Eğitimciler, iş dünyası ve siyasetçilerin yanı sıra kanaat önderleri de söz konusu taslağın telafisi güç hatalara yol açacağı uyarısında bulundu. Mevcut şartlarda dershaneleri kapatmanın eğitime darbe vuracağını belirten kanaat önderleri, hükümete, “Dershaneleri kapatmayın, destekleyin.” çağrısı yaptı.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bugün bakanlar kuruluna geleceğini açıkladığı dershanelerin kapatılmasıyla ilgili kanun taslağına tepkiler büyüyor. Eğitimciler, iş dünyası ve siyasetçilerin yanı sıra kanaat önderleri de söz konusu taslağın telafisi güç hatalara yol açacağı uyarısında bulundu. Mevcut şartlarda dershaneleri kapatmanın eğitime darbe vuracağını belirten kanaat önderleri, hükümete, “Dershaneleri kapatmayın, destekleyin” çağrısı yaptı. Gazeteci-yazar, mütefekkir Hekimoğlu İsmail, dershanelerin kapatılmasının en çok mütedeyyin kesimleri üzeceğini belirterek, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan buna engel olmasını istedi. Norşin’in kanaat önderlerinden Nurettin Mutlu, özellikle Doğu ve Güneydoğu’nun eğitim, fakirlik ve kardeşlik konularında ilgiye muhtaç olduğunu hatırlatarak, “Okuma salonları, etüt merkezleri ve dershaneler çok hayırlı hizmetler vermektedir.” dedi. Tillo’nun din alimlerinden Bedreddin Sancar da, “Dershaneler sayesinde gençlerimiz kötülüklerden korunuyor. Gençler iyi okullar kazanarak ailelerinin ve memleketlerinin geleceğine katkı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
Dershane ve etüt merkezlerinin kapatılması için Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları tarafından hazırlanan kanun taslağına tepkiler sürüyor. Zaman'ın derlediği habere göre, muhafazakâr, demokrat ve mütedeyyin kesimlerden gelen eleştiriler şöyle:
Mehmet Kırkıncı Hocaefendi: Kapatmak değil, tebrik etmek lazım
Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Mehmet Kırkıncı Hocaefendi, yıllarca ülkeye hizmet eden dershanelerin kapatılmasıyla birlikte eğitim camiasının zarar göreceğini söyledi.
Yazılı açıklamada bulunan Kırkıncı Hocaefendi, şu ifadeleri kullandı: "Üniversite hazırlık dershaneleri yıllardan beri memleketimize maddi ve manevi olarak büyük hizmetler icra etmiştir. Bu müesseselere hizmeti geçenleri tebrik etmek vicdani bir borçtur. Milli Eğitimde günün şartlarına göre lüzumlu yeniliklerin yapılması da elbette icab etmektedir. Ancak kainattaki tedriç kanununa muvafık olarak yeniliklerin kademeli olarak icra edilmesinin daha muvafık olacağı kanaatindeyim. Aksi takdirde yıllarca ülkemize fedakârane hizmet veren bu müesseselerimiz ve eğitim camiamız önemli zararlar görecektir. 11 yıldır vatanımızın maddi ve manevi imarına vesile olan ve milletin dua ve teveccühlerine mazhar bulunan sayın başbakanımız ve hükümetimizden, bu müesseselerin muhafaza edilmesini beklemekteyiz."
12 Eylül 1980 darbesinden sonra kanun ile yasaklanan dershaneler, Turgut Özal iktidarında açılmıştı. Zaman’a konuşan dönemin Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler, kanunun uygulanmadan, yine kanun ile ortadan kaldırıldığını anlattı. “Ben dün ne yaptıysam aynısını bugün de yaparım. Açma kararımız hem siyaseten hem de eğitim olarak doğruydu. Bugün de arkasında duruyorum.” dedi.
Dinçerler o günlerde yaşananları şöyle anlatıyor: “Kapatma kanunu üzerine veliler çok ciddi şekilde ayağa kalktı. Bizlere ulaşıp dediler ki: Öğrencilerimiz yeterli derecede okullarda kaliteli eğitimi alamıyor. Evet, doğru, bir takviye yapmak lazım. Devlet yapsın. Devlet bu takviyeyi yapamıyor. O zaman dershaneleri kapatmayın, diyen veliler öğrenciler haklı. Tamam, bu mantıklı, doğrudur, dendi. Planlama teşkilatına, eğitim fakültelerine yazıldı. Bu insanları çağırdık, konuşturduk, konuştular. Bu ana çerçeve üzerinde, yani okullarda özel veya resmi; okullarda kaliteli eğitim verilemiyor, buna takviye lazım fikri kabul edildi. Yeni düzenleme yapıldı.”
Dershane kapatmak Anadolu halkına ‘ilim öğrenmeyin’ demektir
Gazeteci-yazar, mütefekkir Hekimoğlu İsmail, bir haftadır Türkiye'nin gündemini belirleyen dershane kapatma planını duyduğundan beri çok üzüldüğünü söyledi. Hekimoğlu İsmail, "Dershanelerin kapatılması en çok müteddeyyin kesimleri üzecektir. Kapatma kararı uygulanırsa buna en çok ben üzülürüm. Kırılırım, darılırım. Sayın Başbakan'dan ricam, dershanelerin kapatılmasına karşı çıksın. Buna engel olsun." çağrısında bulundu.
Dershanelerin sadece eğitim alınan yerler değil, insan yetiştirmek için hayati müesseseler olduğunu kaydeden Hekimoğlu İsmail, "İnsan yetiştirmek zordur. Bu konuda hizmet eden kurumlara bu şekilde muamele edilmesi bana çok tuhaf geliyor. Dershaneye karşı çıkmak, 'ben ilme karşıyım' demek kadar garip bir kelamdır. Buralar ilim ve teknoloji yuvalarıdır. İlim için çalışmak ibadettir, halka ve hakka hizmettir. Allah'ın bir sıfatı ve ismi de Alim'dir. Böyle bakınca ilim öğrenmek te öğretmek de Sünnettullahtır. Dershane kapatmak insanlığa düşmanlık olur. Anadolu halkına, tahsil yapma; ilim öğrenme demek olur. Bu doğru değildir." dedi
Birtakım okullara ve programlara merkezi sınavla alma işlemi devam ettikçe dershanelere ihtiyaç duyanlar olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullar bu sınavlardaki sorulara cevap vermeyi sağlayacak sınavı kazandıracak bir yetenek vermediğinden yarışa katılan öğrenciler bu sınavlara hazırlayan dershaneden takviye alma ihtiyacı duymaktadır. İhtiyaç duymayan zaten gitmiyor. Diğer taraftan okullarda standart bir seviye tutturulamadığı herkesçe bilinmektedir. Mahrumiyet şartlarında okuyan öğrenci ile yeterli şartlarda okuyan öğrenciyi aynı sınava sokmak adaletsiz bir iştir. Dershane mahrum olana telafi imkânı veriyor. Mecburiyet olmadığı halde 100 binlerce öğrenci para vererek dershaneye gidiyorsa burada meselenin arz talep meselesi olduğu açıkça görülmektedir. Faydalanmadığı ihtiyaç görmediği bir yere insan bu şekilde fedakârlık ederek dahil olmak istemez. Öyleyse mevcut şartlarda dershane bir ihtiyaçtır. Dershaneler aynı zamanda sosyal bir ihtiyaç içeriyor. O öğrenciler haftada iki gün dershaneye gitmekle hem yararlı bir şekilde geçiremeyecekleri vakitlerini faydalı işlerde geçiriyor. Birtakım arkadaşlarıyla beraber sosyal bir çevre buluyor. Aksi halde onlar kendilerini böyle bir çalışma ortamında bulamayacak. Yani başka yerlere gidecek faydalı işler yapacaklarına kendilerine faydası olmayan şekilde heba edecek. Ayrıca evlerin çoğu çalışmaya müsait değil. Onların bu sosyalleşme tezahürüne de engel olmuş olacak.
Şeyh Nurettin Mutlu: Bu kurumlar sayesinde gençlerimiz müspet anlamda dönüşüm yaşamakta
İnsanımız eğitim, fakirlik ve kardeşlik mevzusunda ilgiye çok muhtaçtır.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu’nun eğitim çalışmalarına çok ihtiyacı bulunmaktadır. Okuma salonları, etüt merkezleri ve dershaneler çok hayırlı bir hususta hizmet vermektedirler. Bu hizmetler sayesinde gençlerimiz müspet anlamda ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır. Bu gelişmeler adeta fakirlik ve ihtilafın pan zehiri olmuştur. Okuma salonları, etüd merkezleri, dershaneler gibi bölge insanımızın en hayati meselesi olan eğitimine destek olan kurumların kapatılması bir yana bunlara maddi manevi destek verilmesi gerekir. Cenab-ı Allah onlardan razı olsun.
Şevki Yılmaz: Başbakan’ımız eğitim yuvalarını asla kapattırmaz
Refah Partisi eski milletvekili Şevki Yılmaz: ‘Parti kapatmak, ağacın dalını kesmektir. Okul kapatmak ise ağacı kesmektir’ gerçeğini yaşamış biri olarak, Başbakan’ımız eğitim yuvalarını asla kapattırmaz. Muhterem Fethullah Gülen Hocamızla Başbakan’ımız arasında arabuluculuk yapacaklarına, yalanlarla ara bozuculuk yapanları Allah’a havale ediyorum. Kazanmanın sancısını çekmeyenler, kaybetmenin acısını duyamazlar sözü hepimize ders olmalı. Hepimiz gelişen hadiselere basiret, feraset ve hikmet gözüyle bakmalıyız. Yarın birbirimizin yüzüne bakamayacak sözlerden kaçınmalıyız.”
Hüseyin Korkut: Kenarda köşede kalanları üniversiteye hazırlıyorlar
ÖNDER (İmam Hatip Liseleri Mezunları Derneği) Başkanı Hüseyin Korkut: Dershane meselesi uzun yıllardır tartışılıyor.
Dershanelerin eğitim sistemimizdeki bazı açıkları kapatmada önemli görevler üstlendiğini görmezden gelemeyiz. Kenarda köşede kalmış çocukların eğitime kazandırılması ve üniversiteyi kazanmasında da rol oynuyor. Birdenbire kaldırılamayacağının mümkün olmadığını en başta da söylemiştik. Hemen bugünden yarına yapılacak bir değişiklik değil. Tüm kesimleri mağdur etmeyecek şekilde, eğitim sistemimize olumlu katkılar sağlayabilecek şekilde bir düzenleme yapılmalı.
Molla Bedreddin Sancar: Dershaneler kardeşlik ruhunu yeniden canlandırıyor
Peygamber Efendimiz (SAV) ‘İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır’ buyuruyor.
Dershaneler ve okuma salonları sayesinde gençlerimiz kötülüklerden korunmaktadır. İyi eğitim alan, iyi okulları kazanan gençler hem kendilerinin hem ailelerinin hem de memleketlerinin geleceğine, refahına, mutluluğuna katkı sağlamaktadır. Bu eğitim müesseseleri kardeşlik ruhunu yeniden canlandırarak halklar arasında kardeşlik köprüleri kurmaktadır.
Rasim Özdenören: Önce dershaneye ihtiyaç duyulan ortam kaldırılmalı
Şöyle düşünülmesi gerekiyor; dershane ihtiyacını doğuran şartlar var mı, yok mu?
Halihazırdaki eğitim sisteminde, şayet şartlar var ise o şartlara müdahale etmeden dershaneyi kaldırmanın bir anlamı olmaz. Dershaneyi kaldırmak istiyorsan dershaneye ihtiyaç duyulan ortamı kaldıracaksın. Onu ortadan kaldırırsan dershane de kendiliğinden ortadan kalkar.
Sıbğatullah Sevgili: Silopi’deki bir kızın Türkiye birincisi olması dershanelerin sayesinde
MEB'nin dershane ve etüt merkezlerini kapatma çalışmalarına bölgenin alim ve kanaat önderlerinden biri olan Sıbğatullah Sevgili tarafından tepki ile karşılandı.
Dershanelerin kapatılmasının bilhassa Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da hiç iyi olmayacağını belirten Kürt kanaat önderi ve alimi Sevgili, "Bu gençlere yazık olacak. Böyle bir şey yapılmasına biz Doğu'daki Kürt aydınları ve din adamları olarak böyle bir şeyi sevmiyoruz. Bu konuda menfi propaganda yapacağız. Buna kolay kolay evet demeyeceğimizi bütün kamuoyuna ilan ediyorum. Böyle bir kötülüğü bizim gençlerimize yapmasınlar." dedi. 20-30 yıl önce Doğu ve Güneydoğu'daki bir çocuğun batıdaki bir gençle yarışması mümkün olmadığını dile getiren Sevgili, şimdi ise Silopi'deki bir kızın Türkiye'de birinci olmasını görmeyi dershanelere borçlu olduklarını ifade etti.
Kanunla dershanelerin kapatılması girişimini twitter üzerinden değerlendiren yazar Emine Şenlikoğlu, dershanelerin asla kapatılmaması gerektiğini belirtti.
Şenlikoğlu, “O dershaneler, bizim için ayrı değeri olan hanelerdir.” şeklinde konuşarak dershanelerin kapatılmaması gerektiğini belirtti. Dershanelerin rantçılıkla suçlanmasına Emine Şenlikoğlu karşı çıkıp “Bir de o dershaneler uğruna yorulan canları görün ne olur, hemen parayı görmeyin, kimse parayı cebine indirmiyor. Kul hakkından korkan sadece biz değiliz.” şeklinde konuştu.
Türkiye'de dershanelerin faaliyetleri tabii ihtiyaçtan doğmuştur.
Ülkemizde geçmiş senelere göre eğitime talep fazladır. Mevcut kapasitede yetersiz olduğundan seçme sınavları zaruridir. Seçmeler bir yarışma haline gelince gençlerinde bu sınavlara hazırlanması ve hazırlık kursları açılması bir zaruret haline gelmiştir. Oğlum İTO Başkanı Murat Yalçıntaş Boğaziçi Üniversitesi'ne iki yıl dershaneye giderek girebildi. Diğer çocuklarım da öyle. Anne ve babalar çocuklarını iyi okullara gönderebilmek için pek tabi dershanelere başvuracaklardır, bunu ortadan kaldırmak dengeleri bozar. Devlet çocuklara aynı eğitimi verememiştir. Dershaneler gençlerin bilgi seviyelerini arttırmada yardımcı oluyor bu kötü bir şey midir? Neden bilgiye karşı geliniyor. Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum diye bir inançtan geliyoruz dershanelerde bunu yapıyor. Mahsurlar olabilir tatbiki ama MEB Bunu kontrol altına alabilir denetimi arttırabilir. Biz demokratik bir ülkeyiz. İnsan hakları beyannamesine göre aykırı bir uygulamadır kapatma hamlesi. Eğitim hürriyetine aykırıdır. Kapatma sebepleri de ilginç. Bir Ortadoğu hastalığı olan ben yaptım mantığıyla, darbe yapmış subaylar gibi kendi tekelinde kontrolü altında yap dedim yapacaksın deniliyor. Demokrasi kültür ve anlayışını tam sindiremeyen kişilerin ben yaptım oldu davranışları olarak görüyorum. Her yönde demokratikleşmeye giderken hangi sebepten dolayı bu gençlere bilgi veren özel müteşebbis kurumları kapatabiliyoruz. MEB Bakanı Nabi beyefendi bir aydındır. Bu işi nasıl içine sindirdiğine şaşıyorum. Okulları takviye eden dershaneleri kapatma fikrini böyle bir şeye girişmeyi “karakuşi” olarak nitelendiriyorum. Ticaret bakanlığı AVM'ler var diye bakkalları kapatabilir mi. Bu düşünce tarzı hak ve hürriyetlere aykırıdır Adaleti zedeleyen tasarruflardır. Bu zihniyeti aşmalıyız daha düne kadar başörtüsü takanlar üniversiteye giremiyordu. Bu facianı ne kadar sürdü. Daha yeni kurtulduk bu işlerden. Başörtüsü yasağını getiren zihniyetle dershane kapatan zihniyet aynıdır. O dönem genç kızlarımız eğitim yuvalarına almıyorlardı şimdi dershanelerde eğitim almaktan mahrum kalıyorlar. Sosyal adaleti zedeleyici bir uygulamadır. İstanbul'da bile okullar arası denge mevcut değilken bölgeler arası dengeyi nasıl sağlayacaksınız da dershanelere ihtiyaç olmadığını düşünüyorsunuz. Birde İngilizce kursları serbesttir deniliyor. Bu İngilizce prestlik nerden geliyor peki. Türkçemizden daha mı üstün İngilizce. Son 10 seneye kadar çok güzel uygulamalar yapmıştır hükümet. Ama böyle hatalı, nereden geldiği tam açıklanmayan yasaklar insanın zihnine başka ihtimaller getiriyor. Hatadan dönmek bir fazilettir. Ben bu kapatma kararlarını verenlerin hata yaptığını görüyorum. Dershanelerin kontrolünü arttırabilirsiniz ama insanların iradesini engelleyemezsiniz. İnsan haklarına aykırıdır. Sosyal dengeyi olumsuz etkiler. Hükümet bu yanlışını görecektir. Bu zamana kadar omuz omuza yürümüş kesimler tekelci bir düşünceden ötürü zedelenmemelidir.
Cengiz Hortoğlu: Dershaneler, fırsat eşitliği sağlıyor
Türkiye'deki dersaneler eğitim ihtiyacının bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Durup dururken insanlar çocuklarını para vererek dersaneye göndermiyor. Benim de çocuklarım var ben de dersaneye gönderiyorum. Çünkü mevcut eğitimle milli eğitim vermiş olduğu imanlarla çocukların sınavlarda başarılı olma ihtimali zor gözüküyor. Türkiye'de eğitimin kalitesi ve standardı her yerde eşit değil. Bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için bazen ücret almadan hayırseverlerin desteğiyle özellikle Güneydoğu'da bu tür dersaneleri çalıştıran müesseseler var. O müesseseler eğitimde kısmi adalet sağlıyor. Keşke İstanbul'daki bir okulla Hakkari'deki bir okulun standartları en azından birbirine yakın olsaydı. Ama bu şuan mümkün değil. O zaman öğrencilerin sınavlara eşit olarak girebilmesi bu tür takviye eğitimlerle oluyor. Fırsat eşitsizliğinden söz ediliyor. Tam aksine fırsat eşitliği sağlıyor bu dersaneler. Çünkü zaten çok iyi okullarda çok iyi eğitim alan öğrenciler var. Onların dersaneye ihtiyacı yok. Keşke okulların eğitim düzeyleri dersaneler ihtiyaç duymayacak kadar kaliteli olsa. Dersanelerin ihtiyaç olmadığı tabloyu ben de isterim. Ama bugün o gün değil. Hükümet erken karar veriyor bu işte. Güneydoğu insanı dersanelerin sağladığı fırsat eşitliği sayesinde üniversiteyi kazanma şansını elde ediyor. Bölgenin insanı olarak bunları çok yakinen biliyorum. Bu insanların hayatlarını elde etmelerinde önemli bir şey. Bunlar olmadığı zaman üniversite okuyamayacaklar. Bu bölge insanları için eğitim kalitesinin kesinlikle düşeceğine inanıyorum. Hükmet acele etmemeli. Dersaneleri kaldırmak yerine Türkiye'nin genelindeki eğitim kalitesini artırmak gibi bir yolu tercih etmeli. Sorunun tespiti yanlış yapılınca çözüm yolu da yanlış oluyor.
Sacit Adalı: Bir anda kaldırılması çok yanlış
Anayasa Mahkemesi Emekli Üyesi Prof. Dr. Sacit Adalı: Dershanelerden bir anda kaldırılması çok yanlış.
Meselenin ekonomik, siyasi, sosyal ve eğitim boyutlar var. Bu açıdan çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir konu. Dershanelerin kaldırılmasını isteyenler ile kaldırılmasın diyenler iki taraf da meseleyi mugalata yönüyle ele alıyorlar. Ancak dediğim gibi mali sosyal bir çok yönü var. Konu ak veya kara diye tartışılıyor. Çocuklar buraya gitmektense nasıl bir eğitim yoluna girerler, bunlara ne alternatif olur, bunlar çok uzamış konular. Bunlara girilmeden sırf siyasi bir tartışma yürütülüyor. Diyalog ters yönde işliyor, diyalog demek konuşmak demek. Bunlar yapılmadan mesele Galatasaray Fenerbahçe tartışmasına dönmesin.
Süleyman Gündüz: Dershanelerin sosyoekonomik alanda dengeleyici rolü var
Eski AK Parti Milletvekili ve Aliya İzzetbe-goviç’in eski siyasi danışmanı Süleyman Gündüz: Eğitimde bütün alanlarda yani ülkenin her kesiminde adil bir öğretimin eşit ve adil bir öğretim yapıldığı zaman eğitim dışındaki oluşmuş olan organizasyonlara zaten kendiliğinden son bulacaktır.
Bugünkü mevcut yapıda dershanelerin ülkenin kendi sosyo- ekonomik durum ile dengeleyici bir rolü bulunmaktadır. Sosyo-ekonomik eğitimde adalet tesis edildiğinde zaten dershane sorunu ortadan kalkmış olacaktır. Hükümetin yapması gereken şey bu standarttı yakalaması ve üniversiteler girişte herhangi bir sınavın yapılmamasıdır. Üniversite öğrencilerin sosyal hayat içindeki rolleri ile kabul edilmelerin sağlanmış olması gerekiyor. Bugün dershanelerin hükümetin hemen kapatabilecek olduğunu sanmıyorum.Ülkenin doğusu ile batısı ile kuzeyi ile güneyi ile her alanda öğrencilerin aynı kalitede eğitime ulaşma hakları tanındığı an dershane sistemi ortadan kalkar. Bugün mevcut iktidar kendini muhafazakâr bir demokrat olarak gören bir mütedeyyin insanların oluşturduğu bir iktidardır. Dolayısıyla mütedeyyin insanlar arasında bu şekilde böyle bir küslüğün olmaması gerekir.
Yusuf Kaplan: Dershane kapatmak cinayetten farksız
Yenişafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan dünkü köşesinde dershane konusunu ele aldı. Eğitim sisteminin, göründüğünden daha sorunlu ve daha derin problemleri olduğunu söyleyen Kaplan, dünyada ancak üçüncü sınıf ülkelerde gözlenebilecek ölçüde sömürgeci bir eğitim sistemine sahip olduğumuzu iddia etti. Dershanelerin sadece ilmi eğitim veren kurumlar olarak değil, aynı zamanda çocukları koruyan bir kalkan olarak nitelendiren Kaplan, “Çocuklarımızın kişiliğini, kimliğini, ahlâkını koruyan bir kalkan işlevi gören bu dershaneleri kapatmak bence cinayettir, kendi ayağımıza kurşun sıkmaktır.” şeklinde yorumladı
Sibel Eraslan: Meselenin hayırlı bir şekilde çözülmesi için dua ediyorum
Gazeteci-yazar Sibel Eraslan: Tartışmanın kardeşlik hukukunu zedeleyecek boyuta taşınması, beni üzer ve telaşlandırır.
Mesele eğitim ve çocuklarımızın geleceğiyse bunu elbirliğiyle nasıl daha güzel bir noktaya taşırız bunu düşünmeliyiz. Dileğimiz, eğitim konusunda tüm çocuklarımızın birinci sınıf bir eğitim görmesidir. Hiçbir ayrıma uğramadan, fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik tüm pozitif adımlar hepimizin lehinedir. Ben meselenin ticari bir meta şeklinde dershaneciliğe indirgenmesinden yana değilim. Ama meseleyi öğretmenlerimiz ve eğitime gönül vermiş eğitimcilerimiz üzerinden konuşursak herkese ufuk açıcı bir konuşmayı başlatabiliriz. İnşallah en güzel şekilde bu meselede hallolacaktır. Bunu umut ediyor ve dua ediyorum.