Büyük resim için TIKLAYIN
Oruç Reis Firkateyni’ndeki konuşmasına özel anlam yükleyerek denizdeki cuntaya mesaj veren Başbuğ, yargıyı işbirliğine çağırdı
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ,
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Işık Koşaner,
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Hasan Aksay,
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral
Atila Işık ve Üçüncü
Ordu Komutanı Orgeneral
Saldıray Berk ile birlikte
Trabzon’a çıkarma yaptı. Trabzon limanına demirleyen TGC Oruçreis Firkateyni’nde basının karşısına çıktı. Geçen yıl Balıkesir’de söylediği sözleri tekrarlayan Başbuğ: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı
psikolojik harekât yürütenlere diyorum ki bulunduğunuz yol, bulunduğunuz yer doğru değildir’’ dedi.
Konuşmasının başında TSK’ya karşı yürütülmekte olan psikolojik harekâta, asimetrik psikolojik harekâta değ
inmek istediğini belirten Başbuğ’un bu açıklamayı neden firkateynde yaptığını açıklarken söyledikleri dikkat çekiciydi. Başbuğ ‘’Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz TCG Oruçreis Firkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır’’ dedi. Başbuğ’un bu sözleri akla en son
Kafes planıyla
gündem gelen Deniz Kuvvetleri’ndeki cunta örgütlemesini getirdi.Başbuğ’un konuştuğu Oruç Reis Firkateyni ise cunta iddialarıyla gündeme gelen
Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na bağlı bir firkateyn.
Savcılara işbirliği çağrısı
Ergenekon savcılarının yürüttüğü cunta soruşturmalarına da değinen Başbuğ savcıları uyardı, bizimle ilgili iddialar olursa bize sorun dedi. “Adlî makamlarımıza da bazı sorumluluklar düşmektedir” diyen Başbuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Adlî makamlar, ihbar mektuplarına, özellikle itirafçıların, gizli
tanıkların verdiği ifadelere karşın daha duyarlı ve daha dikkatli olarak hareket etmelidir. Böyle durumlarda TSK ile bilgi teatisi ve işbirliğinde bulunmalıdırlar. Aksi durumlar, kurumlar arası çatışmalara neden olabilir. TSK’nın hiçbir zaman hataları örtme, suçluları koruma durumu olmamıştır. Ancak artık haksız ve mesnetsiz suçlamalara karşı da, TSK kuvvetleri de sessiz kalamaz.’’
Başbuğ’un ikinci hedefinde ise 33 asker olayı ve Reşadiye saldırısı sonrasında gündeme gelen iddialar vardır: “Bizi en çok üzen ve yaralayan noktalardan biri, TSK içinde bizlere canları emanet edilen Mehmetçikler üzerinden kanlı hesaplar yapabilenlerin olduğunun düşünülmesi, ileri sürülmesi konusudur’’ diyen Başbuğ siyasetçilere, medyaya ve akademisyenlere seslenerek şöyle dedi:
Yapamazsın, yapmamalısın
“Terör olaylarını, TSK ile ilişkilendirmeyi
PKK destekleyicileri ve PKK sempatizanları yapabilir. Ancak böyle ilişkilendirmeleri, bu amaca yönelik imalı konuşmaları siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz, yapmamalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Her şey,
yasalara uygun olarak yürütülür. Ciddi hukuk devletinde imalı konuşmalara, dedikodulara yer yoktur.
Bu düşüncelerini kapalı ve açık şekilde söyleyen veya ima edenler, bize göre, bu yaptıklarıyla Türk milletine ne kadar zavallı bir durumda olduğunu göstermektedirler.
Reşadiye ve
33 er olayındaki askerî
ihmal iddialarına da
cevap veren Başbuğ “Bunlar görevin icrasında olabilecek ihmalli davranışlardır. Ancak ihmal başka bir şeydir, kasıtlı hareket etmek başka bir şeydir’’ dedi. Daha sonra Tarbzon Valiliği’ni ziyaret eden ve vatandaşlarla sohbet eden Başbuğ ve beraberindekiler THY’ye ait özel bir uçakla Ankara’ya döndü.
“Trabzon da anlamlı Herhalde anladınız”
Basın toplantısı sırasında bu açıklamaları TCG Oruçreis Firkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır’’ diyen Başbuğ’un Valilik ziyareti sırasında da bu kez
basın toplantısı için Trabzon’u seçmesinin özel bir anlamı olduğunu söylemesi dikkat çekti. Valilikte TCG Oruçreis Firkateyni’nde basın mensuplarına yaptığı açıklamaya değinmek istediğini ifade eden Başbuğ, “Basınla olan bu görüşmeyi uzun süredir yapmayı arzu ediyordum. Ama özellikle basınla olan görüşmeyi -ki uzun süreler basınla görüşme yapmamıştık- herhalde niye Trabzon’da yaptığımın da özel bir anlamı var. Onu da sizlerle paylaşmak istedim. Herhalde anladınız. Trabzon çünkü önemli. Bu görüşmeyi, bu ifadeleri Trabzon’da yapmanın en uygun olacağını düşündüğüm için biraz önceki basınla görüşmeyi Trabzon’da yaptım.’’
Neyi konuşacağımızı Başbuğ’a mı soracağız
Ufuk Uras (İstanbul Bağımsız Milletvekili): “GenelKurmay Başkanı isterse önce bizlere ‘hangi konuda konuşacağımıza dair bir not versin’ biz de ona göre konuşalım. Bu nasıl bir açıklama.
Aydınlar, siyasetçiler ve gazeteciler bu ve diğer konularda konuşmayacak da hangi konularda konuşacak. Genelkurmay bu açıklamasıyla bir kez daha nasıl siyasallaştığının bir örneğidir. Genelkurmay öncelikle bu halka, 33 erin katledilme olayının nasıl hasıraltı edildiğini açıklasın.
Genelkurmay suç duyurumuzu ne yaptı
Prof Dr. Baskın Oran: Aydınların akademisyenlerin görevi konuşmak, eleştirmektir. Ordunun görevi de yurdu dışarıya karşı korumaktır. Bizler daha önce
Genelkurmay Başkanı hakkında siyasi beyanat verdiği için suç duyurusunda bulunmuştuk. Bu duyurumuz
Askerî Savcılığa
havale edilmişti. Ancak bugüne değin hiçbir
yanıt ve sonuç alınmadı. Başbuğ’un bu son beyanatı üzerine bir kez daha gördük ki, bu konu çok hayati. Askeri savcılık’tan başvurumuzun sonucunu soracağız.
Bu en tepeden yargıyı etkileme girişimi
Avukat Ergin Cinmen: Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ konuşmasında yargıyı tepeden inme bir şekilde etkilemeye çalıştı. Başbuğ’un
Ergenekon soruşturması eleştirileri de doğru değil. Hukukta
gizli tanık da isimsiz ihbar mektupları da vardır.
Bu ihbar mektupları savcılar tarafından değerlendirilir. Delil olup olmayacakları yapılan araştırmadan sonra ortaya çıkar. İlker Başbuğ, konuşmasıyla bu
delileri yok sayarak yargıyı etkilemeye çalışıyor.
Demokrasi olsaydı Başbuğ konuşmazdı
Hasip Kaplan (Şırnak Bağımsız Milletvekili) : “Demokrasilerde Genelkurmay Başkanları konuşmaz. Ne zaman ki asker
sivil otoriteye bağlanırsa o zaman
demokrasi olur ve bu tuhaf açıklamalar da yapılmaz.
Askerî vesayet devam ettikçe bu tür konuşmalar yapılır. Bunun için değişikliğe gitmeyen hükümet birinci dereceden sorumludur. AKP iktidarı bu alanda bir yasa değişikliği yapmadığı sürece bu konuşmalar ve vesayetler de devam edecek.”
TARAF