Attığı doğru ve yerinde adımlar ile özellikle de
bölgede barışın tesisinde adeta bir lider konumuna yükselen
Türkiye, dünya siyasetinin seyrine bakıldığında gittikçe güçlenen “müslüman bir
ülke ve demokratik bir değer” olarak yükselişte…
Uluslararası sorunların çözümünde birçok kapıyı açan adeta eşi benzeri olmayan bir anahtar işlevi görüyor…
Son olarak
Sudan devlet başkanı Ömer Hasan El Beşir hakkında uluslararası ceza mahkemesinin aldığı “çifte standartlı”
tutuklama kararı ile gündeme gelen
Afrika kıtasına uzanan sorunlarda dahi Türkiye’den
yardım beklenmesi,
Amerikan basınının bile kararın bölgede önü alınamayacak çatışmalara sebep olacağını vurgulayarak “Türkiye’nin bir an önce devreye sokulması gerektiğine dikkat çekmesi manidar…
Yeni
yönetimi ile ABD ise bunun en çok farkında olan ülkelerin başında geliyor…
Yeni başkan
Barack Obama’nın göreve geleli daha iki ay olmadan adeta saçlarını beyazlatan
ekonomik kriz, ABD’de ve
Avrupa’da dalga dalga kendini gösterirken,
Irak ve
Afganistan’da bocalayan “süper güç”, bir yandan bölgede tarihi kararlar almaya hazırlanırken, bir yandan da sarsılan imajını düzeltmeye çabalıyor...
İslam dünyasına sıcak mesajlar gönderen Obama, Türkiye’ye bu kritik süreçte farklı bir önem atfed
erken, tezkere krizi ile sarsılan ilişkilerden ise eser kalmamış gibi görünüyor…
Bağımsız karar alan ve haksızın yanında olduğunu uluslararası arenada dünyaya ilan etmekten çekinmeyen bir ülkenin dünya çapında itibarının artmasının kaçınılmaz olduğu da inkar edilemez bir gerçek tabi…
ABD büyük bir başarısızlığın altına
imza atılan Afganistan’da da; Irak’tan asker çekerken alternatif güzergahlarından biri olan Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor…
Clinton’un
Ankara ziyaretinde Türk askerinin Afganistan’da göstermiş olduğu emeklerden övgüyle bahsetmesi ise bu konuda Türkiye’den çok yakın zamanda çeşitli taleplerinin olabileceğine işaret ediyor. Daha önce
İran’a “dost elini uzattığı” mesajını veren yeni yönetim Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün İran ziyaretlerini önemsediğini de vurguluyor…
Clinton’un defalarca “sadece müttefik değil, dostuz” vurgusunu yaptığı görüşmelerden
işbirliği ve dayanışmayı sürdürme kararı çıkarken, gündeme damgasını vuran ise Obama’nın bir ay içinde Türkiye’ye gerçekleştireceği ziyaret haberi oluyor. Bu erken ziyareti Obama’nın yeni dönemde Türkiye’ye önemli ve özel bir rol biçtiğinin göstergesi olarak yorumlamak mümkün...
Zira ziyaret
Washington çevrelerince, "Ankara'nın diplomatik zaferi" olarak değerlendiriyor. Bu çerçevede,
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin düzelme sürecindeki çabaların had safhaya ulaştığı günlerde, Ermeni iddialarının kongrede bir
darbe alması da muhtemel görünüyor…
Bölge ülkelerinin hepsiyle iyi ilişkiler içinde olan Türkiye, çeşitli enerji projeleri ile yeni kapılar açarken,
Rusya, Orta
Asya ve Kafkaslarda izlediği aktif dış
politika çerçevesinde artan işbirliğiyle geleceğe güvenle
bakan ülkeler arasına girmeyi başarmış durumda...
Gelecekte dünya politikasına yön veren, daha etkin bir topluluk olma yolunda çabalayan
Avrupa Birliği’nin Türkiye karşıtı üyeleri bile Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu açık açık beyan edemeseler de, Türkiye’yi ellerinden kaçırmamanın farklı yollarını arıyor… Türkiye AB için her ne kadar tam üyeliği desteklemeyen üyeler dile getirmekten kaçınsa da hayati bir öneme sahip…
İsrail bile
Ortadoğu’da iyi ilişkiler içinde olduğu tek ülke olan Türkiye ile ilişkilerde bir kırılmayı
tercih etmiyor…
Gazze saldırıları ile bölgede ekilen düşmanlık tohumları ve uluslararası arenada kaybettiği itibar ile yalnız kalma endişesi yaşıyor…
Özellikle de ticari alanda Afrika ve Asya’ya açılan Türkiye yeni fırsatlar yakalarken, azalan
bağımlılık ise onun prestijini ve önemini daha da arttırıyor…
Türkiye sınırlarını aştı...
Bundan sonra tam istikamet aydınlık bir gelecek…
Tek ihtiyacımız olan ise inancımız…
Kendimize ve değerlerimize olan inancımız…
ESRA BİLGİÇ-SAMANYOLUHABER TV MUHABİRİ