17 Aralık Soruşturmasının ardından son 14 ayda Türkiye’de yaşananlar, tarihin utanç sayfalarında mutlaka yer alacaktır. Hukukun bu kadar ayaklar altına alındığı, yargının etkisizleştirildiği, basının susturulduğu, iş dünyasının sindirildiği bu kadar despot bir dönem, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu güne kadar yaşanmamıştır. Ve bu süreçte karar verme makamında oturan ve yapılan hukuksuzlukların farkında olduğu halde sessiz kalan kişiler, ileride bu günler hatırlandığında hiç iyi bir biçimde hatırlanmayacaktır.

Ve tarih bazılarını bugünlerdeki tavırlarıyla anacaktır.

Hizmet Hareketini en iyi tanıyanlardan biri olduğunuzu her fırsatta iddia ediyorsunuz. Yapılanların açık bir zulüm olduğunu çok net bir biçimde görüyorsunuz. Ama Soma’da burnunuzun dibinde atılan tokadı görmediğinize dair yemin ettiğiniz gibi, Türk Okulları’nda çalışan öğretmenlerine “casus” denilmesine ses çıkarmıyor, içten içe isyan ettiğiniz halde, üstelik de 4 ay sonra yapılacak olan seçimde aday olmayacağınızı bilmenize rağmen, zulme sessiz kalmaya devam ediyorsunuz. Sizi defalarca yalanlayan, hırpalayan ve siyasetten sıfırlayan insanlara karşı sesinizi yükseltmek yerine yutkunmayı tercih ediyorsunuz. Kimse Yok Mu Derneği’nin yardım toplama yetkisi elinden alınmasını bile savunmak durumunda kalıyorsunuz. Artık tarih sizi bu zulümlerle birlikte anacaktır.

Cumhurbaşkanlığınızın son döneminde, üstelik yeniden aday olmayacağınız kesinleşmişken, önünüze gelen Anayasa’ya aykırı yasaları hiç direnmeden imzaladınız. Yeniden partinin başına geçerim düşüncesiyle, binlerce insanın tasfiyesine, yüzlerce insanın yargılanmasına imzanızla onay verdiniz. Anayasa’ya aykırılığını bizzat deklare ettiğiniz HSYK Yasası’nı bile imzalamaktan geri kalmadınız. Sonuç olarak ne yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olabildiniz, ne de yeniden partinin başına dönebildiniz. Ama arkanızda Sulh Ceza Hakimliği, Dershane Yasası, MİT Yasası ve HSYK Yasası gibi bir çok Anayasaya ve evrensel hukuka aykırı yasalara attığınız imzalar bıraktınız. Artık tarih sizi bu yasalarla birlikte anacaktır.

Bu ülkenin en dürüst politikacılarından biriydiniz. Bakanlık ve TBMM Başkanlığı yaptınız. Türk Okullarının dünyaya açıldığı ilk dönemlerde bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürüttünüz. Bir kısmı sizin himayenizde açılan bu okullar kapatılmak istenirken, bu okulların öğretmenleri ajanlıkla suçlanırken, sustunuz, sadece sustunuz. Artık tarih sizi bu suskunluğunuzla anacaktır.

YÖK Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, TBMM Başkanvekilliği gibi çok önemli görevlerde bulundunuz. Ama hepsinden ötesi, ülkemizde yıllarca düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’nın organizasyon komitesi başkanlığını yaptınız. Geçen yıl adı Türkiye bu ülkede Türkçe Olimpiyatları yapılmasına izin verilmedi. Siz hiç itiraz etmediniz. Türk Okulları akıl almaz yollarla kapatılmaya çalışıldı. Siz hiç itiraz etmediniz. “O okullarda eğitim dışında her şey yapılıyor” diyen Genel Başkanınıza cılız dahi olsa bir itirazda bulunamadınız. Artık tarih sizi haksızlığa itiraz edemeyişiniz ile hatırlayacaktır.

Ekonomik krizle yerle bir olmuş halde devraldığınız ülke ekonomisine çok önemli katkılar yaptınız. Kısa süren Dışişleri Bakanlığınızı saymazsak AKP’nin ekonomideki birçok başarısına siz imza attınız. Birçok yanlışın yapılmasına belki de siz mani oldunuz. Bu ülke sizi kahraman olarak anmaya hazırlanıyordu ki, milletin parasıyla ve tamamen yerli sermaye ile kurulmuş Bank Asya’nın yönetimine hukuksuz bir biçimde el konulmasına sessiz kaldınız. Son golünüzü kendi kalenize attınız. Alınan bu kararı savunmaya yüzünüz olmadığı için, sorulan sorulara dahi cevap veremediniz. Artık tarih sizi Bank Asya’ya yapılan bu hukuksuzlukla anacaktır.

Ve Siz onca zulme, hukuksuzluğa ve despotluğa fakında olduğu halde, sessiz kalan AKP Milletvekilleri, yöneticileri ve seçmenleri,

Bu günler elbet geçecektir. Hiçbir zulüm ilelebet payidar olmayacaktır. Bugün yapılan hukuksuzlukların elbet yargı hesabını soracaktır. Sizler bugün yapılanlara sessiz kalarak, bu sorumluluktan kurtulduğunuzu zannediyorsunuz. Belki hukuken bir suç işlemediğinizi düşünüyorsunuz. Fakat önce kendi vicdanınızda sonra da toplum vicdanında mahkum olduğunuzu en iyi siz biliyorsunuz.

Biliniz ki, sizin sessizliğiniz, bazılarının yaptıkları onlarca hakaret ve iftiradan daha çok acıtıyor mazlumların canını. Ve biliniz ki, kanatıyor vicdanları.

Rahmetli Bilge Kral Aliya’nın dediği gibi; “Herşey bittiğinde hatırlatacağımız şey, düşmanların sözleri değil, dostların sessizliği olacaktır!”