Ancak bunun gerçeği yansıtmadığı ve açıkça
psikolojik savaş yürütüldüğü ortaya çıktı. Evi aranan saylan, "hiçbir şikayetimiz yok, polisler çok nazik ve kibar davrandı demişti."
Birbiri ardına cephanelikler ortaya çıkarılırken, tüyler ürpetici suikast planları deşifre edilirken, karanlık çevreler telaşa kapıldı.
Karanlık çevrelerin yeni planı
Türkan Saylan'ın evinin aranmasını bir hukuksuzlukmuş gibi gösterip, Asrın Davası'nı gözden düşürmeye çalışmak. Oysa
aramayı yapan polisin çok nazik ve kibar davrandığını, hiçbir şikayetinin olmadığını, Türkan Saylan'ın bizzat kendisi söylemişti.
"SABAH SAAT 8'DE GELDİLER. ÇOK EFENDİYDİLER. HİÇBİR FALSO YAPMADILAR. ÇOK KİBAR DAVRANDILAR HİÇBİR ŞİKAYETİMİZ YOK"
En başından beri,
Ergenekon Terör Örgütü İddiaları Soruşturmasının sonuçsuz kalması için türlü türlü bahaneler uyduran kimi çevreler, "hiçbir şikayetimiz yok" demesine rağmen Saylan'ın sağlık durumunu ve yaşını, adeta, malzeme yaparak kullanmaya çalışıyor. Arama kararının, bağımsız
mahkeme tarafından ve güçlü delillere istinaden verildiğini gizlemeye çalışıp, Asrın Davası'na karşı açık psikolojik savaş yürütüyor. Oysa arşivlere çok kısa bir göz atıldığında, sağlık problemi ve yaşın, mahkeme kararlarının uygulanmasında engel olmadığı görülüyor.
Kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkanı Eski
Başbakan Necmettin
Erbakan hakkındaki
ev hapsi kararı kesinleştiğinde 82 yaşındaydı.Ve bir başka örnek...
Danıştay'a yapılan
hain saldırının ardından gözaltına alınanlar arasında
Salih Kunter vardı. Danıştay Davası'ndan tek
beraat kararı verilen Kunter gözaltına alındığında 83 yaşındaydı. Gözaltındayken görüntülendiğinde, elindeki görülen
idrar torbası sağlık durumunu gösteriyordu.
Ve Avrupa'dan örnek...İtalya'da devletin içinde yapılanmış gizli örgütün çökertilmesi için yürütülen operasyonda dönemin Cumhurbaşkanı, Francesco Cossiga sorgulanmıştı. Cossiga sorgulandığında 84 yaşındaydı.
Kamuoyu, şimdi şu soruyu soruyor: ÇYDD'nin burs verdiği öğrencilerden bazılarının
terör örgütlerinin saldırılarında rol aldığı ortaya çıkmışken, Milli
İstihbarat Teşkilatı ve
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın hazırladığı söylenen raporlarda, derneğin, misyonerlik yaptığı ifade edilirken, bu ciddi iddialara rağmen, acaba Saylan'ın evi aranmasaydı, "hukuk asıl o zaman ihlal edilmiş olmaz mıydı?".