İŞTE YENİ OYUN; 'TÜRKİYE SOKAKTA'
Önce şu fotoğrafları yan yana koyalım sonra hepsini birden irdeleyelim.
Gazeteciler meydanda.
Sağlıkçılar meydanda.
Asker eşleri meydanda.
Öğrenciler meydanda.
İnsanlar sokaklara dökülüp
isyan ediyor. “Duyun bu sesi” diyorlar.
Duyurmak istedikleri ses neyin sesi ?
Cevap: İktidara tepkinin.
Hesapta ülkeyi yaşanmaz hale getiren Ak Parti'ye karşı, bir
özgürlük ve hak haykırışı bu.
Kimi adil ve tutuksuz bir yargılama istiyor, kimi sağlıkta özelleştirmelere karşı çıkıyor, kimi de güya gazetecilik yapamadığı için isyan ediyor.
Oluşturulmak istenen; bu ülkede milyonlarca mutsuz insan olduğu, milyonlarca insanın perişan halde yaşamaya çalıştığı algısı.
Yeni bir plan; dört koldan işletilmeye başlandı.
Sistematik olarak milyonlarca insana her gün e-mailler gönderiliyor.
Hepsinde de dramatik, parçalanmış
aile hikayeleri anlatılıyor.
Televizyon ve gazetelere her gün yürek burkan hayat hikayelerinin yazılı olduğu mektuplar postalanıyor.
İktidarın ülkeyi ne hale getirdiği, insanların artık içinde bulundukları durumdan kurtulmak için hayatlarına son vermeyi bile düşündükleri ajite edilerek dillendiriliyor.
Üniversite öğretim üyelerine periyodik olarak; artık üniversitelerin bilim yapılacak yerler olmaktan uzaklaştığı,
iktidar tarafından ele geçirildiği,
rektör atamalarında adam kayırıldığı yönünde e-mailler gönderiliyor.
Bu maillerle akademi camiası üzerinde üniversitelerin iktidarın arka bahçesi olduğu algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Bugünlerde çok sistematik bir çalışma yürütülüyor.
Meslek grupları üzerinden yürütülen bu çalışmada, iktidarın her meslek grubuna yönelik olumsuzlukları mümkün olduğunca etkili cümleler, mantıklı gibi gözüken ama doğru olmayan sorular ve örneklerle işleniyor.
Toplum üzerinde
psikolojik etki oluşturmak üzere planlanmış bu harekat, belli bir merkezden yönetiliyor.
12 Haziran seçimlerine kadar olan sürede,
Türkiye yeni bir miting dalgasına sürüklenmeye çalışılıyor.
Bu mitingler; hem 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi başlatılan Cumhuriyet Mitingleri gibi, hem değil.
Cumhuriyet mitingleri gibi; çünkü bu mitinglerin hepsi iktidara karşı.
Cumhuriyet mitinglerinden farklı; çünkü her meslek grubu kendi ayrı mitingini yapıyor.
Cumhuriyet mitingleri tek
çatı altında ve tek bir sloganla gerçekleştiriliyordu. O slogan da; ülkenin ele geçirilmesine karşı birlik beraberlik vurgusuydu.
Fakat bu yeni mitingler bunun bir ileri aşamasını hedefliyor ve Türkiye'nin getirildiği noktada artık yaşanacak, hatta nefes bile alınacak hali kalmadığına vurgu yapmayı amaçlıyor.
Cumhuriyet mitinglerindeki gibi tek bir fotoğraf yerine, yurdun farklı yerlerinde meslek dayanışmalarını içeren farklı farklı münferit mitingler gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
Yeni plana göre; Cumhuriyet mitinglerinde olduğu gibi tek bir yerde toplanıp iktidarı
protesto etmek yerine, herkes kendi protestosunu ayrı mitinglerle yapacak.
Böylelikle sanki ülkenin her tarafında, farklı kesimler tarafından hükümet protesto ediliyormuş izlenimi verilecek.
Cumhuriyet mitingleri Türkiye'de
toplumun büyük kesimi tarafından tepki çekmişti.
Böyle bir tepkiden çekinen yeni plancılar; toptan iktidara karşı bir rejim mücadelesi bayrağı açmak yerine, mesleki odaklı mitinglerle lokal atışlar yapmayı hedefliyor.
Bu mitinglere meslek dayanışması süsü verilerek, iktidara yakın duran çevrelerin de katılımının sağlanması amaçlanıyor.
İlk denemesi gazeteciler üzerinden yapıldı.
Mesleğin tanınmış isimlerini ön safa yerleştiren yeni plancılar, gazeteci milletinin meslek dayanışması hassasiyetinden yararlanarak bir çok insanı bu mitinglerde toplamayı başardı.
Bu mitingler sanki gazeteciliğin tescilleneceği yürüyüşlermiş gibi lanse edildi.
Maalesef
Ergenekon'a karşı duran birçok gazeteci de, bu mitinglere sırf meslek dayanışması ruhuyla gidip kendilerini istemeyerek de olsa kullandırdılar.
Ergenekon ile ilgili haber yaptıkları için haklarında yüzlerce
dava açılan gerçek gazetecileri de,
terör örgütü soruşturmasından tutuklanan gazetecilerin mücadelesine yamamaya çalışan plancılar, sanki bütün mesleği temsil ediyorlarmış gibi bir izlenim oluşturmaya çalıştı.
Bugüne kadar çalıştırdıkları muhabirlerin bir kere bile haklarını savunmamış olanlar, sözde muhabirlerin özgürce mesleklerini yapması için meydanlara indiler.
Gazeteciliğin kriterleri orada yürüyenlere göre belirlenmediği gibi, ön sıradaki şovmenlere basın emekçisi demek de bu mesleğe
hakaret olur.
Tam da bunun peşinden
sağlık çalışanları bu kez paralel bir zamanlamayla meydanlara indi.
Şimdi başka meslek grupları da sokaklara indirilmek için sırada.
Aynı merkezden yapılan plan devreye sokuldu.
Yeni oyuna dikkat.
Genel seçim öncesi birilerinin vermeye çalıştığı “toplum rahatsız Türkiye sokakta” fotoğrafının perde arkasını iyi okumak gerekiyor.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU
[email protected]
twitter.com/aabdulkadiroglu