Barışık, son yıllarda, bilgisayar donanımlı
araçlarda da cep
telefonunun olumsuz etkilerini kamufle edici teknolojiye yer verilmesinin, direksiyonda cep telefonu kullanımını artırdığını, ancak bu şekilde araç kullanımının alkolden daha fazla
kazalara yol açtığını söyledi. Barışık,
trafik kazalarını önlemek için yapılan eğitim çalışmaları sürerken, uygulanan cezalarda da ''cep telefonu'' kullanımının ilk sırayı aldığını bildirdi. Barışık, dünya genelinde yapılan çeşitli araştırmalar ve istatistiklere göre, direksiyonda iken cep telefonu ile konuşmanın alkollü araç kullanmaktan daha fazla kazalara neden olduğunun ortaya çıktığını belirterek. "Çünkü, cep telefonu ile meşgul olmak sürücünün dikkatinin dağılmasına, konsantrasyonunun bozulmasına yol açmaktadır. Sürücüler, basit bir
arama yaparken bile yüzde 20, zihni çok fazla meşgul eden bir görüşme yaparken ise yüzde 29 olasılıkla trafikteki tehlikeli bir durumu gözden kaçırabiliyor." dedi.
TELEFON BEKLENTİSİ DAHİ RİSKİ ARTIRIYOR
Cep telefonu kullanımı yalnızca numara çevirirken ya da konuşurken değil, telefon beklerken ve görüşme bittikten sonraki süre içinde bile kaza riskini arttırıcı bir etki yaptığına dikkat çeken Barışık, şu bilgileri verdi: "İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, 110 kilometre hızla giden bir aracın sürücüsü aniden
fren yapması gerektiğinde, telefonla konuşan sürücülerin fren yapma mesafesi
alkollü sürücüden daha geç oluyor. Normal sürücü 31 metrede aracı durdururken, alkollü sürücü 35 metre,
kulaklık ile cep telefonuyla konuşan sürücü 39 metre ve cep telefonunu elinde tutarak konuşan sürücü ise ancak 45 metrede durabiliyor. Ülkemizde binlerce insan trafik kazaları yüzünden hayatını kayıp ediyor.
Trafik kazalarının büyük bir çoğunluğu ise içkili araç kullanmak veya seyir halinde iken cep telefonu ile görüşme arasında değişiyor."
Cep telefonunun sürücüler üzerindeki etkisini inceleyen araştırma sonuçlarında genel olarak şu bulgulara rastlandı:
-Tepki verme sürelerinin gecikmesi
- Sabit bakış süresinin artması
- Kalp atım sayısının artması
- Daha fazla sayıda çevresel uyarıların gözden kaçırılması
- Karar verme sürelerinin artması