BİR BÖLÜCÜ PORTRESİ; TUFAN TÜRENÇ
Üzerlerinde durdukları zemin altlarından kayan vesayetçilerin hazımsızlığı bugünlerde hiç bitmiyor.
Hürriyet Gazetesi yazarı ve aynı zamanda
Basın Konseyi Yüksek
Kurul Üyesi
Tufan Türenç; aylar önce dillendirilen ve defalarca yalanlanan bir iftirayı yeniden ısıtıp ortaya sürmeye kalktı.
Türenç önce
TRT haberleri'>TRT'ye iftiralar attı ardından da birçok basın kuruluşunu
hedef alarak alenen bölücülük yaptı.
Türenç'e TRT'den
cevap gecikmedi, iddiaları birkez daha yalanlandı.
Görünen o ki;
gazetecilik melekelerini iyice kaybetmiş olan
Tufan Türenç, artık yalanlardan medet umar hale gelmiş.
Odatv'nin bundan 7 ay önceki haberini satır satır alıntılayarak aklınca taze gazetecilik yapan Türenç, kafasını kuma gömerek koskoca bedeninin görünmediğini mi sanıyor ?
Tufan Türenç televizyon ve gazete isimleri vererek TRT'ye belli kanallardan
personel alındığını ileri sürüyor.
Tufan Türenç; bunu yaparken hangi kanalda çalışırsa çalışsın,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bazı gazeteci ve televizyoncuları ikinci
sınıf insan yerine koyarak ayırımcılık yapmaktan çekinmiyor.
Kaldı ki bir gazetecinin bir kurumdan başka bir kuruma geçip mesleğini orada sürdürmesinde ne mahsur olabilir ?
Türenç isimlerini verdiği basın kuruluşlarını hedef haline getirmeye çalışıyor. İsim vererek bazı basın kuruluşlarına
yandaş diyor ve alenen bölücülük yapıyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan insanları yandaş diyerek ötekileştirme gayreti içine giren Tufan Türenç, gazetecilik mesleğine fitne sokmaya ve sektörü kamplara ayırmaya çalışıyor.
Daha önce defalarca yalanlanmış bilgileri bir gazeteci olarak köşesine taşımaktan haya etmeyen ve mesleğinin onurunu, bölücülük pahasına ayaklar altına almakta mahsur görmeyen bir insana artık gazeteci denebilir mi ?
Çünkü Tufan Türenç gazeteciliğin gerektirdiği şartları taşıyamayacak kadar kaleminin kontrolünden aciz bir hale gelmiş.
Binlerce insanın binbir türlü fedakarlıkla gece gündüz demeden ailelerinin nafakasını kazanmak için bu meşakkatli mesleği yaptığı kurumları, sanki birer istilacı kurumlarmış gibi göstermekten utanmayan Türenç, önce aynaya sonra kendi meslektaşlarının yüzüne nasıl bakabileceğini hiç düşünüyor mu ?
Tufan Türenç; TRT haber kadrolarının tamamının
Zaman Gazetesi,
Samanyolu TV,
Kanal 7, Kanal 24,
Cihan Haber Ajansı ve
Aksiyon Dergisi gibi yerlerden alınan
elemanlardan oluştuğunu iddia ediyor ama TRT'ye kendi çalıştığı medya grubundan alınan onlarca isimden tek bir satır bahsetmiyor.
Türenç; Ak parti iktidarı döneminde kendi yakın arkadaşları da dahil olmak üzere TRT'de program yapanları unutuyor.
TRT yönetimi; kuruma Türenç'in çalıştığı medya grubundan alınan eleman sayısının çok daha fazla olduğu açıkladı.
Tufan Türenç, TRT'nin bütün kadrolarının; isimlerini saydığı ve kendince yandaş diye adlandırdığı basın kuruluşlarından doldurulduğunu iddia ediyor.
TRT ise bu iftiraya; 8 bin personel içinde bahsedilen 6 basın kuruluşundan alınan personel sayısının sadece 28 olduğunu hatırlatarak cevap veriyor. Daha doğrusu Tufan Türenç'in yalanını yüzüne tokat gibi çarpıyor.
Bir gazetecinin basit bir araştırmayla ulaşabileceği bu bilgiye, ulaşma gayreti göstermeden, daha önce defalarca tekrarlanmış ve her seferinde de yalan olduğu belgeleriyle ortaya çıkmış bir iddiayı köşesine taşıması Türenç'in acaba hangi tür bir yandaşlığa
hizmet ettiğini sorgulatmaz mı ?
Mesleğinin ağırlığını taşıyamayacak kadar hafif yazılara
imza atan Tufan Türenç'e, TRT ispatlaması isteğiyle sorular sordu.
Ve TRT; Tufan Türenç'in bu sorulara cevap verememesi durumunda kamuoyu önünde 'güvenilmez, yalan yazan' bir yazar ilan edileceğini açıkladı.
Tufan Türenç'e göre; TRT'de program yaptırılan köşe yazarları yandaş.
TRT; Tufan Türenç'ten iktidara yakın kişilerin TRT'de program yaptığı iddiasını isim isim açıklamasını istiyor.
TRT yönetimi Tufan Türenç'e kendisiyle aynı grupta çalışıp TRT'de program yapan onlarca profesyonel gazeteci olduğunu hatırlatıyor ve soruyor:
"Kimler iktidara yakın, Tufan Türenç ile aynı grupta çalışanlar mı ?"
Tufan Türenç ayrıca yalanlarıyla 8 bin TRT çalışanı arasında da ayrı bir bölücülük oluşturuyor.
Türenç
referandum sürecinde TRT'nin YSK'dan uyarı aldığını iddia ederek, aklınca kurumun yandaşlığını ortaya koyuyor.
O zaman Türenç'e sormazlar mı; TRT, YSK'dan herhangi bir ceza almadığı gibi yayın durdurma cezası alan NTV de yandaş mı diye ?
Yandaşlığın aslında en güzel örneğini gazeteci kimliğiyle
CHP kongresinde masaların üzerine çıkıp sevinç gösterisi yaparak gösteren bizzat Tufan Türenç'in kendisi değil miydi ?
Meslektaşlarının arasında adeta kendinden geçmişcesine CHP kurultayında sergilediği sevinç gösterisi günlerce tartışılmadı mı ?
Hepimizin gözleri önünde yaşanan yandaşlığı önce inkar edip sonra "alkışlamış olabilirim" diyerek kıvırmaya çalışan yoksa Tufan Türenç değil miydi ?
Şimdi yandaşlığı tescilli bir gazeteci olan Tufan Türenç'in, tek bir örneği bile yokken
genç meslektaşlarına yandaş damgası vurmaya çalışması neyle açıklanabilir ?
Ayrıca Türenç'in çalıştığı gruptan bir isim, CHP kontenjanından
RTÜK üyesi olunca bu yandaşlık sayılmıyor mu ?
Sonra aynı isim tekrar aynı gruba dönünce bu yandaşlığın katmerlisi olmuyor mu ?
Yandaşlığın ne olduğunu en iyi kendi bilen ve bunu
eylem ve söylemleriyle sürekli gösteren bu sözde gazetecinin, bugün kalkıp namuslu insanları yandaşlıkla suçlayıp bölücülük yapması nasıl bir düşmanlıktır ?
Kendi meslektaşlarına yandaş diyerek bölücülük yapan bu şahsı Türkiye çok iyi tanıyor.
Sağır sultanın bile duyduğu ve artık
prim yapmayan bayatlamış yalanlara sarılmanın adı, Yeni Türkiye'de gazetecilik olmayacak.
Tetikçiliğin, iftiracılığın ve bir gazeteci için en acı damga olan yalancılığın adı Yeni Türkiye'de gazetecilik olmayacak.
Maalesef Tufan Türenç gibiler bu Yeni Türkiye'ye, eski, kokuşmuş alışkanlıklarını yutturamayacaklar.
Çünkü bu Yeni Türkiye'de bölücülüğün adı gazetecilik olmayacak.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
[email protected]