Ertürk, Telsim'in satışında Danıştay'dan karar çıktıktan sonra şimdi imtiyaz sözleşmesinin imzalanması, devrin yapılır hale gelmesi, bedelinin tahsili ve sözleşmelerin imzalanması aşamalarında bulunulduğunu bildirdi.
Ertürk, önümüzdeki hafta
Telekomünikasyon Kurumu ve Fon Kurulu onayı ile diğer formalitelerin bitmesini umduklarını ifade ederek, ”Süreci noktalamayı ve devri gerçekleştirmeyi umuyoruz. Devir teslime çok yakınız. Önümüzdeki hafta bu işlemleri bitirebileceğimizi ve Telsim'in devir teslimi gerçekleştirilecek diye umut ediyorum” dedi.
Kıbrıs Rum şirketi Rosamara'nın alacaklı olmasını önemseyip önemsemedikleri yönündeki bir soru üzerine de Ertürk, bunun Türkiye'de sonuç doğuran hukuki bir işlem olmadığını söyledi. Ertürk, “Bu, alıcı açısından sorun yaratabilir mi?” sorusuna da, şu karşılığı verdi:
“
Hayır, alıcı da onları biliyor. O tür şeyler çok fazla oluyor. Dünyanın her tarafında bu tür davalar açılır. Bu davaların hukuki sonuç doğurabilmesi için çok uzun yol izlemeleri lazım. Tabii bunlar, bu tür kişiler, kendilerine çok uygun ülkeler buluyorlar. Maalesef Kıbrıs Rum kesimi de böyle ülkelerden birisi. Yani hukuk sistemiyle, diğer mekanizmalarıyla kötü kullanıma çok açık ama bizi etkilemiyor.”
-LIBANANCO DAVASI-
Ahmet Ertürk,
Libananco davasını dikkate alıp almadıklarına ilişkin bir soru üzerine, “Dikkate alıyoruz. Dikkate almamazlık yapmayız. Bunlar açılan davalar... Sonuçta
mahkeme sürecini belirlemek de bizim elimizde değil. Ama en azından şu an hukuki sonuç doğuracak bir durumda değil. Telsim'le ilgili başlattığımız süreci şu anda etkileyen herhangi bir durum söz konusu değil” diye konuştu.
Telsim'de ödeme ile devrin birbiriyle örtüşeceğini, parayı almadan devri yapmayacaklarını belirten Ertürk, kendisinin “gelsin, borcunu kabul etsin, (
Erol Aksoy'daki) aynı şartları Şevket
Demirel'e de uygularız” şeklindeki açıklamasının ardından Şevket Demirel ile herhangi bir görüşmelerinin olmadığını söyledi.
Balkaner Grubu ile çalışmalarının devam ettiğini, bunun henüz sonuçlanmadığını bildiren Ertürk, daha önce yönetimlerini devraldıkları
Erol Aksoy Grubu ile bir
protokol yaptıklarını, burada şirketlerin yönetimlerini devrettiklerini ancak, belli bir
kontrol mekanizmasını ellerinde tuttuklarını anlattı.
-“KİMSEYE ÖNYARGIMIZ YOK”-
Ertürk, “Bunun diğer gruplara uygulanıp uygulanamayacağını göreceğiz. Biz o konuda hazırız. Hiç kimseye karşı ön yargımız yok. Bütün gruplarla müzakereleri başlatmaya, başlatmış olanları sürdürmeye hazırız. Her grubun kendine özgü durumu var. O durumu dikkate alarak müzakereleri sürdürüyoruz. Orada da otomatik (şuna yaptın, bana da yap) diye düz bir mantıkla değil...” diye konuştu.
-“VARLIKLARIN DEĞERİNİ ARTIRACAK BİR MODEL”-
TMSF Başkanı Ertürk, şirketlerin yönetimlerini devrettikten sonra şirketlerin varlıklarının kaybolmasına, azaltılmasına yönelik herhangi bir girişimin olmaması, içinin boşaltılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Burada güven verici bir durum olmazsa bizim onu yapmamız, hukuki sorumluluğumuz gereği. Bizim için en önemli husus, elimizdeki varlıkların değerlerini azaltamayacak, tersine artıracak bir
model uygulamak” dedi.
Egebank'ta hukuki sürecin devam ettiğini bildiren Ertürk, şu anda Yurtbank ile bir protokol çalışması yapıldığını, Yurtbank'ta Erol Aksoy'a yaptıklarına benzer bir model uygulanacağını ancak, henüz buna karar verilmediğini söyledi.
Kentbank'taki sürecin biraz daha değişik olduğunu ifade eden Ertürk, şunları kaydetti:
“Bankanın Fon'a devrinin iptal edilmiş olması dolayısıyla özel bir durum söz konusu. Ama bizim
bankanın Fon'a devir iptaliyle ilişkimiz yok. Orada Süzer Grubu'nun bankaya olan
kredi borçlarının ödenmesine ilişkin protokol çalışması yapıyoruz. Bu konuda da bir olumlu çalışma var. Teknik borçla ilgili bir hesaplama çalışması yapıyoruz. Olumlu bir gidiş var.
Orada şirketlerin yönetimleri bizde değil. Sadece belli bir borç meblağını, yükünü ödenebilir hale getirecek bir model...
Uzan ve Aksoy Grubu'ndan farkı, bu şirketlerin yönetimleri bizde değil. Biz burada diğer banka sahipleriyle yaptığımız protokollere benzer bir protokol, eğer olacaksa, yapacağız. Şirketlerin varlıklarını teminat olarak almayı düşünüyoruz.”