Anayasa değişikliğiyle ilgili
tartışmalara katılan YÖK Başkanı
Erdoğan Teziç, üniversitelerdeki
yasakçı uygulamalara
Avrupa'yı dayanak gösterdi.
Ancak AB üyesi hiçbir ülkede Teziç'in dile getirdiği yasaklamalar üniversitelerde uygulanmıyor. Özellikle üniversite öğrencilerinin dinî vecibelerine göre giyinmesine ilişkin bir yasak bulunmuyor. Türkiye'nin
laiklik anlayışını
model aldığı ve laikliğin en katı yorumunu uygulayan
Fransa'da bile
Müslüman öğrenciler
derslere istedikleri şekilde giriyor. Avrupa'da en kalabalık Türk nüfusunun yaşadığı Almanya'da da üniversitelere girişte
kıyafet yasağı bulunmuyor.
Münih Uygulamalı Bilimler
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Bucak, çok sayıda başörtülü Türk öğrencinin üniversitelerde öğrenim gördüğünü belirtirken, herhangi bir yasağın söz konusu olmadığına dikkat çekiyor. Din konusunda Avrupa'nın en özgür ülkelerinden birisi olan İngiltere'de ise sadece
hizmet alanlar değil hizmet verenlere yönelik de bir yasak yok. Başörtülü olarak
devlet memuru olunabilen ülkede çok sayıda başörtülü Müslüman polis görev yapıyor.
Polis üniforması, Müslüman bayan polislerin dinî vecibelerine göre uyarlanmış durumda.
2004't
e devlete ait ilk ve orta
öğretim okullarında öğrencilerin büyük haç, kippa ve başörtüsü ile derslere girmesini yasaklayan Fransa, özel
ilköğretim kurumları ve üniversiteleri kapsam dışı bıraktı.
Fransız üniversitelerinde çok sayıda başörtülü, Müslüman öğrenci hiçbir sorunla karşılaşmadan derslere giriyor.
Başörtüsüyle ilgili tartışmalar sırasında üniversiteler de gündeme geldi. Fakat üniversitelerin "özgür alanlar" olarak kalması gerektiği ve öğrencilerin "ergin" insanlar olduklarına dikkat çekilerek yükseköğrenim kurumları
kanuna dahil edilmedi.
Öğretmen maaşları dahil masraflarının tamamına yakını devlet tarafından karşılanan Hıristiyan ve
Musevi cemaatlerine ait özel kolej ve liselerde de bu yasak uygulanmıyor. Katolik cemaatlerinin işlettiği okulların hemen hepsinin içinde "chapel" adı verilen
küçük kiliseler bulunuyor. Fransız
Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetiminde çalışan bu kurumlar devlet okulları ile aynı programı takip etmek zorunda. Fakat okul derslerinin dışında öğrencilere seçmeli olarak din dersi alma imkânı tanınıyor. Bu okullar devlet destekli olduğu için eğitim paralı değil. Ailelerden, maaş durumlarına göre sembolik bir
ücret talep ediliyor.
Avrupa'da en kalabalık Türk nüfusunun yaşadığı Almanya'da hem üniversitelere hem de ilköğretim okullarına dinî sembollerle girilebiliyor. Almanya'da bu tartışma, Fereşta Ludin isimli Afgan asıllı bir öğretmenin başörtülü olarak ders vermek istemesiyle ortaya çıkı. Ludin'in yargıya başvurması üzerine
dava Federal Anayasa Mahkemesi'ne kadar gitti.
Mahkeme, 14
Eylül 2003'te Ludin'i başörtüsünden dolayı işe almama kararının hukuki bir temele dayanmadığı için geçersiz olduğunu bildirdi. Fakat eyaletlerin bir kanuna dayanmak şartıyla başörtülü bir öğretmeni göreve almama hakkının bulunduğuna hükmetti. Bunun üzerine, bazı eyaletler konuyla ilgili kanun yapmaya başladı. Baden-Württemberg ve Bavyera eyaleti, öğretmenler için başörtüsünü yasaklarken
Yahudi ve Hıristiyan dinî sembollerine yasak getirmedi.
Gerekçe olarak da Avrupa kültürünün Yahudilik ve Hıristiyanlığın mirası olması gösterildi. Almanya'da eyaletlere göre farklılık gösteren yasak uygulaması, "hizmet alan ve hizmet veren" ayrımına göre düzenleniyor. "Hizmet alanlara" yönelik hiçbir yerde yasak bulunmuyor. Münih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Bucak, çok sayıda başörtülü Türk öğrencinin üniversitelerde öğrenim gördüğünü belirterek öğrencilere ilişkin bir yasağın söz konusu olmadığını kaydediyor.
Dinî
yaşam açısından Avrupa'nın en özgür ülkelerinden birisi olan İngiltere'de sadece hizmet alanlar değil hizmet verenlere yönelik de bir yasak yok. Başörtülü olarak devlet memuru olunabilen ülkede çok sayıda başörtülü Müslüman polis görev yapıyor. Polis üniforması, Müslüman bayan polislerin dinî vecibelerine göre uyarlanmış durumda.
ZAMAN