Adı çok fazla bilinmeyen ''herbaryum''lar, hastalıklara çare olan ilaçların üretilmesinden, dünyanın
ekolojik dengesinin korunmasına, insan ırkının beslenmesine kadar pek çok alanda hayati önem taşıyan bitkilere ''ev sahipliği'' yapıyor. İÜ
Eczacılık Fakültesi Herbaryumu da
Türkiye'de bu alanda başlıca merkezler arasında yer alıyor.
Herbaryum hakkında bilgi veren İÜ Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Ana
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Neriman Özhatay, herbaryumun 1956 yılında ''İSTE'' uluslararası kodunu aldığını kaydetti.
Prof. Dr. Özhatay, herbaryumda kimi zaman konunun uzmanlarının ya da meraklılarının getirdiği, kimi zaman kendi araştırmacılarının
araziye çıkarak topladığı bitkilerin öncelikle incelendiğini, daha önce burada bulunmayan yeni bir türe ait olup olmadığının tespit edildiğini anlattı.
Daha sonra preslenerek kurutulan ve bir karton üzerine yapıştırılan bitki örneğine, toplandığı yer, ortam, yükseklik ve tarih bilgilerinin eklendiğini belirten Özhatay, bitki örneklerinin çelik dolaplarda belli bir düzen içinde saklandığını söyledi.
İSTANBUL'UN RAKİBİ KENTLER DEĞİL, ÜLKELER...
Prof. Dr. Özhatay, ''Türkiye bitkilerinin yaklaşık yüzde 65'i,
İstanbul bitkilerinin yüzde 85-90'ı herbaryumumuzda temsil ediliyor. İstanbul bitkilerinin dünyada kurutulmuş en iyi örneklerinin bulunduğu herbaryum, kentin bitki çeşitliliğini dünyaya göstermek açısından da çok önemli'' diye konuştu.
Kentin il sınırları içinde 2 bin 500 bitki türü bulunduğuna dikkati çeken ve ''İstanbul'da bir ülkeyle karşılaştırabileceğimiz zenginlikte bitki türü var'' diyen Prof. Dr. Özhatay, İngiltere'nin tümünde bin 800, Hollanda'da ise bin 690 bitki türü olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Özhatay, kentin bitki türü açısından zenginliğinin yanı sıra, sahip olduğu bitkilerin çoğunun da nadir bulunan türler olduğunu belirtti.
İstanbul bitkilerinin yanı sıra herbaryumlarında tıbbi öneme sahip bitkilerin örneklerinin de yer aldığını vurgulayan Özhatay, ''Bu herbaryum, tıbbi bakımdan önemli bazı bitkiler açısından da çok değerli. Mesela bunlardan haşhaş türünün 40 alt çeşidinin büyük çoğunluğu da burada bulunuyor. Bunun dışında diğer tıbbi bitki türleri, Türkiye'nin
doğal olarak yetişen tıbbi bitkilerin örnekleri de mevcut'' dedi.
Prof. Dr. Özhatay, herbaryumda, bilinen bitki cinslerini arşivlemenin yanı sıra, dünyada olan, ancak Türkiye'de tespit edilmemiş ya da dünyada ilk kez Türkiye'de tespit edilen bitki örneklerini de yaptıkları arazi çalışmalarında bulduklarını ve arşivlediklerini dile getirerek, ''Her yıl yaklaşık 65-70 bitki türü Türkiye bitkilerine ilave ediliyor'' dedi.
''FORMULA PİSTİ DE OLİMPİYAT STADI DA BİTKİ ALANLARINDA''
Neriman Özhatay, zengin bitki çeşitliliğine rağmen İstanbul'daki
rantın bitki türlerinin tükenmesine neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''İstanbul, bitki çeşitliliği açısından çok zengin ama bu zenginliği yanında hakikaten büyük bir rant olduğu için doğal alanları, özellikle depremden sonra, şehir dışına çıkma eğilimiyle adeta talan ediliyor.
(Doğal alanların yok olması) dediğimde çok lüks bir şey söylüyormuşum gibi anlaşılabilir ama şu yaşadığımız küresel ısınmayı, bu iklim değişikliğini biz yaptık. Dolayısıyla bu bitkilerin yok olmasıyla küresel ısınmayı, iklim değişikliğini biz çabuklaştırıyoruz.
İstanbul özeline gelirsek, sahip olduğunuz olağanüstü bir zenginlik var. İstanbul'un konumu nedeniyle zaten buna müsait tepeleri var,
deniz kenarları var, oralarda kendine has bitkiler var, ormanı var, meraları var. Ama biz bu alanların değerini, ev sahipliği yaptığı bitkileri bilmeden yok ediyoruz. İstanbul'da 7 tane önemli bitki alanı var. Bunlardan birisi
Ömerli, Akfırat beldesi; biz içine
Formula 1 pisti yaptık. Bir diğeri Yarımburgaz mağaralarının olduğu alan, oraya
Olimpiyat Stadı'nı yaptık.''
AA