Güneş Operasyonu'nun
bombardıman safhasının başladığı saatler ABD'de 21
Şubat Perşembe sabaha karşı vakitlerine tekabül ediyordu. Amerikalı yetkililer ancak olağanüstü durumlarda başvurulan bir şeye karar verdi.
Ve baş
komutan George W.
Bush, uykudan uyandırılarak Türk ordusunun
Kuzey Irak'a büyük bir
operasyon düzenlediği kendisine iletildi.
Washington'ta çok güvenilir bir kaynaktan edindiğimiz bu bilgi, ABD'nin olayı ne derece önemsediğini ve
sürprizle karşıladığını gösteriyor. Aslında taraflar dar alanlı, kısa süreli, 'gir-çık' türü kara operasyonları yapılmasına önceden prensipte anlaşmışlardı. Amerikalılar için operasyonun tam vakti, kapsamı ve süresinden yeterince
erken haberdar edilmemeleri sürpriz oldu.
Bu sürprize en çok kızan, şüphesiz dünyadaki tüm askerler gibi sürprizlerden hoşlanmayan
Amerikan ordusu idi. Hele kontrolsüz sinek bile uçurmamaya çalıştıkları Irak'ta Türkler bunu kendilerine nasıl yapabilirdi? 1
Mart 2003 tezkere krizinden beri
Pentagon'da çoklarının Türklerden ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden zaten sıdkı sıyrılmıştı. O gün bugündür
Kuzey Irak'ta açık ve örtülü
Türk askeri varlığı istemiyorlardı.
Pentagon'un NATO işlerinden sorumlu
Avrupa Komutanlığı'nın (EUCOM)
Türkiye'ye nispeten müzahir tutumuna rağmen, Irak işlerini deruhte eden
Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Washington'da Ankara'nın
PKK taleplerine takoz koyanların başını çekiyordu. 5
Kasım'da
Başbakan Erdoğan'la görüşmesi öncesinde Başkan Bush'a PKK konusunda Türkiye'ye
yardımın muhtemel getirileri ve götürüleri arz edilirken eminim ki CENTCOM ve benzerlerinin çekinceleri ortaya konmuştu. Ama Başkan Bush, öğrendiğimize göre o toplantıda 'Terörist sorunları var. Onlara yardım edebiliriz. Ve bunu yapacağız.' diyerek tartışmaya son noktayı koymuştu. Yoksa Irak'taki Amerikalı komutanlar Türklere anlık istihbarat şöyle dursun, bitlerini dahi vermezlerdi.
Pentagon, tüm dünyayı muayyen komutanlıklara bölmüştür. Türkiye-Irak sınırı, aynı zamanda EUCOM ile CENTCOM arasındaki görev sınırı. Dolayısıyla Türkiye'nin Kuzey Irak'a yaptığı
sınır ötesi operasyonlar, CENTCOM tarafından bir nevi kendi sınırlarını ihlal olarak algılanabiliyor.
Dikkat edilirse, geçen hafta kamuoyuna açık şekilde 'PKK ile müzakere edilsin' ve 'siyasi çözüm bulunsun' türünde mesajlar veren iki üst düzey Amerikalı komutandan biri, CENTCOM'un başındaki Oramiral William Fallon. Diğeri ise CENTCOM uhdesindeki Irak'ta yakın zamana kadar iki numaralı komutan olarak görev yapan Korgeneral Ray Odierno. Generaller görev alanlarına girmeyen Türkiye konularında yeterince bilgi sahibi olmadıklarından ya da umursamadıklarından,
Beyaz Saray ile Dışişleri'ni çileden çıkarıp tashih mecburiyetinde bırakan bu rahatsız edici ifadeleri kullanmış olabilirler. Türklere kızgınlıklarını böyle dışarı vurmuş olmaları da muhtemel.
Türkiye Irak'a sürpriz bir şekilde girince,
Bağdat ve
Erbil ahalisini teskin etmek ve Washington'a doğru bilgi geçmek CENTCOM komutanlarının günlerini aldı. Irak'ta kendini boğazına kadar batmış hisseden bir ordunun PKK sorunu için harcadığı her saniyeyi israf olarak gördüğüne, küplere bindiğine emin olabilirsiniz. Erbil kuvvetleri ile Türk kuvvetleri arasında muhtemel bir çatışmayı, dolayısıyla mevcut haliyle Amerikan çıkarlarına
hizmet eden Kuzey Irak'taki nispi istikrarın bozulmasını hiç istemiyorlar. Bu konularda en az onlar kadar hassas olan
Savunma Bakanı Robert Gates, muhtemelen CENTCOM'un gazı ve Iraklı
Kürtlerin yaygarasının da etkisi ile, operasyonun üstünden daha birkaç gün geçmişken Türk tarafına mühlet vermeye başladı.
Peki Pentagon BBG evi gibi izlediği Güneş Operasyonu'nda bazı birliklerin geri çekilmeye başladığını gördüğü halde, Gates neden hâlâ açıktan Türkiye'ye
baskı yapıyordu? Çünkü Amerikalılar müşahede ettikleri geri çekilmenin göstermelik olup olmadığına inanmamış, Türk tarafını yeterince şeffaf bulmamış,
Orgeneral Büyükanıt'ın operasyon 'bir gün de bir yıl da sürebilir' lafı kafalarını iyice karıştırmıştı. Nitekim Türkiye operasyonun bittiğini resmen açıkladıktan sonra bile
Washington Post gibi bazı Amerikan gazetelerine konuşan Irak'taki komutanlar çekilmeye ilişkin şüphelerini dile getiriyordu.
Kuşkusuz güvensizlikler müşterek. TSK'nın operasyonun tam vaktini ve şeklini Amerikalılardan son ana kadar gizlemesi, büyük ihtimalle Irak hükümetiyle ve Kürt liderlerle bilgi paylaşacakları, onun da PKK'ya sızacağı şüphesinden kaynaklanıyordu.
Askerleri ve halkı terörizme
kurban gidiyorken, NATO müttefiki ABD'nin can-ı gönülden
destek vermemesi Türk Genelkurmayı'nda rahatsızlığa yol açıyordu. Öte yandan Türkiye'nin Afganistan'da Amerikan zayiatlarını düşürmek amacıyla riskli bölgelere asker isteyen Washington'a olumsuz karşılık veren Avrupalılarla ortak hareket etmesi, başta Gates olmak üzere Pentagon'da çoklarını üzüyordu.
Amerikalıların gönülsüzce uyguladığı 5 Kasım mutabakatı, iki NATO müttefiki ordunun güvensizlik yarasına sadece pansuman olabildi. Taraflar son Kuzey Irak operasyonundan karşılıklı şüpheleri derinleşerek çıktılar. Hava operasyonları devam etse de, muhtemel yeni kara operasyonları konusunda ABD'nin tutumunu şimdiden kestirmek zor. Türkiye, özellikle TSK için bir gurur meselesi haline gelen yeni kara operasyonları için bastıracaktır. Amerikalılar ise Başkan Bush'u tekrar uykusundan etmeyecek şekilde bir operasyonel
iletişim ve şeffafiyet güvencesi ile 'siyasi çözüm' yönünde işaretler almadan kolay kolay
evet demeyecektir.
ALİ H.ASLAN/ZAMAN