Tepkiler çığ gibi: Savcılar neyi bekliyor?

Zaman'ın "28 Şubat'tan yargıya emir" başlıklı dünkü manşeti, büyük ses getirdi.

Tepkiler çığ gibi: Savcılar neyi bekliyor?

Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in gazeteci Nazlı Ilıcak'la ilgili savcılığın verdiği takipsizlik kararına; devlet prosedürü içinde emir anlamına gelen 'gereğinin yapılması' adına 'rica' kelimesiyle itiraz etmesini, gazeteci ve hukukçular, 'yargıya baskı' olarak yorumladı. Olayın kahramanı gazeteci Nazlı Ilıcak, 159. maddeden dolayı sürekli hakim karşısına çıktığını belirtti. Ilıcak, savcı Azmi Ergezen'in de kendisine, Genelkurmay'dan baskı gördüğünü itiraf ettiğini söyleyerek, "Cesur bir avu-kat çıkarsa Çevik Bir'e dava açarım." dedi. Andıç mağdurları arasında yer alan Mehmet Altan ise yargıya müdahalenin anayasal bir suç olduğunu ifade etti ve ekledi: "Yargı, Çevik Bir için harekete geçmeli." Emekli askerî hakim Ümit Kardaş da bu durumun basın özgürlüğüne bir müdahale olduğunu kaydetti. Kardaş, böyle hareketlerin darbe dönemlerinde ortaya çıktığının altını çizdi. Çevik Bir de bu cuntanın liderliğini yapıyordu. Orada çok açık bir şekilde yargıya müdahale var. Yargı şimdi harekete geçmeli. Bir hakkında anayasal suç, darbe suçundan dolayı dava açılmalı. Gazeteci Nazlı Ilıcak: Ben o dönemde 159. maddeden dolayı sürekli mahkemelere çıkıyordum. O dönem savcılarla sohbet ediyorduk. Savcılara da söylüyordum, 'Beni bunlarla uğraştırmayın, takipsizlik kararı verin.' diye. Onlar da, 'Bu olmaz ki, Genelkurmay'dan geliyor bunlar.' diyorlardı. Ben de bunu o zaman âdettendir sanıyordum. Bir yargıya baskı yapabildi. Birçok savcı baskılar sebebiyle pes etti. Ama Azmi Ergezen dirayetli bir savcıydı. Benim hakkımda dava açtığı oldu, ama çok adil davranan, demokrasiye inanan bir insandı. Bir avukat çıkıp da benim hakkımı arayacaksa, Çevik Bir'e seve seve dava açmaya hazırım. Emekli askerî hakim Ümit Kardaş: Bu belge TSK'nın basın özgürlüğüne yönelik baskısını gösteriyor. Buna benzer çok şey yaşandı. Sadece 28 Şubat'ta değil, 1960'tan başlayarak darbe süreçlerinde bu müdahaleleri hep görüyoruz. Öyle bir hale geldi ki; Genelkurmay bir sözcü de görevlendirdi. Her hafta bir sözcü çıkıp sürekli siyaset yapıyor, hem siyaset hem de yargı kurumuna müdahale edebilecek şeyler söylüyor. Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı: Yargıya açık bir baskı olduğu görülüyor. Brifingler doğrultusunda daha etkin bir neticeye ulaşmak için yazılmış bir yazı bu. Açıkçası da suç. Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin: Askeriyenin yıllardır almış olduğu bir eğitim geleneği var. Onlarda komutan ne söylerse o yapılır. Bu zihniyetin ortaya çıkardığı bir ürünü görüyoruz. Demokrasiyle çelişen bu tutum suçtur. Bağımsız yargıya ve Türkiye Cumhuriyeti'ne açık bir müdahaledir. Cumhuriyet savcıları derhal müdahil olmalıdır. Boğaziçi Hukukçular Derneği Başkanı Yılmaz Geniş: Bunun tartışması olmaz. Açık müdahale var. Savcılar tarafından gereğinin yapılması gerekiyor.
<< Önceki Haber Tepkiler çığ gibi: Savcılar neyi bekliyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER