Tolon'un avukatı İlkay Sezer, ilk ses kaydında söylediklerini ikincisinde de tekrarladı.
'Tolon'a ait olduğu ileri sürülen ses kaydının, daha önce benzeri yapılan ileri dijital teknolojiyle üretilmiş, hukuken hiçbir geçerliliği bulunmayan
elektronik sahtekârlığın bir örneği olduğunu' savundu. Sezer, 'bu sahtekârlığı yapanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunup bulunmayacakları' konusundaki soruyu, "Şimdilik yazılı açıklamayla yetinelim." diyerek cevapladı.
Adli Tıp Kurumu'nda sesin montaj olup olmadığının yüzde 100'e yakın bir doğruluk payıyla tespit edildiği hatırlatılarak, 'Sesin gerçek sahibinin ortaya çıkması için hukuki bir girişimde bulunacak mısınız?' sorusu yöneltildi. Sezer, önceki cevabını tekrarladı: "Bugünkü yazılı açıklamayla yetinelim. Sonra bir şey olursa yine açıklama yapacağız."
Hurşit Tolon, 5
Mart 2009 tarihinde internete düşen ilk ses kaydını da kabul etmemişti. Savcıya ağır hakaretler içeren ses kaydında Tolon, yargıya da nasıl
baskı yapılması gerektiğini anlatıyordu.
Hurşit Tolon'un yapması gereken
Hurşit Tolon, ses kayıtlarının kendisine ait olmadığını savunuyor. Eğer öyleyse bunu ispatlaması için savcılığa başvurması yeterli.
Adli Tıp Kurumu'nda Ses ve Görüntü Analiz Şubesi'nde sesi kaydedilecek. Kimliklendirilmiş sesi, "sahte olduğunu" iddia ettiği ses ile karşılaştırılıp
analiz edilecek. Ses, gerçekten sahteyse hem kendisi 'aklanmış' olacak hem de bu 'sahtekârlığı' yapanlar cezalandırılacak.