Toptan OHAL'e sert çıktı

TBMM Başkanı Köksal Toptan, NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını cevapladı.

Toptan OHAL'e sert çıktı

TBMM Başkanı Köksal Toptan, şu anda Türkiye'nin bir sıkıyönetim ve olağanüstü hal (OHAL) ilan etme noktasında olmadığını bildirerek, Türkiye'nin, terörle mücadelede sıkıyönetim ve OHAL ilan etmeden başarılı olacağını söyledi. Terörün son zamanlarda yükselişe geçmesinin nedeni ve Irak'ın kuzeyine düzenlenecek operasyonlarla ilgili soruyu yanıtlayan TBMM Başkanı Toptan, Türkiye'nin terörle yaklaşık 35 yıldır uğraştığını belirtti. Daha önce Türkiye'de iç terör yaşadığını hatırlatan Toptan, şöyle konuştu: ''Arkasından Alevi-Sünni tartışmasına Türkiye, çok acı fotoğraflarla şahitlik yaptı. 1984'de başlayan bölücü terörle şimdi boğuşmak zorunda kalıyoruz. Bölücü terörün hedefi, kuşkusuz Türkiye'yi rahatsız etmek, kaotik bir ortam yaratmak suretiyle Türkiye'nin enerjisini, kaynaklarını, gücünü, sanayileşme yerine, altyapı hizmetleri yerine terörle mücadeleye yöneltmek, nefesini orada tüketmesini sağlamaya çalışmak. Burada kimin yararı olabilir? Ortadoğu bölgesinde ve dünyada çok güçlü bir Türkiye'nin kendi menfaatlerine olmadığı kanısında olan herkes, Türkiye ile ilgili bu hesapları yapabilir. Türkiye, özellikle son yıllardaki istikrardan yararlanarak, kendisine çok önemli hedefler koydu. (2023 yılında dünyanın en büyük 10. ekonomisi olacağız) iddiasıyla ortaya çıkan Türkiye'nin başka şeylerle meşgul olmasını sağlamak, enerji ve kaynaklarını başka alanlara boşaltmasını sağlamak için oynanan bir oyunla karşı karşıyayız.'' 'MİLLETİN SAĞDUYUSU' 'İçimiz yanıyor, insanımızın içi yanıyor...' diyen TBMM Başkanı Toptan, Türk milletinin, sokaklara taşan ciddi bir refleks gösterdiğini kaydetti. Toptan, 'Bunu gösteriyor ama bizi mutlu eden tarafı; böylesine hassasiyetin, Türkiye'de terörü getirmeye çalışan ve onunla bir şeyler yapmak isteyenlerin amacına Türk milleti alet olmuyor'' diye konuştu. Türkiye'de komşuyu komşuya, arkadaşı arkadaşa, kardeşi kardeşe düşman etme ve içerde bir çatışma, küslük yaratma oyunlarına Türk milletinin şu ana kadar gelmediğini ifade eden Toptan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Milletimizin sağduyusundan mutluluk ve gurur duymamak mümkün değil. Şimdi bu tavrı sürdürmek lazım. Şayet bu tavrı sürdüremezsek, o zaman terörün varmak istediği hedefe ciddi olarak hizmet etmiş duruma düşeriz bilmeden. Bu oyuna gelmemek, kardeşi kardeşe düşman etmek isteyen terörün bizi vardırmak istediği noktanın uzağında durmak, hassasiyeti devam ettirmek... Hemen burnumuzun dibinde Sakarya Meydan Muharebesi oldu. Bu sene oraya gittik, törenlere katıldık. Genelkurmay Başkanımız, bana oralardaki tepeleri göstererek, oralarda kaç bir şehit verdiğimizi gösterdi. Bu toprakları kuran ve oralarda şehit olan insanlar, Cumhuriyeti kuran o insanlar nereliydi? Belki Hakkarili, belki Diyarbakırlı, Belki Rizeli, belki Samsunlu, belki Zonguldaklı, belki Edirneli... Şimdi ben inanarak söylüyorum ki bu toprakları böylesine koruyan, bu cumhuriyeti, bu devleti böylesine kuran bizim 74 milyon insanımız, bu toprakları da korumasını çok iyi bilecektir. Şu ana kadar nereli olursa olsun, milletimizin göstermiş olduğu dikkat ve özen, bizi gelecekten umutlu kılmakta, terörün hedefine varamayacağını göstermektedir.'' DTP YETERİNCE MESAFELİ DEĞİL ''DTP, rehin askerlerle çağrı gelmesi halinde harekete geçilebileceğini söyledi. Bir şeyler yapmak için çağrı mı gelmesi gerekir?'' yönündeki soruyu yanıtlarken Toptan, bir şehit babası ile rehin tutulan asker babasının kendisini ziyaret ettiğini söyledi. ''Ateş düştüğü yeri yakıyor. Masum insanları orada tutan güçlere, Türkiye'de söyleyebilecek bir şeyi olan varsa, bunu, bugün söyleyecek. Kimin çağrısını, niçin bekleyecek?'' diye soran Toptan, Parlamento çatısı altındaki bütün milletvekillerin, tarih ve millet önünde ettikleri yemine sadık kalmasının beklendiğini vurguladı. Toptan, herkesin, yeminde yer alan Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmanın sorumluluğunu hissetmesi gerektiğini, bunu sadece DTP'liler için değil, herkes için söylediğini belirtti. TEZKERE ÇOK NET Toptan, terörle mücadelede psikolojik, ekonomik ve sosyal önlemlerin yanında bir de askeri boyutu bulunduğunu belirterek, geçen hafta TBMM'nin Hükümete bu konuda bir izin verdiğini söyledi. Tezkerede çok önemli bir nokta bulunduğuna işaret eden Toptan, ''Türkiye'nin hedefinin, yurtdışına asker gönderirken, kesinlikle bir bölgeyi veya ülkeyi işgal kastı taşımadığını, tam tersine spesifik olarak terör örgütüne dönük, onu etkisiz hale getirmeyi amaçladığını, tezkere çok net bir şekilde ifade etmektedir'' şeklinde konuştu. Devletin, bütün kurumlarıyla terör örgütünü etkisiz hale getirmeye yönelik çalışmalar yaptığını anlatan Toptan, ''Şu ana kadar da benim görebildiğim kadarıyla çok ciddi bir eşgüdüm içinde yürütülmektedir. Güvenlik kuvvetlerimiz, orada kahramanca mücadele etmektedir'' dedi. Toptan, operasyonun zamanlamasına yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine de ''Bunun zamanlamasını, bizim burada şu salonda tayin etmemiz çok zor'' diye konuştu. Toptan, terör mücadelesinin, Türkiye'nin içinde veya dışında mutlaka yapılacağını ve sonuçlandırılacağını bildirdi. OHAL VE SIKIYÖNETİM Toptan, bazı partilerin, OHAL ilan edilmesini de içeren önerilerini nasıl değerlendirdiği sorusunu yanıtlarken de şöyle konuştu: ''Yapılan eleştirileri, Türkiye'de hassasiyetin devam ettiği, dikkatin özenin devam ettiği şeklinde yorumluyorum. Bunlara katılmak mümkündür, değildir... O tartışmaya girmek istemiyorum ama Türkiye'nin terörle mücadelesinde, büyük oranda bir oybirliği vardır. Bunu, tezkere oylaması sırasında da çok net gördük. Bunun dışında uygulamaya dönük eleştiriler var. Burada sorumlu olan Hükümettir. TBMM'nin görev verdiği organ Hükümetti. Bu sorumluluğun bilinci içinde Hükümet, terörle mücadeleyi doğrudan gerçekleştirecek olan güvenlik güçlerimizle ciddi bir koordinasyon içinde bu mücadeleyi yürütmektedir. Burada muhalefetin yeni öneriler getirmesi, yeni açılımlar getirmesi elbette Hükümet tarafından değerlendirilecek, dikkate alınacak hususlardır. Ama şahsen, benim kanaatimi soruyorsanız, şu anda henüz Türkiye bir sıkıyönetim veya OHAL ilan etme noktasında kesinlikle değildir. Çünkü Türkiye, bizim kendi sınırlarımız içinde, kendi vatandaşlarımıza dönük şu anda kesinlikle bir sorun yaşamamaktadır. O nedenle sanki böyle bir sorun varmış gibi bu konularda çok acele bir karar alıp uygulamaya koymanın çok doğru olduğu kanaatinde değilim. İnşallah Türkiye, bu durumlara düşmeden, sıkıyönetim, OHAL ilan etmeden terörle mücadelede mutlaka başarıya ulaşacaktır.'' 'ABD İNANDIRICI DEĞİL' Köksal Toptan, bazı yabancı başkentlerin terörle mücadelede hala diplomasiye bir şans daha verilmesini istediklerinin hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin ciddi şekilde oyalandığını, bütün diplomatik yolları denediğini söyledi. TBMM Başkanı Toptan, ''Üzülerek ifade etmek gerekir ki 'Türkiye'ye hala diplomatik yolları denemelisiniz' diyenlerin söz ve davranışları, ciddi şekilde terör örgütünü cesaretlendirmektedir'' diye konuştu. Bu tür açıklamalar olmasa, terör örgütünün bu denli bir hareket alanı bulamayacağını kaydeden Toptan, ''Bunu söyleyenlerin artık iyiniyetine Türkiye inanamamaktadır'' dedi. Toptan, ABD'nin tutumuna yönelik bir soruyu da şöyle cevaplandırdı: ''Washington'ın açıklamaları, teröre cesaret veren gruplardan bir tanesidir. Washington'ın, 'Biz terör örgütüyle bağlantı kuramıyoruz, orada ne yapıyorlar çok bilemiyoruz, o nedenle terör örgütüyle mücadele için biraz daha zamana ihtiyaç var' sözleri kesinlikle inandırıcı değil. ABD'li gazeteciler, terör örgütünün karargahına kadar gidip orada görüşmeler yapabiliyor ama ABD istihbarat örgütleri veya güvenlik güçleri bunu yapamıyor. 'Yapamıyor'a hiç kimse inandıramaz. Doğrusunu isterseniz, bunca yıllık müttefikimizin Türkiye'yi hala anlayamamış olması, Türkiye'nin çektiği sıkıntıyı hala bir takım önlemlerle ortadan kaldırmaya çalışmaması, Türk milletini çok derinden üzmekte ve yaralamaktadır. O nedenle her fırsatta hem Hükümetimiz hem Meclisimiz, bu işle görevli olan milletvekilleri olarak ifade etmeye çalışıyoruz ki ABD bir yol ayrımındadır. Ya bunca yıllık müttefikiyle birlikte hareket edecek ya etmeyecek. Etmezse ne olacak? Etmezse biz teröre teslim olacak bir ülke değiliz. Biz bu devleti kurarken, bizim yanımızda hiçbir başka devlet ve imkanımız yoktu. Biz yine kendi mücadelemizi kendimiz yapmasını biliriz. Kimse yardım etmeyebilir, destek olmayabilir ama ne olursa olsun, şartı ve bedeli ne olursa olsun, biz terörle mücadelemizi sürdürürüz ve bundan da sonuç alırız. Kahraman güvenlik güçlerimizin geçmişte bunu nasıl sağladığını, dünya alem bilmektedir. Türkiye'nin yeniden bunu kanıtlama ihtiyacı yok ama biz mutlaka terörle de baş etmesini biliriz.'' DTP YETERİNCE MESAFELİ DEĞİL ''DTP, rehin askerlerle çağrı gelmesi halinde harekete geçilebileceğini söyledi. Bir şeyler yapmak için çağrı mı gelmesi gerekir?'' yönündeki soruyu yanıtlarken Toptan, bir şehit babası ile rehin tutulan asker babasının kendisini ziyaret ettiğini söyledi. ''Ateş düştüğü yeri yakıyor. Masum insanları orada tutan güçlere, Türkiye'de söyleyebilecek bir şeyi olan varsa, bunu, bugün söyleyecek. Kimin çağrısını, niçin bekleyecek?'' diye soran Toptan, Parlamento çatısı altındaki bütün milletvekillerin, tarih ve millet önünde ettikleri yemine sadık kalmasının beklendiğini vurguladı. Toptan, herkesin, yeminde yer alan Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmanın sorumluluğunu hissetmesi gerektiğini, bunu sadece DTP'liler için değil, herkes için söylediğini belirtti. 'GÜN, BUGÜNDÜR' ''Gün, bugündür'' diyen Toptan, terörle mücadeleyle ilgili, kimin gücü neye yetiyorsa, bugün onu sarf etmek zorunda olduğunu ifade etti. Toptan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kim ter akıtmaya hevesliyse, onu bugün akıtmak zorundadır. Kim, 'ben bir şeyler yapabilirim' diyorsa, onu bugün yapmak durumundadır. Herkes için bir tarihi fırsat çıkmıştır. Bu yapıldığı takdirde, bir takım insanların kafasındaki tereddütler ortadan kalkar. TBMM, bu renkli haliyle, 7 partiyle, yüzde 85'lik temsil oranıyla, Türkiye'nin önündeki bütün sorunları çözme becerisini gösterir. Ama herkesin, burada ettiğimiz yemin etrafında birleşmesi, bir araya gelmesi lazım.'' Toptan, ''DTP'nin, terör örgütü ve terör olgusuyla yeterince mesafe koymadığı'' eleştirilerine ilişkin yorumunun sorulması üzerine, 'Üzülerek ifade etmek gerekir ki, terörü lanetlediklerine, teröre tepki gösterdiklerine dair açıklamaları var ama terör örgütüyle ilgili çok net bir beyanı şu ana kadar ortaya koymuş değiller'' karşılığını verdi. 'BİRAZ DAHA DİKKATLİ HAREKET ETMESİ GEREKİRDİ' Danıştayın, Hakkari'deki terörist saldırılarla ilgili yayınların durdurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzalı kararın yürütmesinin durdurmasının değerlendirmesinin sorulması üzerine, Toptan, Danıştayın kararını eleştirmek istemediğini, herkesin, yargı kararına uyması, saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Hükümetin, kendine özgü bir takım gerekçelerle RTÜK'e başvurduğunu, RTÜK'ün de bu gerekçeleri haklı görerek yayın yasağı getirdiğini belirten Toptan, şöyle konuştu: ''Muhtemeldir ki, devletin güvenliğiyle ilgili tereddütler, kuşkular çıktı ki böyle bir yola sapıldı. Sık gördüğümüz bir uygulama değil. Beklenirdi ki Danıştay, RTÜK'ten veya hükümetten bir savunma istesin. Belki bazı şeylerin yazıya dökülmesi sorun olabilir ama bir yetkili çağrılıp, bu konudaki gerekçeler dinlenebilsin. Danıştay, terörü çok yakından tanıyan bir organımız. Devletin bir kurumu olarak, Danıştayımızın biraz daha dikkatli hareket etmesi gerekirdi diye düşünmekteyim. Danıştayımız, Türk milleti, kamu adına karar veriyor. Eleştirmek amacıyla söylemiyorum ama beklenen bir karar değildi.'' ANAYASA ÇALIŞMALARI Anayasa değişikliğine yönelik bir soru üzerine Toptan, Türkiye'nin modern bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirtti. Toptan, 5 kişinin bir araya gelip, ''Hadi anayasa yapalım'' demesinin zor olduğunu, bunun için bir hazırlık metninin olması gerektiğini bildirdi. TBB, TOBB, TÜSİAD, bazı üniversiteler ve AK Parti'nin çalışmalarının bulunduğuna işaret eden Toptan, AK Parti'nin, anayasa değişikliği teklifini TBMM'ye sunması halinde, bu teklifi ilgili komisyona göndereceklerini belirtti. Toptan, teklifin, TBMM Başkanlığına ya da komisyonlara gönderilme aşamasında, bu konuda sözü olan herkese mutlaka başvuracaklarını vurguladı. Herkesin görüş ve katkısını sağlamaya çalışacaklarını ifade eden Toptan, Meclisin, bunu, kurumsal hale getirmek için çalışmasının bulunduğunu belirtti. Toptan, kanun tasarı ve tekliflerinde katılımcılığı en üst düzeye ulaştıracak bir yol bulmaya çalıştıklarını, tasarı ve teklifleri, sivil toplum örgütlerinden görüş alarak olgunlaştırmaya çalışacaklarını anlattı. 'DEVLETİN TEMEL NİTELİKLERİNİ DEĞİŞTİRMEYİ ÖNEREMEZ' ''Başta laiklik olmak, bütün hassasiyetleri karşılayabilecek bir anayasa olabileceğine inanıyor musunuz?'' sorusu üzerine de Toptan, yapılacak işin, 1982 Anayasası'nın tadili olduğunu belirtti. Anayasa'nın, 4. maddesinin, Anayasa'nın 1,2 ve 3. maddelerinin değiştirilmeyeceğinin öngörüldüğünü anımsatan Toptan, 2. maddede, devletin şeklinin, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olarak yazıldığını söyledi. ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır'' şeklinde bir teklif gelmesi halinde, TBMM Başkanlığının, ''Ben bunu işleme koyamam'' diyeceğini, Anayasa'nın 4. maddesinin böyle bir teklifin yapılamayacağını öngördüğünü kaydetti. Toptan, ''Herkes rahat ve emin olmalı ki ister şimdi ister 10 yıl sonra yapılacak olan anayasa, devletin bu temel niteliklerini değiştirmeyi öneremez, öngöremez'' dedi. Türbanın üniversitelerde serbest olup olmayacağının anayasada yer alıp almayacağı tartışmalarının da yapıldığının hatırlatılması üzerine Toptan, ''Henüz o konuda bir şey yok. Temel ilke, Anayasanın 2. maddesidir. Konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi, AİHM'in çeşitli yorumlarına bakacak olursak, referans madde Anayasa'nın 2. maddesidir. Henüz o konuda tartışmalar bitmiş, bir teklif de gelmiş değil. Bekleyip, bir bütünlük içerisinde tartışmak ve görmek daha doğru olur'' diye konuştu. 'BEN İSTERİM Kİ 5 YIL OLSUN' Toptan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresinin 5 yıl, TBMM'nin görev süresinin ise 4 yıl olduğu yönündeki açıklamalarının hatırlatılmasına karşılık, gazetecilerle sohbetinde bir hukukçu olarak kanaatini söylediğini bildirdi. Hukukta her zaman ''çok doğru'', ''bir'' olmadığını ifade eden Toptan, şöyle devam etti: ''Benim sözlerim, bazı basın organlarında, sanki kriz çıkmış gibi yayınlandı. Bu tartışmaları doğal karşılamak lazım. Ben öyle diyorum, başka arkadaşlarımız farklı şeyler söylüyor. Ben, Meclisin Başkanıyım, diyorum ki; Meclisin görev süresi 4 yıla inmiştir. Ben isterim ki 5 yıl olsun ama onu istedim diye hukuki kanaatimi ona dayandırarak yapamam. Aynı şey Sayın Cumhurbaşkanının görev süresiyle ilgilidir. Bu, hukuki kanaatimdir. Zamanı geldiğinde bu tartışmaları yapmak lazım. Ortada kriz varmış gibi yorumlar getirmeyi doğru bulmuyorum. Yeni bir anayasal düzenleme gerekir mi? Bana göre, başta YSK olmak üzere, konuyla doğrudan ilgili kurumlar, yeri ve zamanı gelince yorum getirirler. YSK 'seçimler 4. yılın sonunda yapılamaz 5. yılı beklemek lazım' derse sorun yok. O zaman Meclisin görev süresi 5, cumhurbaşkanın görev süresi 7 yıl olarak kalır. O tartışmalara şimdiden yoğunlaşmanın anlamı yok. Benim kanaatim Meclisin görev süresi 4, cumhurbaşkanın 5 yıldır. Bazı hukukçular, kazanılmış hak var diyor. O görüşe katılmıyorum. Kamu alanı düzenlemesi olduğu için kazanılmış haktan söz etmemek lazım.'' 'HALKIMIZ OY VERMEYİ SEVİYOR' CHP'nin, referanduma ilişkin Anayasa Mahkemesine gidebileceği hatırlatılarak, ''Bu durumda Türkiye'yi yeni bir hukuki kaos bekler mi? Referandum, bir kültür haline gelmeli mi?'' sorusunu Toptan, her konunun, referanduma gidemeyeceğini ifade etti. Türkiye gibi katılımcılık kültürünün çok az olduğu ülkelerde referandum yoluyla halkın katılımının sağlanmasında yarar bulunduğuna işaret eden Toptan, şunları kaydetti: ''Bizim halkımız oy vermeyi seviyor. Devlet yönetimine katkısı sadece oy vermekle sınırlı. Kuzey Irak'a müdahale yapılsın mı? gibi güvenlikle ilgili konularda referanduma gitmek gerekmez. Daha çok halkı ilgilendiren konularda referandum yolunun denenmesinde sakınca yok. CHP, Anayasa Mahkemesine başvuracak, hazırlıkları bitirmiş durumdalar. Anayasa Mahkemesi yorum getirir. Meclis, üzerine düşen bir görev ortaya çıkarsa, onun gereğini yerine getirir. Bu gibi durumlarda kaostan söz etmemek lazım. Türkiye hukuk devleti. Çok şükür ki başvurulan yerler var. Her şey kendi rutini içinde ilerliyor. Bu yapılabildiği takdirde hiçbir şeyi kriz haline dönüştürmemek lazım. Her şey hukuk devleti kuralları içinde ilerliyor. Anayasa Mahkemesine gidildi, bu konuda en doğru kararı verecek. Anayasa Mahkemesi, Meclisin iradesinin, istediğinin dışında bir karar verebilir, bu karar yanlış da olabilir. Ama Meclis kendi üzerine düşeni mutlaka yerine getirir, yeter ki biz hukuk devletini iyileştirmeye, geliştirmeye devam edelim. Bundan vazgeçmeyelim.'' AA
<< Önceki Haber Toptan OHAL'e sert çıktı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER