Millete
hakaret yarışına girişildiği bir dönemde
Hüseyin Gülerce'den Türk Milletini öven destansı bir yazı...
Aziz milletim, bugün ben seni anlatacağım. Seni hiç tanımayanlar, seni anlamaya, değerlerine saygı duymaya hiç yanaşmayanlar, uğradıkları
seçim mağlubiyetinin acısını yine senden çıkarmaya çalışıyorlar. Sana hakaret ediyor, seni aşağılıyor, rencide ediyorlar.
Biliyorum, senin engin sinen var. Ana kucağı gibi
şefkatin var. O zavallılara bile sadece acı bir tebessümün var. Sen ne asil bir varlıksın.
Güzelliklerin, sevgilerin, sabırların imbiğinden mi süzüldün sen? Bazı evlatlarına karşı; onların çiğliklerine, kabalıklarına, hamlıklarına rağmen ne de merhametlisin, ne de vakursun... Ben de zaten senin bu asaletine vurgunum.
Sen Hızır mısın? İşler karıştırıldığında, karabasanlar ufuklarımızı kararttığında, umutlarımızın önüne gulyabaniler dikildiğinde sen ne de çabuk imdadımıza koşuyorsun. Kafanı karıştırmak için seninle ne kadar uğraştılar.
Sahaya kimleri sürmediler. Üstüne korkular yağdırdılar. Hukuku katlettiler.
Bilimi alet ettiler. Sopa gösterdiler. Sen hiç oralı olmadın. Hep karanlık koyulaştığında sen şafağımız oldun. Pusulasını kaybedenlerin sen
çoban yıldızıydın.
Sende Hazreti
Eyüp sabrı mı var? Duruyor, duruyor sonra da hiç belli etmeden bir vuruyorsun. Öyle bir vuruyorsun ki, birden herkes
Osmanlı tokadı diye bir silleyi hatırlıyor. Elin amma da ağırmış. Vurdukların hâlâ kendilerine gelemediler, sayıklayıp duruyorlar... Sen Peygamber dualı mısın? Sen bahar mısın?
Yağmur musun, rahmet misin sen?
O karışıklıkta ne zaman istişare ettin? Ne zaman sinelerimizi sağduyu, düşüncelerimizi makulde birleştirdin? O kadar hassas dengeyi de nasıl gözettin? Gönlünü Allah'a açık tuttuğun için mi bu ferasetin, basiretin, ufuk enginliğin?
Asırlık uykularından uyandığını görmek ne güzel. Küllerinden dirilişini görmek ne güzel. Sen dirilirken etraf da diriliyor. Bakalım başka hangi dünyaları ayağa kaldıracak, hangi çöllere bereket yağdıracaksın.
Sen ne vefalısın öyle. Sana ta yüreğinden sevgi ile
hizmet götürene, nasıl da sahip çıkıyorsun. Seni bölmek isteyenlere, nasıl da ağırbaşlı, nasıl da merhamet bakışlı cevabın var. Çare için, derman için ne de güzel yol gösteriyorsun. Muhabbet fedaisi evlatlarını ne de güzel sahipleniyorsun.
Değerlerinin gösterdiği yoldan gidenlere ne manalı bir teyidin var böyle.
Sen sahip çıktığında, anlayışsızlıkların, düşmanlıkların, horlamaların zerrece kıymeti yok. Sana yaslanan, senden güç alan hiç mağlup olmadı ki şimdiye kadar. Sana laf söyleyen, seninle uğraşan da hiç iflah olmadı, unutulup gitti zaten... Sen şimdi bir
hedef koydun önümüze. İnsanı öne çıkaracağız. Dünya ile evrensel insanî değerlerde buluşacağız. Cumhuriyetimizi
demokrasi ile taçlandıracağız. Dünya ile birlikte yürüyeceğiz. Krizlerden, çatışmalardan, kutuplaşmalardan uzak duracağız. Mânâ boyutlu ileri demokrasi için bütün dünyada değerlerimizi sergileyeceğiz. Şefkat diyeceğiz, hoşgörü diyeceğiz,
adalet diyeceğiz. Bunun için de herkesin konumuna saygılı olacağız.
Bir seçim sonrasında yine önümüzde dertler, problemler, engeller var. Sana söz veriyoruz. Birbirimizi kucaklayarak, birbirimizi öteki diye dışlamayarak birilerinin yükselttiği tansiyonu düşüreceğiz. Seni anlamayanlara söylenmeyecek, düştükleri durumu başlarına kakmayacağız.
Hizmet için görev verdiğin evlatların, şimdi daha bir hoşgörüyle, daha geniş bir kucaklamayla yeni sayfalar açıyorlar. Kendini aşan, beklentilere
esir düşmeyen nice erler, devletini, uluslararası alanda oyun kurucu
ülke yapmak için yarışıyorlar. İleri, demokrat, çağdaş, müreffeh bir
Türkiye için nasıl donanmak gerekiyorsa öyle hazırlanıyorlar.
Aziz milletim, necip milletim.. ne diyeyim? Hürmet eder, ellerinden öperim...
HÜSEYİN GÜLERCE/ZAMAN