Yine tezkere yine baskın
Terör yine bir tezkere öncesi vurdu. Türkiye'nin dört bir yanında yürekler yandı.
Şimdi ne desek boş.
Anaların, babaların acısını, sokaktaki öfkeyi anlamak, dindirmek mümkün değil.
Elbette karakollarımızın bu kadar kolay baskına uğraması, bu kadar büyük gücün fark edilmemesi de sorulacak.
Ama gün sorular günü değil.
Gün acıları paylaşma, kederde ve tasada bir olma günü.
Terör 15 gencimizin canını aldı, 23
terörist
genç can verdi.
Bu ülkenin gençleri birbirini kırmaya daha ne kadar devam edecek, asıl soru bu?
Bu şiddeti nasıl durduracağız?
Cevabını bulmamız gereken soru bu.
Kim bu ülkenin gençlerinin birbirini kırmasından yarar sağlıyor.
Cevabını bulmamız gereken bir başka soru bu.
20 yılı aşkın pis bir çatışma ortamı, binlerce ölü.
Her eve ateş düşüyor.
Zaman zaman İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de patlayan bombalar.
Toplumu tam ortasından ikiye bölüp bir arada yaşama olanağını ortadan kaldırmak isteyenler var.
Balıkesir'de
tanık olduğumuz olayı Mersin'e, İzmir'e, İstanbul'a yaymak isteyenler gençleri ellerinde silahlarla dağlara yolluyor.
Toplumsal dokumuzu bozmak, bizi birbirimize kırdırmak istiyorlar.
Açık
hedef Türk-
Kürt çatışması belli ki.
Onlar için gençlerin ve onların canının önemi yok.
Gerilim, toplumsal çatışma tek hedefleri.
Acımız büyük, yüreğimiz sızlıyor.
O dağda çocukları şehit düşen anneler, babaların bunları dinleyecek hali yok.
Mahalle arkadaşını Şemdinli'de kaybeden gencin de yok.
Her şehit haberi, öfkeyi zirveye çıkarıyor.
Terörün istediği de tam bu.
Acılar üzerinden bir nefret ortamı yaratmak ve insanları birbirlerine kırdırmayı başarıp bu ülkeyi birlikte yaşanmaz hale getirmek.
Lanet olsun.
ERGUN BABAHAN/SABAH