Tiyatrodaki SKANDAL :Perde 3

'Devlet Tiyatrolarını kapattırmak' mı istiyoruz? Cevabını Abdullah Abdulkadiroğlu veriyor...

Tiyatrodaki SKANDAL :Perde 3

Bir grup, bizim Devlet Tiyatrolarının kapatılması için çaba sarf ettiğimizi iddia ediyor. Bu, bilinçli bir tepki. Kendilerine laf söylenmesinden, karışılmasından rahatsız olan yapı, “Devlet Tiyatrolarını kapatmak istiyorlar” diye olayı provokasyon noktasına çekmeye çalışıyor. Ama Türkiye son yıllarda bu tür yaklaşımları statükonun egemen olduğu başka alanlarda da gördüğü için, bu oyun tutmaz. YÖK Başkanı değişip hükümet YÖK’e el atınca kırk yıllık YÖK’çülerin “YÖK kaldırılsın” demeleri gibi. Devlet Tiyatroları Türkiye’nin geleceğinde önemli rolü olan bir kurum, Türk tiyatrosunun gelişmesi ve ilerlemesi için Devlet Tiyatrolarına ihtiyaç var. Bu kuruma geçmişte Cüneyt Gökçer, Turgut Özakman, Bozkurt Kuruç gibi çok önemli genel müdürler hizmet etti ve büyük başarılara imza atıldı. Tiyatro ülkeye kültür ve eğitim alanında büyük hizmetler yaptı. Ama bugün gelinen noktada milleti sınıflara ayıran, imam hatipliye hakaret eden, “bu kurumda yeri yok” diyen, şucu bucu diye milletin değerlerini rencide eden insanların millete nasıl hizmet edeceği konusunda ciddi endişe uyanıyor toplumda. Bize bir kısım tiyatro oyuncuları tarafından gönderilen ve milletin çok büyük kısmının inandığı değerlere ağır hakaretler içeren mesajlar bunun en önemli ispatı. Biz Devlet Tiyatrolarının kapatılmasını değil, devletin tiyatrocularının milletini sevmesini istiyoruz. Eleştiri getirdiğimiz konular Devlet Tiyatrolarının varlığı ile ilgili değil, maalesef kayırmacılık kokan ve millete düşman bir kısım zihinlerle ilgili. Tiyatrocular da aslında aralarındaki bu tür insanlardan rahatsız. Ve onların bütün camiayı karaladığını düşünüyor. Yazılar üzerine Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin bazı konularla ilgili bilgi vermek üzere görüşme talebinde bulundu. Eleştirdiğimiz konularla ilgili kendisinin açıklamalarını dinledim. Lemi Bilgin tecrübeli bir bürokrat ve siyaseti bilmesinin yanında iyi de bir oyuncu. 81 ile turnelerin parasızlık yüzünden yapılamadığını, Ocak ayından itibaren tekrar başlayacağını söyledi. İstanbul’un Anadolu yakasına önce Beykoz olmak üzere 3 sahne açılacağını anlattı. Bunlar iyi gelişmeler. Her ne kadar genel müdür “biz zaten yapacaktık” dese de tiyatro adına iyi işlere vesile olmuş gibi görünüyoruz. Yapılan geçici görevlendirmeleri, milyarlarca lira harcanan oyunların sahneden kaldırılmasını, yıllarca oyun oynamadan maaş alan tiyatrocuları, boş duran rejisörleri, aylarca prova yapılmasına ve yüz milyarlarca lira harcanmasına rağmen sahneye konulamayan oyunları, Devlet Tiyatrolarındaki yapıyı, zihniyeti, özelde ve genelde kısaca sorulması gereken her şeyi sordum. Genel müdür görev verilmeyen rejisörlerin işin ehli olmadığını savunuyor ve “onlara yönettirsek oyun tutmaz, boşuna masraf etmiş oluruz” diyerek kendini savunuyor. Hatta rejisörler boş yatarken dışarıdan sözleşmeli rejisör aldıklarını da doğruluyor. 20 rejisörden 15’i yatıyorsa bu gerçekten düşündürücü. Oyuncuların yıllarca oyun oynamamalarını ise yine aynı gerekçeyle açıklıyor. Sistem gereği bir oyunun ‘kast’ını yani oyuncu kadrosunu rejisör belirliyor. Rejisör rollere bakıp kimin hangi rolde başarılı olabileceğini düşünüyorsa o oyunculara görev veriyor. Diğerlerine talep gelmeyince de haliyle onlarca oyuncu yıllardır iş yapmadan tıkır tıkır maaş alıyor. Genel müdür bu durumun kendisini de rahatsız ettiğini söylüyor ama sistem böyleymiş. Genel müdür kayırma kokan bir oyunla ilgili de; arkadaşına önceden söz verdiğini ve jest için arkadaşının emekliliğinden sonra onun yazdığı ve 10 sene önce sahnelenmiş bir oyununu bu sezon yeniden sahneye koyduğunu anlatıyor. Nasıl jest ? Çünkü senaristler oyun hasılatının % 40’ını alıyor. Ve asıl skandal. Konuşma sırasında konu “Çayhane” isimli oyuna geldi. İstanbul’da 23 Kasım tarihinde 1000 tane biletli seyircinin tiyatronun kapısından döndürüldüğü “perde indirilen” oyuna. Tiyatroda seyircinin kapıdan dönmesi asla kabul edilemez ve sorumluları bürokratik anlamda ipe götüren bir olaydır. Bu oyunun başrol oyuncusu Ankara’ya özel bir tiyatroda oynamak için gittiğinden oyuna yetişemiyor. Oyuncu hava muhalefeti sebebiyle oyunun saatinde İstanbul’a gelemiyor. Tam da olay skandala doğru giderken oyunun diğer başrol oyuncusunun ‘olacak bu ya’ aniden tansiyonu çıkıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Oyun, başrol oyuncusu Ankara’dan gelemediği için değil diğer oyuncu hastalandığı için iptal ediliyor. Böylece birçok insanın bürokratik anlamda kellesi kurtuluyor. Sonuç; Ankara’da özel işe gidip gelemeyen oyuncu 5-10 gün ceza alacak. Genel müdür oyuna yetişememeyi ve bu yüzden perde kapatıp 1000 kişiyi kapıdan döndürmeyi “skandal” olarak niteliyor ama diğer oyuncunun hastalığı bu skandalı önlemiş oluyor. İnansak da inanmasak da olay böyleymiş. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler. Bu kadar çok konuda soru işareti olunca elbette dikkatler Devlet Tiyatrolarına çevriliyor. Genel Müdür Lemi Bilgin kendine bakan yönüyle eleştirileri böyle açıklıyor. Son olarak; millet tiyatroyu her yerde görmek istiyor ve tiyatrocusundan milletini ayırım yapmadan sevmesini bekliyor.
<< Önceki Haber Tiyatrodaki SKANDAL :Perde 3 Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER