Tunceli’de bir araya gelen 3 bin kişi
Dersim olaylarının aydınlatılmasını ve arşivlerin açılmasını istedi. BDP'li belediye başkanları, milletvekilleri,
sivil toplum örgütü temsilcileri ve 1938 olaylarına
tanık olanların da aralarında bulunduğu 3 bin kişi Tunceli Devlet Hastanesinden Kışla Meydanında bulunan
Seyit Rıza Parkı’na kadar yürüdü. Dersim olaylarının aydınlatılması için taleplerin sıralandığı pankartı açan grup, sık sık 'Katil devlet
hesap verecek' sloganları atarak yürüyüşe geçti.
AK Parti ve
CHP'li örgüt ve belediye başkanlarının davet edilmediği mitinge BDP Muş
Milletvekili Demir Çelik, Tunceli Belediye Başkanı Edibe
Şahin, türkücü
Ferhat Tunç ve 1938 olaylarını
yaşamış tanıklarda katılarak birer konuşma yaptı. Seyit Rıza Parkı'nda düzenlenen mitingde bir konuşma yapan Pertek Belediye Başkanı Kenan Çetin, yaşanan vahşetin tespit edilmesi, sorumluların belirlenmesi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının
mezar yerlerinin açıklanması, Hakikatleri
Araştırma Komisyonu'nun kurulması, Meclis't
e devlet adına Dersim halkından özür dilenmesi ve Tunceli adının kaldırılarak Dersim adının iade edilmesi ile ilgili 6 maddelik
deklarasyon yayınladıklarını ifade etti. Belediye Başkanı Çetin,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersimlilerden özür dilediğini belirterek, topluluğa, 'Başbakan özür diledi. kabul ediyor musunuz?' diye sorunca, '
Hayır etmiyoruz' yanıtını aldı.
ÇETİN’DEN KILIÇDAROĞLU VE KAMER GENÇ’E ELEŞTİRİ
Konuşmasında CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Tunceli Milletvekili
Kamer Genç'e de
eleştiride bulunan Çetin, 1938'de yaşananların soykırım olduğunu iddia ederek, Kılıçdaroğlu ve Genç'in adlarını söylediği sırada miting alanında yuhalama sesleri duyuldu. Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dersim'de gerçekleştirilenin soykırım olduğunun tespiti, duygusal veyahut subjektif bir nitelendirme değildir. Yaşananların tahlili ile ulaşılmış hukuki ve bilimsel bir sonuçtur. Yaşanan olayların boyutu dikkate alındığında Dersim olaylarının ulusal ve uluslararası hukuk açısından, belirttiğimiz olgular ışığında, nasıl nitelendirileceği ve yaşanan vahşetin hangi boyutlarda olduğu kavramsal olarak, çok açık bir şekilde tespit edilebilecektir. 1937 ve 38 yıllarında Dersim'in çeşitli bölgelerinde gerçekleştirilen
katliamlar bir bütün olarak soykırım kastına
hizmet etmiştir.
Soykırım suçu açısından yapılan tarifler de göstermektedir ki bütün hukuki şartlar, Dersim'de yaşananlara birebir uymaktadır. Dersimde, raporlar doğrultusunda bir planın icrası suretiyle, insanların öldürülmesi bir grubu tamamen veya kısmen ortadan kaldırma kastı ile gerçekleştirilmiştir. Gruba, ciddi bedensel ve zihinsel zararlar verilmiş, yaşam koşulları ortadan kaldırılarak, raporlardaki önerilere uygun olarak çocukları zorla başka gruplara aktarılmıştır. Yaşam şartlarını değiştirmek ve ortadan kaldırmak için insanlar
sürgün edilmiştir. Bütün bu hususlar somut dayanağı olan olgulardır. Gerçekleştirilen fiiller ile soykırım suçunun unsurları oluşmuştur. Gerçekleştirilen fiiller belli bir kasta hizmet etmektedir. Planlı ve programlı, bir amaç doğrultusunda eylemler gerçekleştirilmiştir."
"OLAYLARDAN CESETLERİN ALTINDA KALARAK KURTULDUM"
Mitingde ilk önce 1938 olaylarını yaşayanlardan 86 yaşındaki Emoş Bakıray konuştu. Zazaca konuşan Bakıray, "O zamanlar ben küçüktüm ama her şeyi hatırlıyorum. Binlerce kadın çocuk
yaşlı demeden öldürdüler. Kimseye acımadılar, kimimiz cesetlerin arasında kalarak kurtulduk. Kimimiz kaçıp günlerce ormanda saklanarak aç susuz kalarak kurtulduk. Suçumuz günahımız neydi, bizi neden kurşuna dizdiler, bugüne kadar ne kimse bize anlattı ne de biz anladık." dedi. Olaylardan cesetlerin altında kalarak kurtulduğunu söyleyen 85 yaşındaki Bego
Polat da, "Her yerde kırım vardı, Hozat'ta, Pertek'te, Ovacık'ta Tunceli'de, Mazgirt'te her yerde kanlar akıyordu. Bizi de ailemiz ile birlikte bir alanda toplayarak kurşuna dizdiler. Ben cesetlerin arasında yaralı olarak kurtuldum, hala vücudumda birçok yara ve süngü izi var, bakın sol elimde sadece iki parmağım kaldı, diğerleri koptu.
Kadınları çocukları, hamile kadınları hepsini kurşuna diziyorlardı, süngü ile öldürüyorlardı. Suçumuz günahımız yoktu. Oysa bizler bu memleketin savunmasında her zaman yer aldık, Seyit Rıza ve arkadaşları Rus işgalı sırasında en önde savaşa gitti, bizim kimse ile sorunumuz yoktu. Ama her şeye rağmen bizim soyumuzu tüketmeye çalıştılar." iddiasında bulundu.
6 MADDELİK DEKLRASYON
Çetin, daha sonra 6 maddeden oluşan ve Tunceli halkı adına hazırlanan deklarasyonu okuyup, taleplerinin takipçisi olacaklarını söyledi. Hazırlanan deklarasyonda şu görüşlere yer verildi:
- Dersim'de yaşanan vahşetin tüm boyutları hukuki anlamda tespit edilmelidir.
- Bu vahşetin sorumluları olan failler açıkça tespit edilmelidir.
- Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması, toplu katliam yerlerinin saptanması, sürgün ailelerinin ve evlatlık verilen Dersim'in kayıp kızlarının listesinin açıklanması gibi somut adımların acilen atılmalıdır.
- Bu süreci resmi olarak araştıracak ve açığa çıkaracak bağımsız tarihçilerin ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de içerisinde bulunacağı Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı. Dersim'de yaşanan insanlık suçunun ve tahribatlarının tespiti açısından devletin tüm arşivlerinin eksiksiz ve önkoşulsuz olarak bu komisyonun denetimine ve kamuoyuna açıklanmalıdır.
- İnsanlık adına işlenmiş suçun mevcudiyeti kabullenilerek, Meclis'te devlet adına tüm Dersim halkından ve insanlıktan özür dilenmelidir.
- Tunceli operasyonuna atfen konulan Tunceli ismi kaldırılarak Dersim adı tartışmasız iade edilmeli, ayrıca kaldırılan eski yerleşim yerleri isimlerinin iadesi önündeki yasaklamalar kaldırılmalı, katliamda rolü olanların isimleri coğrafyamızdan silinmelidir.
Miting, konuşmaların ardından olaysız bir şekilde sona erdi.