"Demokrasi
teröristi izole ediyor; sizi dünyanın gözünde haklı hale getiriyor. Teröristin silâha sarılma gerekçesi ortadan kalktığı için,
Avrupa bizden yana tavır alıyor. 'High moral ground' deniliyor ya, ahlâkî üstünlük artık bizde..."
'BAKTIĞIM YERDEN' GÖRÜYORUM
"Terörle Mücadele Komisyonu başkanıyken bu alanda çok kitap okudum. Hangi kitabı sorsanız, büyük ihtimalle okumuşumdur. Uzmanları çağırdım, konuştum. 'Baktığım yerden' gördüğüm,
Türkiye bu mücadeleyi doğru yürütüyor."
İşte Fehmi Koru'nun yazısının tamamı :
PKK'nın işi zor
“Dağlıca'da, Teker'de, Yüksekova'da helikopter beni bıraktı, uçtu gitti; ben o yerlerde halkın arasında yürüdüm, yürüdüm. Orada yaşamanın,
hizmet yapmanın, oraları korumanın ne olduğunu gördüm...”
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, ayrılıkçı teröre karşı verilen mücadelede erişilen noktayı anlatırken, PKK
militanlarının kol gezdiği,
eylem yaptığı mıntıkalarda geçirdiği günler ve saatleri hatırlıyor. Daha önce uzun yıllar dışişleri bakanı koltuğunda oturduğu sıralarda hükümetin '
demokrasi' konusunda ısrarlı olmasının bugün etraftan görülen anlayış üzerinde etkisi olduğu inancını paylaşıyor: “Demokrasi teröristi izole ediyor; sizi dünyanın gözünde haklı hale getiriyor. Teröristin silâha sarılma gerekçesi ortadan kalktığı için de, Avrupa
ülkeleri bizden yana tavır alıyor. 'High moral ground' deniliyor ya, bu olayda ahlâkî üstünlük artık bizde...”
Terörle Mücadele Komisyonu başkanı iken bu alanda çok kitap okumuş; “Hangi kitabı sorsanız, büyük ihtimalle okumuşumdur” diyor. Orada da kalmamış, değişik zeminlerde konunun uzmanı olarak konuşan, televizyonlara çıkan kişileri çağırıp onlarla da tartışmış konuyu; bazılarından raporlar almış... “Baktığım yerden gördüğüm” dedi bize, “Türkiye bu mücadeleyi doğru yürütüyor.”
Devletin müşfik yüzünün Doğu ve Güney
doğu Anadolu insanının kanaat değiştirmesine yol açtığı kanaatinde: “Gezimde, karın aylarca yolları kestiği nice yerleşim merkezine paletli
ambulans götürüldüğünü gördüm; dönem filmlerinde hastalar kızaklar üzerinde taşınır, şimdi öyle bir şey yok, paletli ambulanslar hizmette.” 100 yıllık bir köye şu yakınlarda su verildiğinde
köylünün sevinci görülmeye değerdi. “Gelişmemişliği bütünüyle ortadan kaldırmamız şart; ancak Kayseri'de ve İzmir'de de gelişmişlikten yeterince nasibini almamış yerlerimiz olduğunu da unutmamalıyız.”
Konunun tartışılmasında uygun bir üslup bulunması gereğine işaret ediyor Cumhurbaşkanı Gül; “Konular alınganlık yapmayacak, rencide etmeyecek biçimde tartışılmalı” diyor. Teknolojinin muazzam atılımlar gerçekleştirdiği günümüz ortamında kimseden bir şey saklamanın mümkün olmadığı inancında. “Herkes her şeyi biliyor.” Bu durumda içeriye başka dışarıya başka görüntü verilemez.
İçeride yapılacaklar belli: Terör örgütünü bitirmek için kapsamlı
psikolojik,
ekonomik, siyasi mücadele yolları bulmak... Yapılabilecek konular üzerinde yoğunlaşarak dikkat dağıtıcı ayrıntılara saplanmamak... Halkı kazanmaya çalışmak...
Türkçe öğrenmeyi
teşvik etmek... Bunların bir 'eylem planı' içerisinde yerine getirilmesi arzusunda.
“Mayın bulmada bizim askerlerimiz Amerikalılardan daha başarılı; bir çok yerde
mayınların nereye gizlendiğini köylü gösteriyor zaten. Teslim olmaya hazır militan sayısı çok; teröristlerden ele geçen mektupları, günlükleri okudum, çekilecek hayat değil onlarınki. Televizyonlardaki görüntülerle mukayese edilmez bir hayat...”
2002 seçimi sonrasında başbakanlığı üstlendiği günlerde yaptığı riskli bir açıklama sonrası yaşadıklarını hatırladığında gülüyor: “Bir
yabancı başbakan ziyaretime gelmişti, konuşuyorduk, ama benim gözüm televizyonda, dolar kurunda. Adam dayanamayıp 'Neden?' diye sormuştu hatta. Bugün öyle mi ya! Petrolün fiyatı 100 doları geçti, hanginiz hissediyorsunuz? Kendimize haksızlık etmeyelim. Türkiye büyük bir ülke, dünyanın ilgi odağıyız; ziyaretimize gelmek isteyen yabancı devlet adamlarına gün vermekte zorlanıyoruz. Türkiye bugün karşılaştığı terör belasını da geride bırakacak ve inanın, uçup gidecek...”
Bazı konularda yönetilen sorulara
cevap vermedi Cumhurbaşkanı Gül. “Abdullah
Öcalan İmralı'da, bir görevli kendisiyle görüşmüyor, iki el tavla oynamıyor mu?” Ya da, “PKK
Irak içlerine çekilsin, liderleri bir başka ülkeye gönderilsin formülü üzerinde çalışılıyor mu?” Bu iki soru cevapsız kaldı. Şu cümlenin altını çizmişim: “
Rehavet göstermemek, sürekli teyakkuz hali, kararlılık, bize düşen bu ve önemli olan da mücadele edilenlerin Türkiye için tehdit olmaktan çıkması...”
Paris yolunda bunları konuştuk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le.
FEHMİ KORU- YENİ ŞAFAK