Dün Madımak'ı yaktıranlar bugün de camiyi bombalatır
Alevî önderleri, Fatih ve
Beyazıt camilerinin cuma namazı sırasında bombal
anması, cübbeli ajanlara askerî hava müzesinin bastırılması, Türk jet uçağının düşürülmesi gibi eylemlerin yer aldığı kanlı planı 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan Madımak olaylarına benzetiyor. "Dün Madımak'ı yaktıranlar bugün camiyi bombalatır. Aynı planları
cemevleri için de yapabilirlerdi." diyen Alevîler, bu tür planların ortak özelliğinin 'kardeş kavgasının körüklenmesi' olduğunun altını çiziyor.
Çorum ve
Maraş olaylarında da aynı
senaryonun hayata geçirildiğine dikkat çekiyorlar. Pir
Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Fevzi Gümüş,
Balyoz'u, olağan
demokrasi işleyişinin dışına çıkılmasının bir sonucu olarak değerlendiriyor: "Yeri gelir oteli kuşattırıp insanlar katlettirilir, yeri gelir evlerine çarpı işareti konulur, insanlar gönderilir. Yeri gelir cami bombalanır, yeri gelir 'cami bombalandı' diye söylenti çıkarılır."
Demokratik
Alevi örgütlenmesi olarak demokrasinin olağan akışını bozacak
darbelerin, girişimlerin karşısında olduklarını belirten Gümüş, bir senaryo düzeyinde dahi olsa askerin ya da başka devlet organlarının, bu tür bir çaba içinde olmasının
topluma karşı yapılmış bir haksızlık olduğunun altını çiziyor. Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı
Fermani Altun,
bombalama planını, "Muhtemelen kardeş kavgasını körüklemek için birilerine yükleyeceklerdi." şeklinde yorumluyor. Altun, geçmişte aynı şeylerin yapıldığını, benzer tuzakların Çorum'da ve Maraş'ta da kurulduğunu hatırlatıyor.
Planları toplumu galeyana getirip birbirine düşürmek için hazırlanmış tuzak olarak değerlendiren Altun, şöyle konuşuyor: "
Türkiye'nin gizli güçler tarafından nasıl bir tehlikeye sokulduğunu görüyoruz. Artık bu olayların olmaması için tedbirlerin alınmasını ve böyle düşünenlerin cezalandırılmasını istiyoruz." Bu açıdan demokratik
açılımların daha hız kazanmasını istiyoruz. Hasandede Alevi Bektaşi Kültür Derneği Başkanı
Özdemir Özdemir ise "Bundan önce de
Ergenekon bağlantılı olduğu bilinen kişilerin Alevi toplumu üzerinde oynanacak oyunları da ortaya çıkmıştı. Bu kişiler darbelerle
halkı sindirmek istiyor.
Camilerde bombalamaları belli bir toplumun üstüne atacaklardı. Belki ileride cemevlerini bombalayıp
Sünni toplumunun üzerine atacaklardı." ifadelerini kullanıyor. Özdemir, belli bir zümrenin, ellerindeki yetkiyi kanunların dışına çıkarak kendi çıkarları için kullanmalarını tasvip etmediklerini vurguluyor. Özdemir, planın farklı görüşteki insanların birbiriyle
diyalog kurmasını çekemeyen kişilerin oyunu olduğunu söylüyor. Erikli Baba Kültür Derneği ve Cemevi Başkanı Av. Metin Tarhan da antidemokratik girişimlerin kimi ne zaman vuracağının belli olmayacağını kaydediyor. Bu
ülkenin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı olmadığını vurgulayan Tarhan, planı 'hukuk ve insanlık dışı müdahale' olarak değerlendiriyor. Tarhan, şöyle devam ediyor: "Bu tür girişimleri kınıyoruz. Amaç, kargaşa ve
kaos oluşturup iktidarlarını korumaktır. Bunun için kişi ya da kurumlar önemli değildir. Bu girişimler toplumun tamamına yöneliktir. Hukukun ve demokrasinin üstün olduğu bir ülke
hedefliyorsak her sağduyulu ve aklıselim insanın bu tür davranışların karşısında olması gerekiyor."
Senaryo tanıdık
Madımak'ın yaşandığı 1993 yılı kritik bir dönem. '10 yılda bir darbe olur' iddialarının köşelere taşındığı, yerel ara seçimlerde Refah Partisi'nin önemli bir başarı elde ettiği ve
Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin üyeliği ile ilgili görüşmelere başlandığı bir yıl. 7
Mart 1990'da Çetin Emeç öldürüldü. 26
Eylül 1990'da Eski MİT'çi Hiram Abas suikasta uğradı. 10 gün sonra Bahriye Üçok'a bombalı paket gönderildi. 6
Şubat 1992'de Neva Şalom Sinanogu bombalandı. İzmir'de polis minibüsü taranırken
Nevruz provokasyonu sonuç verdi: 38 ölü.
PKK ve istihbarat servisleri arasındaki gizli ilişkiyi araştıran Uğur
Mumcu, 24 Ocak 1993'te öldürüldü. 4 gün sonra
Yahudi işadamı Jak Kamhi, hedefteydi. Temmuz ayında Türkiye'nin yumuşak karnı
Sivas hedef seçildi.
Provokasyon sonuç verdi, 37 kişi Madımak Oteli'nde yakıldı. Ergenekon iddianamesinde de provokasyon için azınlıklara ve Alevi önderlerine yönelik suikastlar önemli bir yer tutuyor. Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri
Kazım Genç, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob
Mutafyan, Fener Rum Patriği
Bartholomeos,
Musevi işadamı
İshak Alaton, kaos ortamı oluşturmak için öldürülmesi planlanan isimlerden birkaçıydı.
Açıklamalar bizi daha çok endişelendirdi
Şanlıurfa Baro Başkanı Yahya Demirkol: Demokrasiyi güçlendirmek ve sahip çıkmak için öncelikle Balyoz
darbe planlarıyla ilgili
gazete haberlerinin ihbar kabul edilip ismi geçenler hakkında
soruşturma başlatılmalıdır. Baromuzun da bu konuda bir suç duyurusu olacaktır. Konuyla ilgili muhataplar tarafından yapıldığı belirtilen açıklamalar kamuoyunu tatmin edici nitelikte değildir. Bu tür planların iç ve dış güvenlik için tatbikat amaçlı planlar olduğu yönünde benzer basında yer alan açıklamalar endişeleri gidermekten çok endişeleri artırıcı niteliktedir. Halkın iradesinin iç tehdit olarak görülmesi ve buna karşı plan düzenlenmesi kabul edilmek bir yana düşünülmesi dahi endişe verici boyutta.
Bütün dünyada
darbeciler yargılandı
Siirt Baro Başkanı M. Ali Özel: Geçmişte 12 Eylül'e zemin hazırlamak üzere Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Malatya'da katliamlar yapıldı. Şimdi camilere saldırmak, bombalar patlatmak gibi düşünceler tamamen geçmişten aldıkları derslerin sonucudur. Bunlara herkesin karşı durması gerekir. Birlik olmalıyız, demokrasiyi sahiplenmek zorundayız. Bütün dünyada darbeye teşebbüs edenler en ağır şekilde cezalandırılıyor. Şili'de Pinochet'den, İspanya'da General Mena'dan, Yunanistan'da albaylardan
hesap soruldu. Ancak Türkiye Kenan
Evren ve arkadaşlarına dokunmadı. Her ne kadar
Anayasa'da '
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' düsturuna yer verilmişse de egemenliğin hiçbir zaman millette olmadığı görülmektedir.
Artık bu ülkede darbeler konuşulmamalı
Adana Baro Başkanı Aziz Erbek: Kim tarafından yapılırsa yapılsın darbelere karşıyız. Meşru hukuk düzenini sona erdiren bu tür girişimler kabul edilemez. Amacımız darbesiz bir demokrasiyi hayata geçirmektir. Her 10 yılda bir gerçekleşen darbelerden Türkiye büyük zararlar gördü. Artık bu ülkede darbelerin konuşulmaması lazım. Meşru hükümetlerin devrilip ara rejimlerin getirilmesini hiçbir
hukukçu ve hukuk düzeni destekleyemez. Sivil veya asker fark etmez; biz darbe iradesine karşıyız. Darbelerle kesintilere uğrayan Türk demokrasisinin artık sağlıklı bir yapıya kavuşması gerekir. Türkiye darbe psikolojisiyle enerjisini kaybediyor.
Bu tatbikat değil, bilim kurgu filmi çevirmiyoruz
Diyarbakır Baro Başkanı
Emin Aktar: Dehşet verici bir plan. Soruşturma yapılması ve her kim varsa yargı önüne çıkarılması gerekir.
Genelkurmay'ın ciddi bir adım atarak, kendi içinde
temizlik yapıp bu tür planlar içindeki kişileri görevden alması gerekiyor. Bu olmadığı sürece halka da güven veremezsiniz. Böyle bir şey dünyanın başka bir yerinde olsa insanlar çok daha yoğun tepki gösterir. Biz kanıksamaya başladık, kötü olan bu. Genelkurmay, daha inandırıcı bir şey söylemek zorunda. Bu bir tatbikat olamaz.
Bilim kurgu filmi çevirmiyoruz. Bilim kurgu filminin senaryosunu mu hazırlıyorlar orada?
Görevi dışına çıkanlar her fecaati yapabilir
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Mazhar Bağlı: Türkiye'de hiçbir biçimde hukuk dışı olayların, eylemlerin olmaması gerektiği çok açıktır.
Güvenlik birimlerinin siyasetçilerin rollerini üstlenmesi, rolünü çalmaya girişmesi, var olan sistemin sağlıklı bir biçimde işleyişini ve insanın güvenini zedeler. Demokrasinin işleyişini engelleyecektir. Görevi olmadığı halde başkasının görevini yapmak isteyen her kurum her türlü fecaati yapabilir. Onun için camiler bombalanır, insanlar gözaltına alınır. Çünkü amaca ulaşmak için her şey meşrudur. Bundan muhakkak Türkiye'nin kurtulması gerekir.
Millet iradesine suikast girişimi
Hukuki
Araştırma Derneği (HUDER) Diyarbakır Şube Başkanı Ahmet
Yeşil: Kendi vatandaşının canına, malına kasteden bir plan. Millet iradesine suikast girişimidir. Bunu masum göstermek art niyettir. Darbeci anlayış, meselelere önyargıyla bakıyor. Zihninde oluşturduğu korkularla siyasi partilere bakıp tehlikeli görüyor. Millet iradesini alaşağı etme niyetindeler. Gerek hükümet gerekse yargı üzerine giderek, sorumluların yargılanması gerekiyor. Yoksa bu tür girişimlerin önüne geçilemeyecek.
Hükümet bir an önce anayasayı değiştirmeli
Şanlıurfa
Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı Sabri
Ertekin: Hızla büyüyen ekonomimize takoz koyup, şahsi ihtirasları için memleketi karıştırmak isteyenler akıllarını başlarına alsınlar. Birkaç kişinin darbeyle iktidara gelmesi sadece o birkaç kişiye yarar. Bir darbe bütün ülkeyi geri bırakır. Kendi kurumunda millet düşmanları varsa bunlar, hızlı ve en zararsız şekilde elimine edilmeli. 2009 yılında Çin, yüzde 10 büyüdü. Biz kafamızı yoracaksak bunlara yoralım, bunu başaralım. Hükümetimiz de ülkeyi daha da demokratikleştirecek anayasa değişikliğini yapmalıdır.
İnsanların geleceğini askıya alıyorlar
MÜSİAD Trabzon Şube Başkanı Ahmet Sarı: Bölgesinde lider, dünyada merkez olma yolunda ilerleyen Türkiye'de bu tür planların yapılıyor olması iç ve dış dinamikler açısından son derece rahatsız edici bir durum. İçerisinde ne olursa olsun bu tür eylemlerin hepsini kınıyoruz. Korku artık bir
ekonomik olgu haline geldi. O açıdan bu tür planlar, insanların yarınlarına ilişkin planlarını askıya almalarına neden olabiliyor. Bu da ekonomik daralmaya, insani ilişkilerin sosyal olarak geriye düşmesine yol açıyor. Sonuçta da hem iç dinamiklerimizde huzursuzluğa, ekonomik kayba, hem de dış dinamiklerimizde çok ciddi prestij ve ekonomik kayba neden oluyor. Bundan da en çok zararı halk görüyor.
Bu planın içinde yer alanlar temizlenmeli
TÜMSİAD Adana Şube Başkanı Ümit Özlü: Peygamber ocağı olarak bildiğimiz Silahlı Kuvvetler, senaryo dahi olsa nasıl camiyi bombalamak ister? Bu asla kabul edilemez. Bu planlar ülkemizde olmaması gereken şeyler. Böyle şeyler çok üzücü. Seneryo bile olmuş olsa hoş bir şey değil, kabul edilemez. TSK içerisinde bu tür planları yapanlar temizlenmeli.
Ordu bizim gözbebeğimiz. Herkes çocuklarını askere gönderiyor. TSK bizim çocuklarımızın oluşturduğu bir kurum. Cami bombalanması falan bizim ülkemizde tasvip edilemez.
TSK'nın saygınlığına gölge düşürüyorlar
MÜSİAD Adana Şube Başkanı Bilal Nadir Gök: Artık ülkeler
silah gücüyle değil, demokrasi gücüyle yönetiliyor. Darbe planları yapanlar TSK'nın saygınlığına gölge düşürüyor. Türkiye dışarıdan
sermaye çekmeye çalışırken bu gibi eylemler dünyaya karşı elimizi zayıflatır. Silahın gücüyle hiçbir zaman müspet sonuçlar alınmaz. Ekonomik özgürlükle ülkeler büyür ve demokrasiyle insanların gönlüne inilir. Allah'tan bu
darbe planı hayata geçirilmemiş. TSK'nın kendi vatandaşına karşı böyle bir eylemi düşünmesini hafızamız almıyor. 21. yüzyılda AB'ye girelim, demokratikleşelim derken birilerinin kendi başına eylemlere girişmesi kabul edilemez.
Cumhuriyet'in asıl düşmanı planı yapanlar
Memur-Sen Bingöl Başkanı
Abdurrahman Ensari: Cumhuriyet'i korumak bahanesiyle, demokrasiyi korumak bahanesiyle camileri bile bombalamayı planlayanlardan ne beklenebilir ki? Demokrasinin ve Cumhuriyet'in asıl düşmanları onlardır. Demokratik açılım sürecinin başlaması ile birlikte ülkede kaos çıkarmak isteyen bazı güçler eylemlerini artırdı. Şimdi görüyoruz ki bu oyunlar görünenlerden çok, bilmediğimiz ve yeni ortaya çıkan çirkin oyunlarla dolu. Bizi, ülkemizi ne hale getirmeye çalışmışlar. Herkesin bu oyunlar karşısında dikkatli olması gerekiyor. Bunların bir bir ortaya dökülmesi, her gün karanlıklardan aydınlığa çıkışımızın yoludur. Hiçbirimizin olanlara sessiz kalmaması lazım.
Camiler huzur mekânı, Planı şiddetle kınıyoruz
Özerk Diyanet Evkaf Sendikası Genel Sekreteri Abdurrahim Çelik: Plan bizi dehşete düşürdü. Camiler;
ibadet etme, Allah'ı anma, birlik ve dirlik, huzur ve sükûn mekânlarıdır. Toplumların kaynaşmasına en büyük
hizmet eden mekânların bile darbe planlarına alet edilmesini şiddetle kınıyorum. Planlar hakkında soruşturma açılmalı.
TBMM derhal bir
araştırma komisyonu kurarak son yedi yılda ortaya çıkan tüm karanlık planlara mercek tutmalı. Atılacak tek geri adım, darbecileri heveslendirecek ve yeni planlarını devreye koymak için daha fazla hırslandıracaktır. Milletin iradesini askıya almaya kalkanlara en ağır ceza verildiği takdirde bir daha bu tür planları akıllarının uçlarından bile geçiremeyeceklerdir.
ZAMAN