İsviçre'nin
Davos kasabasında yapılan Dünya
Ekonomik Forumu toplantılarına katılmak üzere Davos'a gelen
Abdullah Gül, forum tarafından düzenlenen "
Türkiye'nin siyasi geleceği" konulu panelde bir konuşma yaptı.
Türkiye'nin istikrarsız bir dönemin ardından siyasi istikrara kavuştuğunu belirten Gül, kendilerinin reformcu bir hükümet olacağını açıkladıklarını ve bu açıkladıkları reformları uyguladıklarını kaydetti.
Yapılan reformların "sessiz devrim" olarak da nitelendirildiğini ifade eden Gül, 11 eylül olaylarının ardından hemen her ülkenin güvenlik kaygılarıyla insan haklarında kısıtlamalara giderken, Türkiye'nin ise temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendirdiğini vurguladı.
Hükümetleri döneminde ekonomide başarılı reformlar yaptıklarını belirten Gül, seçimleri yeniden kazanacaklarını bildikleri için kısa vadeli popülist davranışlardan kaçındıklarını kaydetti.
Gül, ekonomideki büyümenin son 4 yıldır düzenli olarak devam ettiğini, Türkiye'de ilk kez 30 yıl sonra enflasyonun tek haneye indiğini, doğrudan
yabancı sermaye girişinin ise
rekor oranda arttığını söyledi.
Abdullah Gül dış politikada da başarılı olduklarını belirterek,
Kıbrıs sorununun çözümünde hep yapıcı davrandıklarını ifade etti.
Komşu ülkelerle ticari ve siyasi ilişkileri geliştirdiklerini, ABD ve
Rusya ile iyi ilişkiler içinde bulunduklarını belirten Gül,
Avrupa Birliği ile ilişkilere de önem verdiklerini belirtti.
Türkiye'nin 5 yıl önce öngörülebilirliğinin bulunmadığının altını çizen Gül, şimdi ise Türkiye'nin tahmin edilebilir bir geleceğe sahip olduğunu kaydetti.
AB'yi küresel barış için stratejik bir oluşum olarak gördüklerini ifade eden Gül, AB
katılım sürecinde tarama sürecini başarıyla tamamladıklarını bildirdi.
AB'nin kendi gücünün farkında olmadığını bu nedenle Türkiye ile ilişkilerine gereken önemi vermediğini belirten Gül, AB'deki şu anda mevcut olan negatif konjonktürün geçeceğini tahmin ettiklerini bu süreçte de Türkiye'nin kendi ev ödevini başarıyla yerine getireceğini söyledi.
AB'nin kendi iç işleriyle uğraşırken Türkiye'nin bekleyemeyeceğini ifade eden Gül, AB Türkiye için hazır olduğunda karşısında farklı bir Türkiye bulacağını vurguladı.
Gül, Türkiye'nin AB için stratejik bir varlık olduğunu da belirtti.
Türkiye'nin başarıyla uyguladığı reformları sürdüreceğini ifade eden Gül, özellikle
demokratikleşme alanındaki başarılı reform uygulamalarının
bölge ülkelerinin de ilgisini çektiğini ve bölge ülkelerinin Türkiye'yi yakından izlediklerini kaydetti.
2007 seçimleri için kimsenin kaygı duymaması gerektiğinin altını çizen Gül, Türk halkının elde edilen başarılar ve istikrardan memnun olduğunu, bu başarıları sürdürmeye devam edeceklerini anlattı.
Gül,
Irak'la ilgili bir soru üzerine, bölünmüş bir Irak'ın
kaos yaratmaktan başka bir işe yaramayacağını belirterek, gerek komşu ülkeler gerekse Türkiye'nin istikrarlı ve tek bir Irak istediğini ve Irak'ın
toprak bütünlüğünün korunmasından yana olduklarını kaydetti. Irak'ın eski
Yugoslavya örneğine benzetilemeyeceğini, çünkü kendine has koşullarının olduğunu, bu nedenle Irak'ın bir bütün olması gerektiğini ifade etti.
Gül, bir başka soru üzerine İslami bir parti olmadıklarını, muhafazakar bir parti olduklarını, temel hak ve özgürlüklere saygılı olduklarını kaydetti.
Gül,
Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiklerini, hükümet olarak
ekonomik ve siyasi alanda performanslarını kanıtladıklarını, aynı performanslarını devam ettireceklerini anlattı.
Gül, Türkiye'nin geleceğinden kimsenin kaygılanmamasını, ekonomik ve siyasi reformları uygulamaya devam edeceklerini belirterek, kendilerinin Türkiye'deki en uzun zaman görevde kalan hükümet olduklarını ifade etti.
Türk halkının yapılan başarılı işleri bildiğini, siyasi istikrara önem verdiğini ifade eden Gül, Türk halkının iyi şeyler yapanları takdir ederek ödüllendireceğini ifade etti.
Öte yandan, panelde
Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Ali
Babacan "imtiyazlı
ortaklık" konusundaki bir soruya karşılık, bazı AB ülkelerinin bu öneriyi ileri sürdüklerini, ancak buna tamamıyla karşı olduklarını vurguladı.
AB sürecinde net bir
hedef olmadan reformlarda ilerleme sağlanamayacağını vurgulayan Babacan, Türkiye'nin açık hedefinin tam üyelik olduğunu, başka bir alternatifin de kabul edilemeyeceğini kaydetti.
Babacan, 2007 yılında ekonominin nasıl olacağına dair bir soru üzerine, 2002 yılından bu yana ekonomide bazı çalkantıların yaşandığını ancak Türkiye'nin bu çalkantıları çok çabuk olarak atlattığını kaydetti.
Uyguladıkları dalgalı
döviz kuru rejiminin ekonomideki şokları emici bir özelliğe sahip olduğunu belirten Babacan, mali disiplinin devam ettiğini
Merkez Bankası'nın gerçekten bağımsız olarak ekonomi için gereken tüm kararları aldığını, AB perspektifi içinde reformların devam ettiğini söyledi.
Babacan, yeniden seçilmek istedikleri için ekonomideki disiplini hiç bırakmadıklarını kaydetti.