Sendikalar,
insan hakları örgütleri,
aktivistler,
sanatçılar ve Genç Siviller, 'kirli
eylem planı'na karşı tarihî bir işbirliğine gitti. Belgeyi kabul edilemez bulan
sivil toplum örgütleri,
darbe planlarını
protesto etmek için meydanlara iniyor. Üç gün boyunca
Ankara ve
İstanbul'da yapılacak mitinglerle cuntacılardan
hesap sorulması istenecek.
Bugün Ankara'da
Mazlum-Der,
Memur-Sen, Hak-İş, Hizmet-İş, İnsan Hakları Derneği,
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) '
darbelere hayır' diyecek. Yarınki
buluşma ise saat 13.00'te İstanbul
Taksim Meydanı'nda gerçekleşecek. "Cuntaya hayır, darbeciler yargılansın!" sloganıyla yapılacak
protesto gösterisinde, Özgür-Der, Mazlum-Der, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Akabe Vakfı, Medeniyet Derneği, Akdav gibi kuruluşlar bir araya gelecek. Gösteriyi, bu kuruluşların oluşturduğu Adalet İçin Dayanışma Platformu organize edecek. Mitingler,
pazartesi günü de sürecek. Aralarında Genç Siviller, Devrimci Sosyalist İşçiler Partisi, DTP, Sosyalist İktidar Partisi, Özgürlük Hareketi, Emekçi Hareket Partisi ve Mazlum-Der'in bulunduğu "Darbelere karşı 70 milyon adım koalisyonu" saat 19.00'da
İstiklal Caddesi'nde fenerlerle yürüyüş yapacak.
Millete kurulan komploya tepkiler çığ gibi büyüyor. Belgeyi kabul edilemez bulan sivil toplum örgütleri 'cuntacılar yargılansın' demek ve darbe planlarını protesto etmek için meydanlara iniyor. Bugün Ankara'da Mazlum-Der, Memur-Sen, Hak-İş, Hizmet-İş, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) bir araya gelerek 'darbelere hayır' diyecek. Cumartesi günü saat 13.00'te İstanbul Taksim Meydanı'nda Özgür-Der, Mazlum-Der, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Akabe Vakfı, Medeniyet Derneği, Akdav gibi kuruluşların oluşturduğu Adalet İçin Dayanışma Platformu, "Cuntaya hayır, darbeciler yargılansın!" sloganıyla protesto gösterisi düzenleyecek. Pazartesi günü ise aralarında Genç Siviller, Devrimci Sosyalist İşçiler Partisi, DTP, Sosyalist İktidar Partisi, Özgürlük Hareketi, Emekçi Hareket Partisi, Mazlum-Der'in bulunduğu "Darbelere karşı 70 milyon adım koalisyonu" 19.00'da İstiklal Caddesi'nde fenerlerle yürüyüş yapacak. Darbecilerin yargılanmasını ve tüm yurtta özgürlüğün hakim olmasını talep eden STK'lar darbe teşebbüslerine tepki gösterecek.
Cuntaya açığa çıktı, gereken yapılmalı
Doğan
Tarkan (Devrimci Sosyalist
İşçi Partisi Genel Başkanı): Bu
belgeyle cunta açığa çıktı. Bu, çok vahim bir gelişme. Buna karşı
vakit kaybedilmeden adım atılmalıdır. Bu adım da, bu göreve karışan bütün isimlerin görevden alınmasıdır. Bu sebeple
Genelkurmay Başkanı da görevden alınmalı. Arkalarında çok büyük bir toplumsal güç olacaktır.
Hükümet adım atmazsa,
halk sokağa çıkıp
demokrasi taleplerini dile getirecek. Çünkü toplum artık cunta tehdidi altında yaşamak istemiyor.
İhbarcı subaya minnettarız
Zeynep Tanbay (Aktivist): Mektubu okuduğumda dehşete kapıldım. Böyle bir cunta fikrinin olması, olayların üzerine yeterince gidilmediğini gösteriyor.
Ordu hukuka karşı mücadele veriyor. Cuntanın içinde
Ergenekon yapılanması olduğunu düşünüyorum. Bir subayın ve bazı erlerin çıkıp olaylar hakkında tanıklık yapacaklarını söylemeleri, askerlik görevini onurlu ve ahlaklıca yapanların olduğunu düşündürtüyor. Onlara desteklediğimizi göstermeliyiz. Yalnız değiller. TSK apaçık suç işlemiş; ama hâlâ bunu kimin açığa çıkardığını sorguluyorlar. Cinayeti işleyenle değil, onu ihbar edenle uğraşıyorlar. Bu hukuk tanımazlığın son noktası.
Emir-komuta dışında adım atılamaz
Rıdvan Kaya (Özgür-Der Genel Başkanı): Türkiye'de bu tür darbe tartışmaları söz konusu olduğunda sürekli olarak orduda cuntalar aranıyor. 27
Mayıs sonrası yaşanan bütün darbelerde ordu içinde cunta aramaktan ziyade, cuntanın Genelkurmay'a hâkim olduğunu düşünüyoruz. Emir-komuta dışında tek adım atılmadığını, ordunun hiyerarşiyi böyle sağladığını düşünüyoruz. Genelkurmay 2. Başkanı'nın tek başına böyle bir girişimde bulunamayacağı ortada. Ordunun militarist mantığı, bu tür açıklamaları, illegal oluşumları
teşvik ediyor.
CHP, ıslak
imzayı sulandırıyor
Ufuk Uras (
Bağımsız Milletvekili): Cuntanın varlığı,
Meclis iradesine kasteden anayasal bir suçtur. Plana imza atanlar, sivil yargıda yargılanmalı; kimsenin böyle bir özgürlüğü olmadığı ve Türkiye'nin bir muz cumhuriyeti sayılamayacağının altı çizilmeli. CHP bu ıslak belgeyi daha da sulandırmaya çalışıyor. MHP bile bu işin sonuna kadar gidilmeli derken, CHP'nin bu söyleminin kabul edilebilir yanı yok.
Baykal, Genelkurmay Halkla İlişkiler Dairesi başkanı gibi davranıyor. Şimdi hukukun üstünlüğünü
savunma zamanı.
Hükümet çekingen davranmamalı
Roni Marguillez (
Yazar-Aktivist): TSK bu işlerden hâlâ vazgeçmedi. Bugün de vazgeçmiş olduklarını zannetmiyorum. Bu durumda hem
Genelkurmay Başkanı hem Iğsız hem de gerekli mercilerin bildiği tüm subayların görevden alınması gerekir. Hükümet bunu yapmadığı takdirde yanlış yapar. Burada çekingen davranırlarsa, bundan sonra darbe girişimlerinin önü kesilemeyecek.
Utanç duyuyorum
Lale Mansur (Sanatçı): Cuntanın varlığına şaşırmadım. Seneye Türkiye'nin yaşadığı ilk darbenin 50. yıldönümü. O günden beri birçok darbe yaşadık ve birçok darbe planının yapıldığını gördük. 86. yılını kutladığımız Cumhuriyet'imize yakışmayan ve utanç duyulacak bir tablo yaşıyoruz. Ben her türlü anti militarist faaliyetlerin içerisinde oldum ve olmaya devam edeceğim.
Gözümüzün önünde darbe planlanmış
Arife Köse (Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur de Girişimi): Cuntanın varlığından öte bunun sürekliliği önemli. Artık hiç şaşırmıyorum.
Ayışığı,
Sarıkız, Eldiven vs... Halk tarafından ve demokratik yöntemlerle seçilmiş bir hükümet gözümüzün önünde devrilmeye çalışmış. Üstelik Genelkurmay'da en üsttekilerin haberi olmuş ve planlar yapılmış. Sokaktaki insanı
isyan ettirecek kadar vahim bir durumdur bu. Öyle bir ortam sağlanmalı ki, bundan sonra bunlar tasavvur dahi edilmemeli.
Bunlar, Ergenekon'un omurgası
Turgay Oğur (Genç Siviller): Bu belgeyi hazırlayan mekanizmanın, Ergenekon diye adlandırdığımız
derin devlet yapılanmasının değişmez omurgası olduğu çok açık. En başta
İlker Başbuğ olmak üzere generalinden teğmenine tüm sorumlular görevden alınmalı ve yargılanmalıdır.
Millet iradesine suikast belgesi
Ahmet Faruk
Önal (Mazlum-Der Genel Başkanı): Demokratik Cumhuriyet'imize yakışmayan bir durumu yaşıyoruz. Türkiye bir Latin
Amerika,
Afrika ülkesi değil. Bu, belge milletin iradesine suikast belgesidir. Demokratik yapıya yakışmayan bu tür oligarşik yapılar kırılmalı. Karargahına, altına hakim olamayan bir
komutan görüntüsündeki Başbuğ'un durumunu hükümet gözden geçirmeli ve belge ile ilgili adı geçenler mutlaka yargılanmalıdır.
ZAMAN