İşte yakın tarihin unutulmayan sayfası...
* 24 Ocak'ta
gazeteci-yazar Uğur
Mumcu, arabasına yerleştirilen
bombayla öldürüldü.
* 28 Ocak'ta
Musevi asıllı
işadamı Jack Kamhi, suikast girişiminden şans eseri kurtuldu.
* 17 Şubat'ta dönemin
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref
Bitlis, uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
* 7 Mart'ta yasadışı sol
örgüt Dev-Sol'un
Türkiye'deki beyni Bedri Yağan, 4
militan arkadaşıyla ölü ele geçirildi.
* 17 Nisan'da 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, Köşk'te
vefat etti. Ölüm nedeni
kalp yetmezliği olarak açıklandı. Ailesi, "zehirlendi" iddiasını gündeme getirdi.
* 25
Mayıs'ta
PKK'lı
teröristler
Bingöl-
Elazığ karayolunu kesti. Otobüslerden indirilen 33 silahsız er kurşuna dizildi.
* 30 Haziran'da PKK, 5 ilde saldırıya geçti. Siirt'te 12,
Diyarbakır'da 1 asker şehit edildi. Van'da kundaklanan otelde 11 kişi öldü.
* 2 Temmuz'da Sivas'ta
Madımak Oteli yakıldı. 37 aydın ve
sanatçı yanarak can verdi.
* 22 Ekim'de Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Lice'de
keskin nişancı silahıyla şehit edildi.
* Ülkenin temel taşlarını
hedef alan, Türk-
Kürt çatışmasını amaçlayan, Kamhi suikastiyle azınlıklara, Mumcu cinayetiyle de aydınlarla gözdağı veren bu olaylar karanlıkta kaldı.
* * *
Türkiye'nin karanlık yılı
Son günlerde gazete ve televizyonlar eski bir
defteri açıp, suçluları aramaya başladı.
Olay şu: 25 Mayıs 1993'te Mayıs Bingöl- Elazığ karayolu üzerinde pusu kuran PKK'lılar, izinden dönen askerlerin bulunduğu otobüsü durdurup,
33 eri şehit etmişti.
Şimdi merak edilen; bu olayda
ihmal ya da başka bağlantılar olup-olmadığı.
O dönem görev yapan üst düzey askerler sık sık televizyona çıkıp tartışıyor.
Bu tartışmaların "genişleyerek" sürdürülmesi "karanlıkları aydınlatma" konusunda yarar sağlayabilir.
Çünkü o acı olayı tek başına değerlendirmek mümkün değil...
*
Gazetecilik fikri-takip işidir.
O nedenle 4 yıl önce bu köşede gündeme getirdiğim bir dosyayı genişleterek açmanın tam zamanı...
Türkiye'deki "karanlık" noktaların ortaya çıkarılabilmesi için 1993 yılında meydana gelen olayların tamamını aydınlatmak gerekiyor. Çünkü o yıl, gerçek anlamıyla Türkiye'nin karabasanı...
İnanılmaz, hayal edilemez, bir araya getirilemez büyük olaylar ve acılar...
Hepsi o "lanetli yıl"a sıkıştırılmış...
*
İşte okurken bile insanın nefesini kesen 1993 yılı olayları:
Bingöl ve Diyarbakır'daki PKK kampları 15 Ocak'ta bombalandı, 150 PKK'lı öldürüldü.
Gazeteci-yazar
Uğur Mumcu 24 Ocak'ta evinin önünde arabasına bomba yerleştirilerek öldürüldü.
28 Ocak'ta işadamı Jack Kamhi'ye suikast düzenlendi. Kamhi yara almadan kurtuldu.
17 Şubat'ta Jandarma Genel Komutanı Orgeneral
Eşref Bitlis, bindiği askeri helikopterin düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
7 Mart'ta Dev-Sol'un Türkiye'deki beyni Bedri Yağan 4 militan arkadaşıyla birlikte ölü ele geçirildi.
17 Nisan'da Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı
Turgut Özal kalp yetmezliğinden dolayı sabah saatlerinde yaşamını yitirdi.
25 Mayıs'ta PKK'lılar Bingöl-Elazığ karayolunu kesti: Otobüslerden indirilen 33 er kurşuna dizildi.
Çatışmada 10 PKK'lı öldürüldü, kaçırılan 13 er, 1 polis ve 8 vatandaş kurtarıldı.
30 Haziran'da PKK'lılar 5 il'de saldırıya geçti.
Siirt'te 12, Diyarbakır'da 1 asker şehit edildi. Van'da bir oteli kundaklayan teröristler 11 kişiyi öldürdü.
Mardin'de bir mezrada 7 vatandaş katledildi.
Erzincan'da iki
şoför ve bir muavin öldürüldü.
2 Temmuz'da Sivas'ta gözü dönmüş insanlar, kendi ülkelerinin sanatçılarını, şairlerini, yazarlarını yakarak öldürdü.
3 Temmuz'da
Muğla ve Bodrum'da aynı anda 4 ayrı noktada birden
orman yangını çıktı.
22 Ekim'de Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Lice'de şehit edildi.
29 Aralık'ta Kılavuzköy Jandarma Karakolunda 12 er, Mardin'in Savur ilçesinde 2
polis memuru şehit edildi.
Gelelim olayların analizine...
Düğmeye kim ya da kimler niçin basmıştı? Amaçlanan neydi?
Önce şunu hatırlatalım:
O yıl Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
Kürt sorununun çözümü için yoğun çaba sarf ediyordu. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis de, Cumhurbaşkanı'na yardımcı oluyor, zaman zaman
Kuzey Irak'taki Kürt liderlerle görüşüyordu.
Ama ikisi de aynı yıl yaşamını kaybetti. Turgut Özal'ın ailesi,
ölümün
şüpheli olduğunu ileri sürdü. Hala bu iddiada ısrar ediyorlar.
Eşref Bitlis'i taşıyan helikopterin
kaza ile mi,
sabotaj sonucu mu düştüğü ise henüz netlik kazanmadı.
On binlerce cana, 200 milyar dolarlık maddi kayba yol açan Kürt sorunu, o yıl çözülse Türkiye'nin önü açılacaktı. Ama "1993 olayları" Türkiye'yi yeniden
kaosa sürüklemeyi başardı. Çözüm için uğraşanlar, canlarını yitirdiler. Sorunlar da çözümsüz olarak bugüne kadar geldi.
*
Her biri diğerinden daha büyük tepki yaratma potansiyeline sahip olan bu olaylar yan yana getirildiğinde, bir başka deyişle "büyük resim"e bakıldığında 5 sonuç ortaya çıkıyor:
1-Türkiye'yi oluşturan "temel taşlar" hedef alınmıştır.
2-
Askerlerimize yönelik saldırıların amacı Türk-Kürt çatışması çıkarmaktır.
3- Madımak faciasında Aleviler ayaklandırılmak istenmiştir.
4- Uğur Mumcu suikastinde aydınlara, yazarlara gözdağı verilmeye çalışılmıştır.
5- Jack Kamhi suikastinde hedef azınlıklardır.
Bu olaylar gösteriyor ki, hedefler çok bilinçli bir şekilde farklı kesimlerden seçilmiş ve böylece Türkiye'nin tamamında bir kaos ortamı yaratılmak istenmiştir.
*
Vatanını seven hiç kimsenin bu tür olaylarda "kışkırtıcı" olması mümkün değil.
Ama Türkiye üzerinde oyun oynayan dış güçlerin, içeride bazı maşaları kullandığı dikkat çekiyor.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'le bir söyleşimiz sırasında PKK için "Dünyada hiçbir örgüt, bu kadar çok devletten dış
destek almıyor" demişti.
İşte olayların özü bu cümlede yatıyor.
Türkiye'nin iç sorunlarını çözmesini istemeyen dış güçler, PKK'yı da, içerideki bazı "vatan hainleri"ni de kullanmaktan kaçınmıyor.
Bu geçmişte böyle oldu. Gelecekte de olmayacağının garantisi yok...
TAKVİM