İhbar mektubuyla yıkılan şehit
babası Kamil Demirci, olayla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundu. Baba, Cumhurbaşkanı,
Başbakan,
Genelkurmay Başkanı ve İçişleri Bakanı'na da konunun araştırılması için
mektup gönderdiğini söyledi.
Şırnak'ta görev yapan
komando erler
Ayhan Demirci ve
Servet Yıldırım,
nöbetteyken üzerlerine açılan ateş sonucu şehit oldu.
TSK, askerlerin çatışmada hayatını kaybettiğini açıkladı. Ancak olaydan 3 yıl sonra gün yüzüne çıkan
ihbar mektubunda, erlerin
terörist zannedilerek taburda görevli uzman
çavuş tarafından vurulduğu iddia edildi.
Şırnak'ın Bestler Dereler
bölgesinde 2007'nin
Mayıs ayında yürütülen operasyonda şehit olan iki askerle ilgili çarpıcı bir ihbar mektubu ortaya çıktı. Resmî makamlar tarafından,
teröristlerle girilen çatışmada şehit oldukları söylenen komando erler Ayhan Demirci ile Servet Yıldırım'ın nöbet sırasında bir
uzman çavuş tarafından terörist zannedilerek vurulduğu iddia edildi. Daha önce de birçok terör olayıyla ilgili yaşanan skandalı deşifre eden
internet sitesi www.terorihaneti.com'da yayınlanan ihbar mektubu, şehit ailelerini ikinci kez yıktı. Olay anını bire bir anlatan mektubu okuyan
şehit babası Kamil Demirci, kan donduran iddialarla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundu. İhbar mektubu, geçen yaz 11 askerin şehit olduğu
Gediktepe saldırısı sonrasında
Tümgeneral Gürbüz Kaya'nın, "Teröristleri
çoban zannettik." açıklamasını hatırlattı. Açıklamadan 10 gün sonra bu kez Hatay'da, terörist sanılarak üzerlerine ateş açılan iki köylünün hayatını kaybetmesi 'bir zannettik skandalı daha' şeklinde yorumlanmıştı.
Gerçeklerin gizlenmeye çalışıldığını, bu sebeple üç yıldır uyku uyuyamadığını belirten meçhul asker,
mevzilerinde nöbet tutan Demirci ve Yıldırım'a, diğer mevzide nöbet tutan
Uzman Jandarma Çavuş S. K.'nin ateş açtığını anlatıyor. Mektupta, sıralı komutanların ihmali olduğu ve olayın terörist saldırısıymış gibi gösterilerek kapatıldığı ileri sürülüyor. Komutanların mevzi yerlerini koordine ederken hangi mevzinin nerede olduğuna yönelik bilgi paylaşımında bulunmadığı kaydediliyor. Meçhul asker, mektubuna şöyle devam ediyor: "2007 yılının Mayıs ayında gerçekleşen olayda, mevzilerin gerisinde gözetleme yapmakla görevlendirilen Uzman Jandarma Çavuş S. K., saat 21.00 civarında görüntü aldığını söyledi. Bunun üzerine tabur komutanı
Binbaşı E. U. Ö., telsizden "Çak çak..." diye emir verdi. Bir an tereddüde kapılan uzman çavuş, tabur komutanının ısrarı üzerine ateş etmeye başladı. İlk ateşinde şiddetli bir mermi sekmesi duyduk. Ateş etmeye devam etmesi üzerine mevzilerden inleme sesi duyuldu. Maalesef 'dost kurşunu' neticesinde iki arkadaşımıza mermi isabet etmişti. Yani terörist zannederek mevzi içerisinde gözetleme yapan iki arkadaşımız Servet Yıldırım ve Ayhan Demirci şehit olmuştu. Üstelik ortada terörist de yoktu. Şehit olan askerlerin mevzisi diğer mevzilerin 15-20 metre önüne yapılmıştı. Ve maalesef ne tim ve ne de bölük komutanı komşu mevzilerle ve her şeyden önemlisi ateş eden Uzman Jandarma Çavuş ile koordine edilmemişti."
Meçhul asker, ertesi gün mevzileri
kontrol ederken gördüklerini de aktarıyor. Sırtına isabet eden HK/33 mermisiyle Yıldırım'ın olay yerinde şehit olduğunu, kalçasından vurulan Demirci'nin ise doktorun
damar yolunu açmaya çalışırken hayatını kaybettiğini söylüyor. Sonraki gün, olmayan teröristin varmış gibi gösterildiğini ifade eden meçhul asker, Tugay Komutanı
Tuğgeneral H. T.'nin olayın aslını anlamasına rağmen, "Moralinizi bozmayın, sonuçta karşıdan alınan bir görüntü var. Bu görüntüye istinaden açılmış bir ateş neticesinde yanlışlıkla mevzi isabet aldı." dediğini dile getiriyor.
Acı haber, terhisine 10 gün kala ulaşmıştı
21 yaşındaki
jandarma komando er Ayhan Demirci'nin, terhisine 10 gün kala hayatını kaybetmesi ailesini yıkmıştı. Olaydan sonra Demirci ailesinin, 17
Ağustos Marmara Depremi'nde yıkılan evlerinin enkazından kurtularak Ereğli'ye taşındığı ortaya çıkmıştı. Aileye taziyeye gelen komutanların
başsağlığı mesajları ise yaşanan çelişkiyi gözler önüne sermişti.
Karadeniz Bölge Komutanı Tuğamiral
Türker Ertürk, şehidin kanının yerde kalmayacağına dair söz vererek, "Biz bütün gücümüzle bu mücadeleye hazırız. Bize karşı bu mücadeleyi veren işbirlikçilerine, bu kanı yerde bırakmayacağımıza burada huzurunuzda
yemin ediyorum." demişti.
MUSTAFA GÜRLEK