TBMM Genel Kurulunda, BDP'nin ''medyada ayırımcı yaklaşım ve dil'' konusundaki araştırma önergesinin bugün görüşülmesine ilişkin grup
önerisi kabul edilmedi.
Öneri üzerine söz alan BDP
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, medyanın kullandığı dilin toplumda bazı yansımaları olduğunu, bunun özellikle Van
depremi sonrasında açığa çıktığını söyledi. Kullanılan bu dilden tüm kesimlerin rahatsız olduğunu belirten Ata, siyasilerin bu konuyu ele alması gerektiğini belirtti
Şiddet konusuna değinen Ata, konuşmasında, ''Bu savaş uzadıkça kirlenecek. Bizler sorunun
siyaset ile çözümünün tarafındayız.
Savaşın tam ortasındayız. Şimdi çocuklar savaşın ortasında büyümesin diye mücadele ediyoruz'' dedi.
AK Parti milletvekilleri, Ata'nın,
terörle mücadeleyi ''savaş'' olarak değerlendirmesine tepki gösterdi.
Ata, ayrıca, Genel Kurulun dünkü birleşiminde çıkan tartışmalar sırasında AK Parti Grup
Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, ''fiili saldırıda'' bulunduğunu, bu tavrı doğru bulmadığını söyledi.
-Birbirlerinden özür dilemelerini istedi-
Bunun üzerine söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Bahçekapılı, şunları söyledi:
''Dün burada bazı gergin anlar oldu. Sözlü şiddet yaşadık. Sayın
Elitaş, BDP sıralarına giderek bu olayı önlemek anlamında bazı müdahalelerde bulundu. Ancak buna karşılık kendisine fiili müdahaleye
hazırlık anlamında hücum oldu. Ben de oraya gittim. İtişme kakışma oldu. Ben de yerime geldim. Bu sırada
Pervin Buldan bana
hakaret etti ve bana 'terbiyesiz' dedi. Şiddete karşıyız. BDP milletvekilleri de karşı ama lütfen samimi olsunlar. Nedenini bilmeden, bir kadın milletvekilinin gencecik bir memura, bir delikanlıya tokat atması kadın şiddeti olmuyor, benim burada müdahalem kadın şiddeti oluyor.''
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise Bahçekapılı'nın dün yaşananlarla ilgili gerçekleri saptırmaya çalıştığını iddia etti. Buldan, ''Bizim grubumuzun önünde istenmeyen olay yaşandı. Sayın
Tuncel araya girerek, erkek vekillerin yerlerine oturması gerektiğini söyledi. Sayın Bahçekapılı, Sayın Tuncel'i elinizle iteklediniz. Yaptığınız hareket yanlıştı. Ona karşı fiili hareket gerçekleştirdiniz. Ben de sizin yanınıza geldim ve 'özür dileyin' diyecektim ki elimi ittiniz ve aynı saldırıyı bana da yaptınız. Sonra size 'terbiyesiz' dedim. Sizden özür bekliyorum.
Özür dilemediğiniz sürece sizinle ilişkilerimi askıya alacağım ve sizinle konuşmayacağım. Siyaset yapan bütün kadınlardan özür dileyin' diye konuştu.
Tartışmalar üzerine TBMM Başkanvekili Güldal
Mumcu, her iki grup başkanvekilinin de birbirlerinden özür dilemeleri için ısrar etti. Buna rağmen, Bahçekapılı ve Buldan özür dilemeyince, Mumcu, ''Öyle anlaşılıyor ki karşılıklı özür dilemekten kaçınıyorsunuz' dedi.
-''(Savaş) tabiri doğru değil''-
AK Parti
Adıyaman Milletvekili
Mehmet Metiner, terörü meşrulaştırıcı argümanların siyasetin diline taşınamayacağını ifade etti. Herkesin teröre karşı durması gerektiğine işaret eden Metiner, ''Terör eylemselliklerini mahkum etmek lazım. 'Savaş' tabirini kullanmak doğru değil. Savaş, iki düşman arasında yapılır. Ortada bir çatışma vardır. Bu da çözülemeyecek sorun değildir' diye konuştu.
Türkiye'de artık etnik kimlik üzerinden bir anlayış olmadığını belirten Metiner, ''
Kürt kardeşlerimizin haklı demokratik, kültürel talepleri vardır. Birbirimizi ikna ederek sorunları çözebiliriz. Etnik fayları harekete geçirerek bu sorun çözülmez. Türkiye'nin geçmişte inkar, asimilasyon, ret politikalarının ortaya çıkardığı bazı sorunlar vardı. AK Parti iktidarı, bunları tarihe uğurladı'' açıklamasında bulundu.
BDP
Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü de
Meclisin, medyayı yapıcı bir role davet etmesi ve ''nefret'' söylemlerini gözlem altına alması gerektiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi gibi düşünmeyenler için ''zerdüşt'', İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in de ''dinsizler'' ifadesini kullandığını iddia eden Kürkçü, ''Siz zerdüştlerin, dinsizlerin Başbakanı, İçişleri Bakanı değil misiniz?'' diye sordu.
-''
Tehdit edildim''-
AK Parti
Gaziantep Milletvekili Şamil
Tayyar da söz alarak, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaya ilk tepkinin bölücü
terör örgütünün kanalı olan Roj Tv'den gösterildiğini söyledi. Söz konusu televizyonun konuyu dakikalarca haber yaptığını ve kendisini terör örgütü
PKK üzerinden tehdit etiğini anlatan Tayyar, şöyle devam etti:
''Asıl öfkenin bu konuşmamdan değil, piyasaya yeni çıkan PKK ve Ergenekon'un kan kardeşliğini anlatan son kitabımdan kaynaklandığının farkındayım. Hiç önemli değil. Hayatım boyunca çetelere pabuç bırakmadım. Bunlara da bırakmam.
Allah'ın verdiği canı ancak Allah alır.
Asıl üzüldüğüm nokta, bir milletvekilinin, PKK'nın bu tehdidini Meclis kürsüsünde dile getirmesidir. Bu zat, 'Haddini bilmeyen milletvekillerine haddini bildiririz' diyor. İşte buradayım, hadi gelin haddimi bildirin.''
Tayyar, konuşmasından sonra ''Kürt Ergenekonu'' adlı kitabını imzalayarak, kendisinden sonra kürsüye gelen BDP Muş Milletvekili
Sırrı Sakık'a verdi.
Sakık ise kendilerinin derinlikten değil, şeffaf alanlardan geldiklerini söyledi. Tayyar'ın ekranlardan kendilerini tehdit ettiğini ileri süren Sakık, ''Dediniz ki 'Yaşlı babamı da tehdit ettiler.' Kim ki senin
yaşlı babanı tehdit ediyorsa, alçaktır. Ama yalanla, dalaverelerle siyaset olmaz. Gelin hakikatleri
araştırma komisyonu kuralım.
Adres Kandil'e mi gider, size mi gelir, Ulucanlar'a mı gider, Silivri'ye mi gider? Nereye giderse gitsin, gelin bu komisyonu kuralım'' diye konuştu. Konuşmalardan sonra yapılan oylamada, BDP'nin grup önerisi kabul edilmedi.
-MHP'nin grup önerisi-
MHP'nin grup önerisi üzerindeki konuşmalar üzerine bir açıklama yapan
Milli Savunma Bakanı
İsmet Yılmaz, konuşmacılardan birinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''
Van depreminde başarısız olduk'' dediğini belirterek, bunun gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Yılmaz, 71 binin üzerinde çadır dağıtıldığını, buna
konteyner,
Mevlana evleri, genel amaçlı çadırların dahil olmadığını bildirdi..
Bir konuşmacının, adeta acıları yarıştırırcasına ''Somali'ye bunu yaptınız da Van'a bunu yaptınız...'' şeklindeki açıklamasının da doğru olmadığını belirten Yılmaz, ''Acılar, mağduriyetler yarıştırılmaz. Gaye her mağdura el uzatabilmektir. Mağdurun kimliği de sorulmaz. İster
Haiti, ister Somali'de, ister ülkemizde olsun, her kimin ihtiyacı varsa,
yardım etmemiz insanlık görevimiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne de bu yakışır'' diye konuştu.
Konuşmaların ardından yapılan oylamada MHP'nin grup önerisi kabul edilmedi.