Akpınar, "Militan sayısı 5 bin oldu. Silahlı teçhizatını artırdılar. Uçak düşürebilecek, tank vurabilecek hale getirdiler. KCK dediğimiz paralel devlet yapısını kurdular. 20 bin milise Kalaşnikof silah dağıttılar. Kalkışma olduğunda güvenlik güçleri vurulabilsin diye. Örgüt, polise, jandarmaya nanik yapıyor. Ama bir şey yapamıyor. Çünkü 'bir şey yapmayacaksınız' emri var. Bunun temeli Oslo'da atıldı." dedi.
Doç. Dr. Akpınar, Eskişehir'de Yunus Emre Kültür Sanat Sevgi ve Barışa Çağrı Derneği (YUSEV) tarafından düzenlenen 'Demokrasi ve Özgürlük' konulu konferansa katıldı. Akpınar, yaklaşık bin 500 kişinin katıldığı konferanstaki konuşmasında barış sürecine dikkat çekti. Akpınar, süreç başlatılınca militanların 3 ay içerisinde dışarıya çıkacağını ancak bunun gerçekleşmediğini kaydetti. Türkiye'de çatışmanın en yoğun olduğu dönemlerde bile 2 bin 500 ile 3 bin 500 arası militan olduğunu ancak bugün 5 bin militanın olduğunu aktaran Doç. Dr. Akpınar, "Silahlı teçhizatını artırdılar. Uçak düşürebilecek, tank vurabilecek hale getirdiler. KCK dediğimiz paralel devlet yapısını tekmil kurdular. 20 bin milise Kalaşnikof silah dağıttılar. Kalkışma olduğunda çatıdan, bacadan güvenlik güçlerini vurabilelim diye. Kendileri söylüyorlar, '30 Mart'tan sonra biz özerkliği ilan edeceğiz' diyorlar. Ve şunu diyorlar; 'bu seçimle Kürdistan'ın sınırlarını çizeceğiz.'" diye konuştu. Ancak bu durumun memlekete yansıtılmadığını, bunun temellerinin de aslında Oslo sürecine dayandığını belirten Doç. Dr. Akpınar, "Oslo'da verilen 3 söz var. Bu süreci 6-7 ay geri doğru alın, bu sürecin işlendiğini göreceksiniz. Oslo'da ne verilmiş, 1. özerklik 2. Öcalan'a siyaset yolu 3. genel af. Tabloya bakın, bu tarafa doğru gidiyor." diye konuştu.
"ÖRGÜT POLİS VE JANDARMAYA NANİK YAPIYOR AMA BİR ŞEY YAPAMIYOR ÇÜNKÜ 'YAPILMAYACAK' EMRİ VAR"
Dershanelerin kapatılmasının da bu süreçle ilgili olduğunun altını çizen Doç. Dr. Akpınar, şöyle dedi: "Çünkü Güneydoğu'da devletin, toplumun tek tutar tarafı o dershaneler. O bölgenin onlara teslimi için onun da dershanelerin bertaraf edilmesi gerekiyor. Bundan dolayı bunu yapıyorlar. Bakın KCK'lılar, PKK'lılar üniformalı, silahlı karakolların önünden geçip nanik yapıyor. Polis ve jandarma bir şey yapamıyor. Çünkü kesin emir var 'dokunmayacaksınız' diye. Yargılamalar yapıyorlar, hakim ve savcılar atadılar. Haraç kesiyorlar. Onlar paralele değil ama Hizmet Hareketi paralel. Öcalan, bebek katiliydi. Geldiğimiz noktada 'Sayın Öcalan, barış insanı, çözümün tek muhatabı' haline getirildi. Ama Öcalan, 'Sayın Öcalan olurken Fethullah Gülen Hocaefendi örgüt lideri, çete, paralel hale getirildi. Böyle de bir tablo var."
"İSLAMCI HÜKÜMET KÜRT KARDEŞLERİMİZİ ATEİST, MARKSİST BİR ÖRGÜTE TESLİM ETTİ"
Güneydoğu'nun, maalesef yansıtılanın ötesinde çok kötü durumda olduğuna dikkat çeken Akpınar, şöyle devam etti: "PKK'nın yozlaştırılmasına rağmen Kürtlerin muhafazakar olduğuna inanıyorum. Ama bakın İslamcı bir hükümet toplumun en dindar kesimi olan Kürtleri aldı marksist, ateist bir örgüte teslim etti. Şu anda Kürtleri PKK temsil ediyor. Onlarla görüşülüyor. Halbuki Kürtlerin 'bölünme' diye bir derdi yok. Korucu aileleri dahil arasına PKK ile kan girmiş aileler dahil güç dengelerinin değiştiği ve bölgenin hükümete teslim edildiğini düşündükleri için PKK'ya militan veriyorlar. Ve insanlar Kürdistan'ın memuru olacak diye dağa eleman gönderiyor. Ve en son kaymakam atamalarına da başladılar."
CİHAN