıktığı noktada ne kadar genişlikte bir delik açılacak?" Bu tespit yabana atılacak türden değil şüphesiz. Lakin sanat dünyasının duayenlerinin, geçmişten kalan 'kirli' ilişkilerine bundan sonra nasıl yön verecekleri merak konusu. Asıl konumuzun, İbrahim Tatlıses'in vurulmasının perde arkasına gelince... Olayın derin bağlantılara kadar uzanabileceği belirtiliyor. Olayı sadece zanlı Abdullah Uçmak ile Tatlıses arasındaki basit husumete bağlayıp kapatmanın bazı soruların üstünü örteceği ifade ediliyor. İsterseniz konuya güncel hadise ile başlayalım. Bir televizyon kanalında yayımlanan 'İbo Şov' programından sonra Tatlıses'in aracı taranıyor, ardından sanatçı ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılıyor. Emniyet, güvenlik kameraları üzerinden önce aracı tespit ediyor, daha sonra araçtan yola çıkarak kişilere ulaşıyor. 25 noktaya yapılan baskında 14 kişi gözaltına alınıp sorgulanıyor. Alınanlar arasında, Tatlıses ile daha önce husumeti olan Abdullah Uçmak da var. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Uçmak'ın doğrudan olayla bağlantısı olduğuna dair yeterli kanıtlarının bulunduğunu açıkladı. Zanlıların (dergimiz yayına hazırlandığında) sorgularına devam ediliyordu. Yakalanan kalaşnikofun ise balistik incelemesi sonuçlandı ve suikastta kullanıldığı kesinleşti. Şu anki bilgi ve bulgulara göre, Tatlıses'i vuran veya vuranları azmettiren kişi Abdullah Uçmak. Tatlıses ile hemşehrisi Uçmak arasındaki husumet 13 yıl öncesine dayanıyor. Uçmak'ın adı ilk olarak 1998'de Tatlıses'in içinde bulunduğu otomobilin pompalı tüfekle kurşunlanmasıyla gündeme geldi. Abdullah Uçmak ve adamları, Tatlıses'in aracının kurşunlanması ve organizatör Hasan Bora'nın silahla yaralanması olaylarından dolayı 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı. Bir süre tutuklu kaldıktan sonra da serbest bırakıldılar. Abdullah Uçmak'ın adı 2002'de bir kez daha gündeme geldi. İddiaya göre, Uçmak ve adamları Maksim'deki programının bitiminde İbrahim Tatlıses'in otomobilinin önünü keserek para istedi. Bu iddia ile 3 Nisan 2002'de gözaltına alınarak yeniden tutuklandılar. Olayla ilgili ifade veren Tatlıses, adliye çıkışında, "Buraya müşteki olarak geldim. Buraya gelmem, bu tür şeylere pabuç bırakmayacağımın kanıtıdır. Her önüne gelen haraç isterse yandık." diyerek Uçmak'ın kendisinden haraç istediğini söyledi. Abdullah Uçmak ise haraç iddialarına ilişkin yargılamada "Tatlıses ile aramızda husumet var. Oğlu ve yeğeni beni vurmuşlardı. Ben ne para istedim ne de kendisini tehdit ettim. Böyle bir şey varsa ben cezama razıyım." dedi. Tatlıses de Uçmak'a daha önce 25 bin lira kan parası ödediğini, son olayda tehditle para istendiğini açıkladı. Uçmak, duruşma çıkışında "Tatlıses ile aramızda geçmişe dayanan bir husumet var. Benden intikam almak için iftira atıyor." dedi. Abdullah Uçmak, 2003'te beraat etti. Bu arada, Tatlıses ile Uçmak'ın arasını bulmak için devreye Urfalı sanatçı Nuri Sesigüzel girdi. İkiliyi bir araya getiren Sesigüzel, husumeti bir türlü çözemedi. Çünkü Uçmak, Tatlıses'ten daha fazla para istiyordu ve bunu vermesi gerektiğini düşünüyordu. Bunun adı da 'kan parasıydı'. Uçmak ve 6 adamı, 2004'te iki ayrı iş adamından tehdit ve şantajla haraç almak istedikleri iddiasıyla yeniden gözaltına alındı. İddialar arasında İbrahim Tatlıses'e suikast düzenleyecekleri de vardı. Uçmak'ın da aralarında bulunduğu 4 kişi tutuklandı. Bu iddiaya ilişkin yargılamada ifade veren Uçmak, amacının Tatlıses'i öldürmek değil, korkutmak olduğunu söyleyerek "Eğer ben önce davranmasaydım, Tatlıses önce davranacaktı." dedi. 6 yıl hapis yatan Abdullah Uçmak, Eylül 2010'da tahliye edildi. Uçmak hakkında İstanbul Adliyesi'nde Tatlıses'i tehdit ettiği iddiasıyla açılan dava ise devam ediyor. Tatlıses, son dönemde Hizbullah dâhil olmak üzere pek çok yerden çok sayıda tehdit mesajları alıyordu. Bunlardan biri de PKK idi. Çünkü örgüt, Tatlıses'in AK Parti'den milletvekili adayı olacağını duymuş ve bundan rahatsız olmuştu. Plana göre KCK/PKK, Tatlıses'in İstanbul 3. Bölge ya da Urfa'dan bağımsız aday olmasını istiyordu. Ancak İbrahim Tatlıses'in tercihi bu sefer kesindi; AK Parti'den aday olacaktı. Zaten Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mesajda da bu durum anlaşılıyordu. Tatlıses'in, televizyon programına çıkmadan bir saat önce yine tehdit edildiği ve buna çok sinirlendiği belirtiliyor. Zaten programdaki açıklamalarından da tehdit edildiği ortaya çıkıyordu: "Halkın kahramanının aleyhinde olacağına yanında ol. Yanında ol ki onu sevenler seni de sevsinler. Yanında değil de karşı tarafta olursan seni kimse umursamaz. Ne güzel yaşıyoruz yani. Neyin hıncındayız? Değerlerimize kıymet verelim, yıpratmayalım. Ne kadar güzel anlatırsan o kadar güzel puan alırsın." Bu mesajdan yola çıkan emniyet mensupları, asıl azmettiricinin peşinde. Her ne kadar olay Abdullah Uçmak'a havale edilmiş olsa da asıl tehdit eden gücü aramak da ayrı bir konu. Çünkü Tatlıses, mesajında bir kişiden çok, örgütlü bir yapıdan söz ediyor gibi. Bazı uzmanlar, bu olayı, seçim öncesi Türkiye'de oluşturulmak istenen 'kaos' planının bir parçası olarak değerlendiriyor. Buna göre, Uçmak'ın Tatlıses'e olan kinini kullanan derin güçler, saldırı için Uçmak ismini seçmişti. İddiaya göre, Uçmak saldırı karşılığında 1 milyon lira alacaktı. Zaten Uçmak'ın oto kiralayıp saldırı düzenlemesi ve acemi bir şekilde yakalanması da perde arkasındaki kişileri saklamaya yönelik bir girişim olarak değerlendiriliyor. Aslında bu şüpheler, yabana atılacak türden değil. Çünkü olayda kullanılan mermilerin oksitli olması, başlı başına bir 'derin' ayrıntının ipuçlarını veriyor. Silah ve mermi temini kolay olabilir ancak oksitli mermi, sadece bazı birimlerin kontrolünde muhafaza edilen mermi demek. Bu da şunu gösteriyor: Mermiler ya asker ya da özel birimler tarafından oksitlenmiş ve bu tür olaylarda kullanılmak üzere ortaya çıkarılmıştı. Oksitleme yöntemi, bir 'özel harp' işi. Bu yöntem sayesinde mermilerin yerin altında ya da depolarda 25 yıl kadar sağlam bir şekilde muhafaza edilmesi mümkün. Diğer bir iddia ise silah ve mermiler bir itirafçı tarafından Abdullah Uçmak'a getirilmişti. Tabii bu durumda Tatlıses-Uçmak ilişkilerini de masaya yatırmakta fayda var. Tatlıses türkücülüğe başladığından beri mafya ağına sığındı. Çünkü ayakta kalması gerekiyordu. Tatlıses ilk kez, 'İnci Baba' lakaplı hemşehrisi Mehmet Nabi İnciler'in yanında yer aldı.' İnci Baba' 1993'te öldürülünce bu sefer onun dostu ve ortağı olan Hasan Heybetli'nin yanında yer aldı. Bu ilişki yavaş yavaş zayıfladı ve zamanla koptu. Zaten onların dönemi de giderek kapandı. Tam da bu sırada Abdullah Uçmak ortaya çıktı. Uçmak, Tatlıses'e, koruma karşılığında kendisine para vermesini teklif etti. Bu arada, PKK tarafından haraç için sıkıştırılan Tatlıses çaresiz kalmıştı. Çünkü Uçmak'ın bir dönem örgüt adına para topladığı ileri sürülüyordu. Sıradan bir adam olan Abdullah Uçmak, her geçen gün tehdit unsuru hâline gelmeye başladı. Çünkü arkasındaki güçlere güveniyordu. Rizeli H.Ç. (Alaaddin Çakıcı'nın adamlarını öldürmüştü) ve Diyarbakırlı F.D. ile çalışan Uçmak, bu iki organize suç örgüt liderinin himayesinde işler yapmaya başladı. Urfalı Abdullah'ın yanında Diyarbakırlılar yer aldı. H.Ç.'nin adı Hrant Dink suikastında geçiyor. F.D. ise İstanbul başta olmak üzere bütün uyuşturucu ve kapkaç gibi işlerden yüklü vurgunlar yapan, giderek güçlenen biri hâline gelmişti. Abdullah Uçmak ile husumete giren Tatlıses, bu kişilerin ilişkilerinden korkarak sığınacak bir yer aradı. Kendisini birden Sauna Çetesi'nin içinde buldu. Tatlıses, aklınca, çete üyesi bordo bereli askerlerin yanında yer alarak kendini tehdit edenlere gözdağı vermek istedi. Diğer bir iddia ise Tatlıses'in daha da ileri giderek Ergenekon sanıkları Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile de irtibata geçtiği. Tabii sürekli olarak maddi destek isteyen bu örgütlenmelere karşı Tatlıses önce otobüs firmasını, sonra lahmacun dükkânlarını, son olarak da Bodrum'daki otellerini satmak zorunda kaldı ve bazı işlerinde de küçülmeye gitti. Tatlıses gerçekleri anlayıp çark edince derin güçler bu sefer onu kıskaca alıp tehditler savurmaya başladı. En sonunda da Tatlıses vuruldu. KARMAŞIK OLAYLARIN İÇİNDEKİ 'URFALI İBO' Ocak 1990'da dönemin ünlü gazinosu Maksim'de sahne alan İbrahim Tatlıses, masaların birinden açılan ateş sonucu bacağından vuruldu. Saldırganlar Ramazan Yetişen ve Fuat Aslan, Tatlıses'i neden vurduklarını "Bize kaset sözü verdi ama yapmadı." diye açıkladı. Tatlıses'i, o dönem anlaşmazlık yaşadığı organizatör Hasan Bora'nın vurdurduğu iddia edildi. Saldırganlar, daha sonra Tatlıses ile aynı kaderi yaşadılar ve adliye çıkışında kurşunlanarak yaralandılar. Bu olayın arkasında Tatlıses'in olduğu iddia edildi. 1998'de İbo Şov çekimlerinin ardından Gayrettepe'deki stüdyodan ayrılan Tatlıses, Barbaros Bulvarı'nda beyaz bir otomobilden açılan ateşe hedef oldu. Tatlıses yara almadan kurtuldu, pompalı tüfekli saldırganları otomobiliyle kovaladı. Saldırganları kovalarken trafik polisleri tarafından durdurulan Tatlıses, ekiplerle bu yüzden tartıştı. Tatlıses, saldırganları tanımadığını açıkladı ancak organizatör Hasan Bora'nın adamı Abdullah Uçmak'ın adı bu saldırı olayına karıştı. Organizatör Hasan Bora ile Tatlıses arasındaki kavga her geçen gün büyüdü. Bora'nın şirketinden ayrılarak Tatlıses'in yanında çalışmaya başlayan halkla ilişkiler uzmanı Şule Çatak yüzünden başlayan anlaşmazlık sonucu sık sık silahlar konuştu. Hasan Bora'nın sahibi olduğu Boray Müzik Yapım şirketi, İbrahim Tatlıses'in oğlu Ahmet Tatlı, kardeşi Hüseyin Tatlı ve adamları tarafından basıldı. Olaydan bir süre sonra Tatlıses'in iki ayrı işyeri, Bora'nın adamları tarafından silahlı baskına uğradı. Maslak'taki Tatlıses Şirketler Grubu ve Tatlıses Radyo ile Levent'teki İdobay Plakçılık, Hasan Bora'nın adamları tarafından basıldı, kurşun yağmuruna tutuldu. Bora'nın adamları ve Tatlıses'in oğlu ile kardeşi cezaevine girip çıktı. İbrahim Tatlıses'in başı, memleketi Şanlıurfa'ya bir ziyareti sırasında büyük belaya girdi. Tatlıses, kentin meşhur çarşılarından Sipahi Pazarı'nı gezerken çarşı esnafından Ahmet Toptan ile tartıştı. Tartışma sırasında silahını çeken Tatlıses'in amcasının oğlu Fevzi Tatlı, Toptan'ı tabancayla vurarak öldürdü. Olayı Tatlıses'in azmettirdiği iddia edildi. Tatlıses, "Ben tartışma sırasında durun dedim, vurun demedim." diyerek ceza almaktan kurtuldu. Ancak öldürülen Ahmet Toptan'ın ailesiyle sorunlar yaşadı. Araya hatırlı dostlar girince uzlaşma sağlandı. Kan parası ödeyerek Tatlıses bu olaydan da kurtuldu. İbrahim Tatlıses'in hayatı hep olaylı geçti. Tatlıses, 1981'de İzmir Fuarı'nda polise hakaretten tutuklanıp cezaevine kondu. 1990'ın başında yapımcı Şehmuz İlgin ile kaset yüzünden ihtilafa düştü. Etiler'deki villası kundaklandı. 8 Nisan 1995'te Hilton Oteli'ndeki Hasan Heybetli'nin yeğeninin sünnet düğününde 'meskûn mahalde ateş açmak'tan gözaltına alındı. 22 Ağustos 1998'de Tatlıses'in otomobilini kurşunlayan Hasan Bora'nın adamı Abdullah Uçmak, kurşunlanarak yaralandı. 2002'de İbrahim Tatlıses ile oğlu İdo'nun annesi olan hayat arkadaşı Derya Tuna'nın arasına oryantal Asena girdi. Tuna, Ritz Carlton Otel'de sahneye çıktı. Çıkışta Hüseyin Bozan tarafından bacağından vuruldu. Azmettirici olarak Tatlıses'in adı geçti. Ancak Bozan önce bunu kabul etmedi. Lakin 8 yıl aradan sonra bir başka dava sırasında farklı konuştu: "Tatlıses, Derya Tuna'ya kızdı, benden öldürmemi istedi. Acıyıp bacağından vurdum. Tatlıses'in azmettirici olduğunu söylemedim. Çıktıktan sonra ulaşmaya çalıştım. Beni tehdit etti." Asena'nın vurulması olayında da Tatlıses'in adı geçti. Şanlıurfalı saldırgan Ahmet Demir, Tatlıses'e 'light' dediği için Asena'yı vurduğunu açıkladı.
<< Önceki Haber Suikastın ardındaki organize pusu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER