Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda ele geçirilen doküman ve kayıtların yanı sıra, ''Etkin Pişmanlık Yasası''ndan yararlanmak amacıyla teslim olan
örgüt mensuplarının ifadelerine göre, 1999-2007 yılları arasında ''Ararat'' kod adlı
Salih Çakır, ''Şarıstan'' kod adlı Nezahat Barıcı, ''Rahime'' kod adlı Leyla Gengeç, ''Akif'' kod adlı Akif Hebat, ''Ali'' kod adlı
Ahmet Yusuf, ''
Ciğer'' kod adlı Hüseyin Yürek, ''Agit'' kod adlı Ahmet Uğur, ''Sefer'' kod adlı Ahmet
Avcı, ''Havar'' kod adlı Mehmet Nuri Avcı, ''Agir'' kod adlı Aziz Çetin, ''Murat'' kod adlı
Selman Balyeci, ''Şervan'' kod adlı Kazım Biçeroğlu örgüt içi
hesaplaşmanın
kurbanı oldu.
Terör örgütü yönetiminin bu kişilerin ailelerinden gelecek tepkileri önlemek amacıyla, ailelerine birer
mektup göndererek, çocuklarının
ölümünü, ''İntihar'', ''Mayın
kazası'', ''Kaza kurşunu'', ''Kalp krizi'', ''Suda boğuldu'', ''
Yıldırım çarptı'', ''Kayadan düştü'' ya da ''
Güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmalarda öldü'' gibi gerçek dışı açıklamalarla duyurduğu belirlendi.
Terör örgütü
PKK yönetimince, geçmiş yıllarda ölen örgüt mensuplarının isimleri ve ölüm nedenleri konusunda son dönemde artış olduğuna işaret eden yetkililer, bu açıklamaların ailelerin hesap sormasını ve cinayetlerin ortaya çıkmasını önlemeye yönelik olduğunun altını çizdi.
Yetkililer, örgüt içi hesaplaşmada öldürülenleri güvenlik güçlerinin üzerine yıkarak ailelere ''
Taziye çadırları'' kurduran PKK'nın, öldürdüğü örgüt mensuplarıyla ilgili ''kahramanlık hikayeleri'' uydurduğunu da kaydettiler.
PKK yönetiminin bu açıklamaları, kamuoyunda kabul görmezken, başta iç hesaplaşmaya kurban giden
teröristlerin aileleri olmak üzere,
Kürt aydın ve siyasetçilerin, ''Örgüt içi cinayetlerin aydınlatılması'', ''Sorumlularının hesap vermesi'' yönündeki çağrıları son zamanlarda artış gösteriyor.
Terör örgütü PKK, bu çıkışı gösteren kişilere yönelik tehdit içeren açıklamalar da yapmıştı.