Ne diyor
tiraj bahsinde? Farklı cümlelerle de olsa güya Zaman, tiraj denetim kuruluşu ABC'yi Rekabet
Kurulu'nu devreye sokarak bombalamış. Şimdi bunun neresini düzeltelim?
Evvela
Rekabet Kurulu adına
kalem oynatmak bana düşmez. Tamamen özerk, kanunun verdiği yetkileri kullanan ve kararları yargı denetimine açık bir kurumun sözcülerinin gereken cevabı
Hürriyet'e vereceğinden eminim. Mehmet Bey'in çalıştığı Doğan Grubu'nun CNNTürk için RTÜK'ten karasal yayın izni almak için sımsıkı sarıldığı ilk karar da aynı kuruldan çıkmıştı. Kaldı ki Rekabet'in verdiği kararı ABC, Danıştay'a da götürdü. Esastan görüşmeye bile gerek duymadı yargı. Karar öyle sarih ve
rekabet açısından ABC'yi bağlayıcı nitelikte ki! İşinize gelince yargı kararı, üst kurul onayı. Aksi durumda vay bu nasıl kurul, bu nasıl
mahkeme kararı...
Yılmaz keşke aynı konuda yayınladığı tekzip metinlerini
okuma zahmetine katlansaydı. Hele hele 25 ülkede 400'den fazla
gazete ve derginin tirajını denetleyen BPA Worlwide gibi bir dünya markası için konuşurken iki kere düşünmek gerekir. Dünyanın en muteber tiraj
denetleme firmasından bahsediyoruz.
Forbes, Business Week dergileri de demek Zaman gibi kendi şirketleri olarak BPA'yı bulmuş. Aslında Hürriyet uluslararası kuruluşlarla sıkı fıkı olan gazetelerin başında gelir. Doğan Grubu'nun eline bu konuda su dökülemezken Yılmaz'ın cümlelerine anlam vermek mümkün değil.
Akaryakıt istasyonlarında bedava dağıtılan gazetelerin ismini sağır
sultan bile duymuşken sütununda Zaman'ın 'bedava' dağıtıldığı yalanını yazmaktan geri durmuyor. Hürriyet'in Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök iki gün evvel 'ben öyle istedim ve yazdım' diyen yazarlar için 'Tanrı yazar' nitelemesini yapmış ve bu dönemin kapandığını belirtmişti. Anlaşılan Yılmaz, Özkök'ü de okumuyor. Zira ortada nahoş bir çelişki var.
Sayın Yılmaz için tekrarlamakta fayda var: Zaman'ın kendi şirketi dediğiniz BPA, tiraj denetleme konusunda uzmanlığı tartışılmaz IF ABC'nin de kurucu üyesidir. Hazırladığı raporların ne anlama geldiğini, ne kadar prestijli bir kurum olduğunu dünya medyasını biraz tanıyanlar bilir. Sayın Yılmaz arzu ederse BPA hakkında kendisine ayrıntılı doküman temin edebiliriz. Hatta kendisini periyodik olarak devam eden denetimlerden birinde BPA yöneticileri ile de buluşturabiliriz. Belki bu şekilde BPA ile müşteri-şirket ilişkisinden öte bir bağımızın olmadığına kanaat getirir.
Hep birlikte mesleğin itibarını, gazete satışlarını nasıl artıracağımızı konuşmak varken bu tarz polemikleri hedeflemenin gazetecilikle bağdaşır yanı yok. Gelin birbirimize saygılı kalalım ve rekabeti kalite yarışına dönüştürelim. Türkiye'de gazeteciliğin ne kadar kan kaybettiğini Millward Brown'un son araştırması gözler önüne serdi.
Bilmem Sayın Yılmaz inceleme fırsatı bulabildi mi?
TURHAN BOZKURT-zaman