Terörle Mücadele Kanunu'na "Apo'ya af" tartışmalarının ardından bu kez de
insan hakları ve özgürlükleri açısından
eleştiri geldi.
Dışişleri Bakanlığı ve
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, tasarıda; şüphelilere
gözaltı süresince sadece bir
avukat hakkı tanınması ve güvenlik güçlerine 'teslim ol' emrine uymayan
teröristlere karşı duraksamadan ateş etme yetkisine
itiraz etti. Tasarının bu haliyle çıkması halinde AİHM'de açılacak davalarda Türkiye'nin mahkum olacağını belirten yetkililer, ilgili maddelerde değişikliğe gidilmesini istedi.
Dışişleri Bakanlığı ve ABGS'nin itirazları tasarının
TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu'ndaki görüşmelerde gündeme geldi. Dışişleri Bakanlığı'nı temsilen görüşmelere katılan
bakanlık AB Siyasi İşler Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Sezgin ve
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcısı Hüsrev Ünler ile ABGS Siyasi İşler Daire Başkanı
Ahmet Doğan eleştirilerini dile getirdi. Doğan, özellikle şüphelilere bir avukatla görüşme sınırlamasını eleştirdi. Bu uygulamayı doğru bulmadıklarını kaydeden Doğan, avukat sayısının hakim kararıyla yükseltilebilmesi gerektiğini belirtti ve "Sınırlama getirilmesi AİHM'de aleyhimize sonuçlar doğurabilir" uyarısı yaptı.
Dışişleri Bakanlığı temsilcisi Hüsrev Ünler ise, gözaltı sırasında şüphelilere sadece bir avukatla görüşme hakkı verilmesinin AİHM'de sorunlara neden olabileceğini belirtti. Yüksek mahkemenin olayların oluş biçimi ve kendi içindeki şartlara bakarak değerlendirme yapabildiğini kaydeden Ünler, sınırlamanın kaldırılmasının daha uygun olacağını bildirdi. Ünler, tasarının ek ikinci maddesiyle getirilen, operasyonlar sırasında güvenlik güçlerine
silah kullanma yetkisini eleştirdi. Maddede, "Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda 'teslim ol' emrine itaat etmeyerek silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler" ifadesi yer alıyor. Buna göre operasyonlarda kişileri etkisiz hale getirmeye yetecek gücün abartılı olarak kullanılabileceğini vurgulayan Ünler, bu konuda da AİHM'ye başvurulması halinde Türkiye'nin mahkum olabileceğini belirtti.