- Müdahale bölgede 3 devleti hedef hâline getirecek.
- Suriye ve müttefiklerinin ABD ve Batı’ya misilleme şansı bulunmuyor.
- Müdahale sonrası Türkiye büyük risk altında olacak.
- Suriye ve İran’ın genel mücadele sistematiği doğrudan saldırı şeklinde değildir.
- 'Reyhanlı benzeri çok sayıda sivil kaybına yol açacak saldırı'
- 'Ankara’nın siyasi, diplomatik, ekonomik ve toplumsal varlığına yönelik saldırı'
- 'Açılım sürecinin sabote edilmesi'
- 'Mezhepsel çatışmaların Türkiye’ye taşınması'
Suriye’nin kimyasal silah kullandığı iddialarının ardından bir taraftan ülkede incelemeler yapan BM heyetinden gelen rapor beklenirken, diğer yandan olası askerî müdahale ve müdahalenin nasıl olacağı tartışmaları başladı. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan, saldırının birkaç günle sınırlı olmasının beklendiğini ve rejim değişikliğini amaçlamadığını söyledi. Suriye’ye müdahalenin savaş gemileri aracılığı ile denizden füze saldırısı şeklinde beklendiğini belirten Orhan, Türkiye’nin büyük risk altında olduğuna dikkat çekti.
FÜZE SALDIRISI KESİN
İki buçuk yıldır ABD’nin Suriye’ye askerî müdahale etmemesine, bu konuda çekimser olmasına neden olan koşullarda radikal bir değişim ortaya çıkmamıştır. Dolayısıyla saldırının yaklaşık birkaç günle sınırlı olması bekleniyor ve rejim değişikliğini amaçlamadığı anlaşılıyor. Savaş gemileri aracılığı ile denizden füze saldırılarına kesin gözüyle bakılıyor, bunun yanı sıra hava saldırıları olması da muhtemel görünüyor. Müdahalede hava savunma sistemlerinin ve bazı askeri hedeflerin vurulması muhtemeldir.
TÜRKİYE BÜYÜK RİSK ALTINDA
Müdahale bölgede iki devleti hedef hâline getirecektir. Taraf'ın haberine göre, Suriye ve müttefiklerinin doğrudan ABD başta olmak üzere Batı’ya misilleme şansı bulunmuyor. Bundan dolayı bölgede Batı’nın müttefikleri olan İsrail, Türkiye ve Ürdün’ü çeşitli şekillerde cezalandırabilirler. Dolayısıyla müdahale sonrası Türkiye büyük risk altında olacaktır. Suriye ve İran’ın genel mücadele sistematiği doğrudan saldırı şeklinde değildir. Bu konuda birkaç ihtimal bulunuyor. Birincisi, Reyhanlı benzeri çok sayıda sivil kaybına yol açacak, toplumsal infial oluşturacak kimin yaptığının ortaya çıkmayacağı terör saldırılarının gerçekleştirilmesi. İkincisi, Türkiye’nin yakın çevresinde Ankara’nın siyasi, diplomatik, ekonomik ve toplumsal varlığına yönelik faili belli olmayan terör saldırılarının, bombalamaların ve Türk vatandaşların kaçırılmalarının yapılması. Üçüncü ihtimal, Kürtlere yönelik açılım sürecinin PKK veya oluşturulabilecek yeni bir hareket yoluyla sabote edilmesi. Dördüncü ihtimal, Ortadoğu’nun yeni çatışma dinamiği haline getirilen mezhepsel çatışmaların Türkiye’ye taşınmasına çalışılmasıdır.
ESED’İN SİLAHLARI İSRAİL İÇİN TEHDİT
Bu müdahalenin birkaç hedefi bulunuyor. Birincisi, kimyasal silahların bir daha kullanılmaması konusunda güçlü bir mesaj vermek. İkincisi, Suriye’de sahada Beşar rejimi lehine değişen askerî üstünlüğü muhalefet yönünde dengelemek. Üçüncüsü, tarafları siyasi çözüme zorlamak. Müdahale muhtemelen İkinci Cenevre Konferansı’nın da kapılarını aralayabilecektir. Dördüncüsü ve asıl önemlisi Beşar Esed'inn güçlü askerî alt yapısının omurgasını zaman içinde kırmak. Suriye’nin güçlü silah sistemleri Esed’in elinde kalsa da veya muhalefetin eline geçse de gelecekte özellikle İsrail için tehdit unsurudur. Suriye’nin güçlü silah sistemleri ortadan kaldırılırsa taraflar eşit koşullarda uzun yıllar boyunca basit silahlarla savaşmak zorunda kalacaklar.