Türkiye’nin en büyük KİT’i

Tereddüt etmeden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) cevabını verebiliriz. Çünkü TOBB, yap-işlet-devret modeline göre gümrük kapılarını modernize edip işletiyor.

Türkiye’nin en büyük KİT’i

TOBB’un işlettiği gümrük kapıları, Kapıkule, İpsala, Gürbulak ve yapımı süren Habur’dan, Cilvegözü’ne, Nusaybin’den Sarp’a kadar uzanıyor. “Ne var bunda, TOBB, devlete yük olmadan gümrük kapılarını yeniliyor sonra da işletiyor” diyebilirsiniz. Öyle değil işte. Gümrük kapılarındaki lokantalar, benzin istasyonları, gümrüksüz alışveriş mağazalarının işletme ve diğer gelirleri oldukça büyük meblağlara ulaşıyor. Böylece TOBB, bireysel girişimcinin karşısında kamu gücünü arkasına almış, başkanının resmî plakalı araçla dolaştığı bir KİT’e dönüşüyor. Tabii, üye aidatları ve günlük evrak işlemlerinden alınan paralarla ortaya çıkan bu ekonomik büyüklük, beraberinde siyasal bir güce dönüşüyor. Dolayısıyla, TOBB Başkanlığı, herkesin oturmak istediği bir koltuk haline dönüşüyor. Bu koltuğa oturanlar, bir süre sonra alternatif başbakan adayı oluyorlar. Ellerindeki ekonomik imkânları, devletin dokunulmaz kuruluşlarıyla işbirliğine dönüştürüyorlar. Seçilmiş hükümetlerle siyasi bir parti gibi mücadeleye girişiyorlar. Son dönemde siz hiç TOBB’dan ekonomi hakkında olumlu bir değerlendirme duydunuz mu? Pek duyulmadı. TOBB sürekli ekonominin kötü olduğunu vurguladı. Hatta, üyelerine bankaların kredi vermesini kolaylaştıracak “kredi garanti fonunun” devreye girmesini bile neredeyse bir yıl geciktirdi. Herhalde kriz derinleşsin istedi. Ayrıca, TOBB, TEPAV adında bir vakıf kurmuş, bu vakıf aracılığıyla ekonomik bilgi üretiyor. Bu vakfın açıkladığı görüşlerin tümü ekonominin batacağı yönünde üretiliyor. Örneğin, Türkiye’de 2009’da krize rağmen toplam araç lastiği satışları önceki yıla göre yüzde 2 oranında arttı. Böyle bir olumlu bilgiyi duyurmaktan ve yorumlamaktan kaçınıyor. Türkiye’nin kredi notu artışlarına değinmiyor. Ulusal gelirdeki gerilemenin ne kadarının miktar etkisiyle, ne kadarının emtia ve enerji fiyatlarının gerilemesinden kaynaklandığını ölçmeye çalışmıyor. En son, bu TEPAV adlı kuruluş, 11 Ocak 2010’da “2009 yılı bütçe açığı tahminlerin üzerine çıkacak 62,8 milyar lirayı aşacak” dedi. Ama 15 Ocak 2010’da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe açığının tahminlerin altında kalarak 52,2 milyar lira olduğunu açıkladı. Böylece bütçe açığının ulusal gelire oranı yüzde 6,6 beklenirken yüzde 5,5 oldu. TEPAV’ın ileri sürdüğünün tam aksine, dünya ekonomisinde yaşanan durgunluğa rağmen vergi gelirlerinin arttığı, harcamaların azaldığı ortaya çıktı. Hatta bütçe açığı nedeniyle yüksek çıkacağı iddia edilen faiz giderlerinin bir önceki yıla göre gerilediğine şahit olduk. Maliye Bakanı’nın açıklamasının ardından TEPAV’dan hiç ses çıkmadı. Peki, böyle mesnetsiz tahminlerde bulunmaktan amaç ne? Amaç belli. Ekonomik beklentileri olumsuza çevirmek, böylece hükümeti zora sokmak olmalı herhalde. Neden anlattık bütün bunları? TOBB Başkanı’nın ismi Balyoz Darbe Planı’nda kurulacak hükümetin başbakanı olarak geçiyor. TOBB Başkanı buna itiraz etti. Kesinlikle darbelere karşı olduğunu belirtti. Haklı olabilir. Kendisi bilmeden ve istemeden onu başbakan yapmak isteyebilirler. Ama TOBB Başkanı’ndan da bugüne kadar demokratik açılım, insan hakları ve ekonomide olumlu beklenti yaratmak konusunda pek bir söz duyulmadı. Anlayacağınız, TOBB, bir sivil toplum kuruluşu mudur yoksa KİT midir? Gerçek yerini belirlemeli. Niye “resmî plaka” kullandıklarını açıklamalı. Aksi takdirde, seçilmiş hükümetlere karşı oyunlar içinde bir kuruluş olarak isimleri hep geçecek gibi görünüyor. SÜLEYMAN YAŞAR-TARAF
<< Önceki Haber Türkiye’nin en büyük KİT’i Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER