Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2009 yılında 1.034.435 kazada, 200.405 kişi yaralandı; 4.300 kişi de vefat etti. Yüzde 94 gibi bir oranla kazaların oluşumundaki en önemli faktör ise insan... Araç ve yol sebebiyle oluşan kazaların oranı ülkemizde sadece yüzde 6! Trafik kazalarının en önemli sebepleri arasında uykusuzluk ve yorgunluk, aşırı hız, alkollü araç kullanımı, hatalı solama ve cep telefonu ile konuşma/mesajlaşma geliyor. Ağır yemek yemeyin Medline Acil Sağlık Hizmetleri Operasyonlar Direktörü Dr. Barış Mutluer'e göre trafik kazalarının her yıl ürkütücü rakamlara ulaştığı bayram dönemlerinde, tatil sebebiyle yola çıkan vatandaşların iyi uyumuş, dinlenmiş ve hafif yemek yemiş (ağır yemek vücudu yorarak ağırlığa ve uyuklamaya neden olabilir) bir şekilde yola çıkmaları gerekiyor. SIK MOLA VERİN Mutluer, uzun yolun yoruculuğundan dolayı sık aralıklarla mola vererek dinlenmenin, uyku halinin atılması için yararlı olduğunu söylüyor. Mutluer uyarılarına şöyle devam ediyor: “Hiç istenmemesine rağmen bir trafik kazası yaşandığı anda yapılacak en doğru hareket, sakin davranarak hemen konunun uzmanlarını aramaktır. Kazaya şahit olanlar genelde ambulans gelene kadar yardımcı olmak adına hemen yaralıya müdahale etmeye kalkışabilirler. Bu noktada akıldan çıkarılmaması gereken en önemli şey, gözle görünenin dışında farklı bir yaralanma da olabileceği ve bilgisizce yapılacak en ufak hareketin kazazedeye yarardan çok zarar getirebileceğidir. Bu sebeple, her şeyden önce ilkyardım eğitimi almış bir kişinin müdahalede bulunması en doğrusudur. MÜDAHALE YÖNTEMLERİ - İlk olarak kaza alanı güvenliğe alınmalıdır. - Aracın yanması gibi bir tehlike yoksa kazazede asla oynatılmamalı, ambulans gelene kadar beklenmelidir. - Yaralının solunum ve kan dolaşımının kesintiye uğraması engellenmelidir. - Kazazedenin solunum yollarının (ağız, gırtlak, soluk borusu) açık olması için öncelikle soluk alıp almadığına bakılmalıdır. Eğer yerde yatıyorsa başı geriye yatırılmalı; yana doğru çevrilmelidir. - Solunum yollarında herhangi bir sorun olmamasına rağmen soluk alıp vermemesi durumunda suni teneffüs yapılmalıdır. Bunun için yaralının burnu iki parmağın arasında sıkıştırılarak kapatılmalı; derin bir soluk alarak ağzından içeriye kuvvetlice nefes verilmelidir. Başlangıçta dört kere hava üfledikten sonra, erişkinlerde yaklaşık 12, çocuklarda ise 20 kere hava verilerek suni teneffüs işlemi tekrar edilmelidir. Yaralının göğsünün inip kalktığı mutlaka görülmeli; aksi taktirde verilen soluğun bir kısmının dışarı kaçtığı ya da solunum yollarının tıkalı olduğu bilinmelidir. - Yaralı uyanık tutulmalı ve yalnız bırakılmamalıdır. - Kanama varsa durdurulmalıdır. - Kopan bir uzuv varsa, uzuv bir poşete konarak ağzı sıkıca kapatılmalı ve içinde buz bulunan başka bir poşetin içine konulmalıdır. - Kolda kırık varsa, bir gazete ya da dergi oluk şekline getirilerek kol içine yerleştirilmeli; ardından bir bezle bağlanarak, yaralının omzuna asılmalıdır. - Bacakta kırık varsa yaralı, olduğu pozisyonda tutulmalı; fakat başı her iki yandan desteklenmelidir. Açık yara varsa ise mutlaka kapatılmalıdır. - Son olarak gelen sağlık ekipleri kazanın oluş şekline bakarak ve yaralıyı inceleyerek, nasıl ve hangi yardımcı sağlık malzemeleriyle müdahale edilmesi gerektiğine karar verilmelidir.” İstanbul tatile çıkınca, otogarlar, havalimanları, garlar ve yollar doldu taştı: