Ermeni terör örgütü ASALA, 1970'li yılların sonunda İran'dan Amerika'ya yaptıkları
terörist eylemlerle Türk diplomatları şehit ediyordu.
Birbiri ardına katledilen diplomatlarımızın yaşadıkları ise hiç bir
gazeteye haber dahi olmuyordu. ABD'de yaşayan Türk vatandaşları, olanlar karşısında sessiz kalmamak ve şehit edilen Türk diplomatlara dikkat çekmek için 1981'de sokağa inmeye karar verdi. Daha önce bu tarz bir eylem yapmamış olan Türkler için bu bir ilkti. Bugün '
Türk Günü Yürüyüşü' diye bildiğimiz ve bu yıl 27. kez gerçekleştirilecek etkinlik işte böyle bir ortamda Ermeni terörünü
protesto etmek amacıyla başladı.
Yürüyüşün yapıldığı ilk yıl sadece bir kaç yüz kişinin katıldığı etkinliğe "Ermeni Terörünü Telin Yürüyüşü" adı verildi. Dönemin
New York Başkonsolosu Tevfik Günay'ın öncülüğünde başlatılan ilk yürüyüş, Manhattan'ın meşhur 5. Caddesi'nin
kaldırımlarında yapıldı. Uzun uğraşlar sonunda polisten izin kopartan Türkler, biraz da alışık olmadıkları için çekingen bir tavırla Ermeni terörizmini protesto etti.
Türk vatandaşları yürüyüşü 23 Nisan'da yapmıştı. Ermenilerin her 24 Nisan'da yaptığı protestosu gösterilerine bir cevaptı bu aynı zamanda. Türk toplumu, "Ermeni Terörünü Telin Yürüyüşü"ne çocuklarıyla katılarak herkese
mesaj verdi. ABD'deki Türk toplumunun gerçekleştirdiği en büyük etkinlik olan yürüyüş, zamanda mahiyet değiştirdi ve 27. yılda, protestodan
festivale dönüştü. Her yıl binlerce Türk'ü bir araya getiren Türk Günü Yürüyüşü'ne aralıksız olarak katılanlar, Cihan'a dünden bugüne etkinliğin gelişimini anlattı.
"İLK YÜRÜYÜŞTE BEBEKLERLE BİRLİKTE YÜRÜDÜK"
Türk
Amerikan Dernekleri
Federasyonu (TADF) eski başkanlarından Erhan Atay, yürüyüşün bir protesto gösteri olarak başladığını söyledi. Atay, "Bu işin başlamasında federasyon başkanlarımızdan Rebi abi ve New York Başkonsolosu Tevfik Günay'ın katkısı çok büyüktür. ASALA dünyanın her yerinde Türk diplomatlarımızı öldürüyordu. Korkuyorduk; çünkü adamlar teröristti. İlk yürüyüşten aklımda en net kalan şey annelerin bebekleriyle katılmasıdır.
Bebek arabaları ve ellerinde
küçük kâğıt bayrakları vardı. Yürüyen grubun içinde imamımız bile vardı; cübbesi ve takkesiyle. '
Türkiye, Türkiye' deyip, 'Ermeni terörüne son' diye slogan atılıyordu. Biz gençler
İngilizce slogan atıyorduk çünkü İngilizce bilen çok azdı.'' dedi.
5. Cadde de izin alınmasına rağmen yolun sadece bir kısmını ve kaldırımı kullanan Türklerin yürüyüşü bir buçuk saat sürdü. Erhan Atay,
katılım az olmasına rağmen amacına ulaştığını ve insanların kendisine güven hissettiğini belirterek, "Çevremizdekilere neden yürüdüğümüzü anlattık. Yapılan
protesto gösterisi, o dönemde gazetelere haber oldu. Bugün de yürüyüş sonrasında toplandığımız Türkevi'nin yanındaki parkta bir araya gelip konuşmalar yapıldı. Yürüyüşün ardından herkese bir güven geldi. Yıllar önce kaldırım da çekinerek yürüyen Türkler, artık caddenin ortasından kendilerine güvenerek yürüyor. O günlerde başlayan yürüyüş bugün binlerce Türk'ü bir araya getiriyor." diye konuştu.
"NEW YORK'TA SAĞIR AT ARADIK"
Protesto gösterisinin amacına ulaştığını gören Türkler, kısa bir süre sonra yürüyüşün adını değiştirerek "Türk Günü Yürüyüşü" ismiyle etkinliğe devam etti. Yılın bir gününü kendi milletinden insanlarla bir arada geçirmek ve içinde yaşadığı topluma kendini anlatmak için yola devam eden Türk Günü Yürüyüşü, her yıl binlerce Türk'ü bir araya getirmeye başladı. Türkiye'den gelen sanatçılarla renklendirilmeye çalışılan yürüyüşte sıradışı olaylar da yaşandı.
Erhan Atay, yaşananlardan bir kaçını şu şekilde özetledi: "
Mehter Takımı, Türk Günü yürüyüşlerinin en ilgi çeken ekibidir. 90'lı yıllarda ilk kez gelmişti. Mehter'de büyük davulları bilirsiniz; atlar tarafından taşınıyor. Türkiye'deki bu davulları taşıyan atlar sağır olurmuş. Biz, bunu Mehter Takımı buraya gelince öğrendik.
Polis atlarını bile araştırdık New York'ta o günlerde sağır at bulamamıştık. Bu yüzden davulları bir araba ile taşımıştık."
90'lı yılların ortasına kadar Türk Günü Yürüyüşlerini protesto eden Ermeni ve Rumların olduğunu belirten Atay, yıllar önce Türk Günü Yürüyüşü'ne Harb Okulu'na ait bandonun geldiğini ve bandonun o sene tam bir şov yaptığını, bunun da protestocu grupları ciddi bir şekilde korkuttuğunu söyledi. 46. Cadde'nin köşesinde toplanan Ermeni ve Rum protestoculara doğru hız kesmeden yürüyen ve en yüksek tondan şovunu yapan Harb Okulu öğrencilerinin üzerlerine doğru geldiğini gören protestocuların panikleyip geri çekilmek zorunda kaldıklarını keyifle anlatan Erhan Atay,
Mehteran Bölüğü'nün her zaman Türk Günü Yürüyüşü'nün en ilgi çeken kısmı olduğunu da sözlerine ekledi.
TÜRKLER 5. CADDE'DE YÜRÜYORDU
Bugünlerde Türk Günü Yürüyüşü hakkında yapılan en büyük
tartışma, yürüyüşün 'neden' 5. Cadde'de yapılmadığı. TADF eski başkanlarından Yalçın Kaya Sarıer bu konuya açıklık getirdi. Yapılan ilk yürüyüşün krokisini göstererek, yürüyüşün başladığı yıllarda Türk toplumunun, 5-6 yıl boyunca 5. Cadde'de yürüdüğünü fakat 80'li yılların ortasında polisten alınan tarihte yapılan bir değişiklik sonucunda Türklerin bir daha bu caddede yürüyemediğini söyledi.
Sarıer, "Yürüyüş için aldığımız tarihi, Türkiye'den gelecek olan bazı yetkililer için değiştirdik. Polis, o dönemde bize Madison Caddesi'ni
teklif etti; biz de kabul ettik. Bir sonraki yıl tekrar 5. Cadde'yi istediğimizde bize 'geçen yıl nerede yürüdüğümüzü' sordular ve tekrar Madison'ı verdiler. Bu olan bitenden sonra bir daha asla 5.Cadde'yi alamadık." dedi.
NEW YORK SEMALARINA AY-YILDIZ ÇİZİLDİ
Bu yıl 27. kez yapılacak yürüyüşten geriye kalan, bir diğer sıradışı hatıra ise New York semalarına çizilen ay-
yıldız. Yalçın Kaya Sarıer, gökyüzüne küçük bir uçağın çizdiği ay-yıldızın, medyanın Türk Günü Yürüyüşü'ne ilgisini arttırdığını anlattı. Sarıer, "Sadi Dinleç arkadaşımız bu işi organize ediyordu. Küçük bir
uçak gökyüzünde ay-yıldız çiziyordu.
Körfez Savaşı'nın olduğu yıl yürüyüşün yapıldığı sırada Manhattan semalarında küçük bir uçak, gökyüzüne ay-yıldız çiziyordu. Gökyüzünde hilali gören, 'Iraklılar mı saldırıyor, ne oluyor?' diye gazete ve televizyonları aramış. Bu sayede medya 'ne oluyor diye?' yürüyüşe yoğun bir ilgi göstermişti." dedi.
YÜRÜYÜŞE SMOKİNLE KATILAN TÜRK
İlk günden bugüne kadar, yapılan yürüyüşlerden sadece birine, ameliyatı olduğu için katılamayan Dr
Zeki Uygur, yürüyüşe smokin giyerek katıldığını anlattı. Zeki Uygur, "Yürüyüş sabahları heyecanlanırım. Çevremdekilere her zaman; 'Bu adamlar bizi eli kılıçlı tanıyor. Şöyle dört başı mamur giyinelim de bizi görsünler" derdim. Doktorlar Cemiyeti,
Anadolu Kulübü, Kırımlılar Cemiyeti bunların hepsi aktif ve yürüyüşe kalabalık katılırlardı. Eskiden yürüyüşe ilgi sanki daha çok gibi geliyor. Bir arada olmak çok güzel. Bu işi biraz daha ciddiye almak gerekiyor. Ellerinde bayraklarla geçen gençleri gördüğümde duygulanıyorum. Türklerin yolun kenarında değil bariyerlerin içinde gururla yürümesini istiyorum." diye konuştu.
Bu yıl 27. kez yapılacak yürüyüşün gerekli olgunluğa ulaştığını belirten federasyon eski başkanları tek gün bile olsa Türk toplumunun, birlik ve beraberliğini göstermesi adına yürüyüşe devam etmekte yarar olduğunu söylüyor. Yürüyüşe yeni bir
açılım getirmenin de şart olduğu belirten tecrübeli yöneticiler, yürüyüşün artık daha profesyonel ekiplere devredilerek gerçek bir festivale dönüşmesinin şart olduğunu belirtiyor.
TÜRK GÜNÜ YÜRÜŞÜNE GETİRİLEN BAZI ELEŞTİRİLER
Ancak geçen 27 yıla rağmen, yürüyüşün hala
eleştirilen bazı yönleri bulunuyor. Yürüyüşün en çok eleştiri alan tarafları şu şekilde sıralanıyor: "Hazırlık çalışmalarının son iki aya sıkıştırılması, ABD'de eskiye oranla çok daha fazla Türk olmasına rağmen; yürüyüşün hala Türkiye'den gelen maddi desteklerle yapılması, Türkiye'nin kültürel renkliliğinin yürüyüşe yansıtılamaması, katılımı artırmak için yeterli tanıtımın yapılmaması, Amerikan medyasında yürüyüşle ilgili yapılan haber ve yayınların azlığı, ulusal ve yerel politikacılardan katılımın olmaması."
CİHAN