Hizmet Hareketi’ne yönelik bitirme planı için medyadan sonra yargının da harekete geçirilmesine tepkiler çığ gibi.
İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin’in, Hizmet Hareketi’ne yönelik 23 maddelik bitirme planını TBMM gündemine getirerek deşifre etmesinin ardından kumpasın yargı ayağının da yürürlüğe sokulduğu ortaya çıkmıştı.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun, 11 Haziran 2014'te Emniyet Genel Müdürlüğü'ne verdiği talimatta, ‘medya, sivil toplum kuruluşları, akademi, okul, yurt, ev, dershane, şirket, vakıf ve dernekler' denerek hayatın her alanında anayasal haklarını kullanarak faaliyetlerini yürüten kurumlara ilişkin her türlü bilginin elde edilmesini istemişti. Hizmet Hareketi’ne yönelik kumpasa siyaset, hukuk ve aydın kesiminden çok sayıda tepki geldi. O açıklamalardan bazıları şöyle:
YAPILANLAR ZULÜMDÜR
MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın: Ortada belgeye ve fezlekeye bağlanmış tespitler ve suçlar hasıraltı edilmiş, şimdi de ‘kumpas’ ve ‘paralel yapı’ söylemleriyle seçilmiş bir gruba yönelik suçlu icat etme çalışması ve adeta cadı avı başlatılmıştır.
Normal bir hukuk devletinde bir grubun, kesimin veya camianın doğrudan hedef alınması, potansiyel suçluymuş gibi ilan edilmesi ve topyekün töhmet altında bırakılması asla kabul edilemez.
‘Paralel yapı’ gerekçesiyle cadı avı başlatan iktidar anlaşılan odur ki, normal hukuk kurallarına göre değil de kendi “paralel hukuk” anlayışlarına göre hareket etmektedirler.
Yapılanlar açık bir zulümdür. Ancak şurası unutulmamalıdır ki, zulüm hiçbir zaman payidar olmayacaktır. Adalet er ya da geç yerini bulacak, masumlar aklanacak ve gerçek suçlular cezalarını çekeceklerdir.
Kumpas Ergenekon'un faaliyeti
CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger: Eğer bir Ergenekon örgütünden bahsediliyorsa bugün o Ergenekon örgütü faaliyettedir. Devlet, sonuçta milleti temsilen oluşmuş bir kurumsal yapıdır. Kişisel husumetlerin, kavgaların, intikam duygularının bertaraf edildiği veya cezalandırıldığı yer olamaz. İnsanlara, devlet gücünü kullanarak husumet yaratamazsınız. Önümüzdeki süreçte birçok insanın, geçirdiği cinnetten kaynaklı olarak yargılanmalarını sağlayacak bir konudur bu. Bir hesaplaşmaysa bu, devlet eliyle yapılamaz. Millet çıkarına olmayan bir şey, devlet eliyle yapılamaz.
Özel hayatın gizliliğini ihlal
Ceza Hukukçusu Avukat Doç. Dr Yılmaz Yazıcıoğlu: Genel olarak araştırma yapıyorum adı altında ya da bilgi topluyorum söylemi altında özel hayatın gizliliğini teşkil edecek bilgiler konusunda araştırma yapmak hukuken caiz değildir. Kişilerin veya gurubu oluşturan kişilerin o cemaate mensup olan herkesin bir suçu olduğu kabul edersek dahil bütün bireylerin söylenen suça yönelik eylemleri olmadığına göre genel olarak bilgi topluyorum diye insanlar hakkında araştırma yapmayı anayasamız özel hayatın gizliliği ilkesi ve ceza muhakemesi kanunda arama ve el koymaya ilişkin düzenlemelere engel olmaktadır. Hukuk devletinde bir araştırma yapmak için yeterli ve makul bir şüphenin olması gerekiyor sondaj usulü araştırma yapılamaz. Hukuka aykırıdır.
İntikamla yok etme
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart: Toptan götürü anlayışıyla yapılan soruşturmalara bu güne kadar nasıl karşı çıktıysak bundan sonrada karşı olacağımızı ifade ediyoruz. Böyle bir çerçeve ile soruşturma yapılamaz. Soruşturma konuları bellidir. Suç ve şahsiliğin ilkesi bellidir.
Toptan, götürü ve torba soruşturma yöntemi ile bir infaz gerçekleştirilmek isteniyor. Yeni bir infaz dönemi gerçekleştirilmek isteniyor. Tamamen intikam duygusuyla bir camiayı yok etmek amacı var. 17 Aralık’tan bu yana hükümet eli ile Türkiye Cumhuriyeti devletine ve anayasasına karşı gerçekleştirilmek istenen kalkışma halindedir, darbe gerçekleştirilmektedir. Bu hedefine ulaşmak içinde kendince fail ve sorumlular oluşturulmak isteniyor. Bir şekilde hizmet hareketine sempati duyan her kim varsa onların dahi hedef alınması söz konusu. Bu sürdürülebilir uygulanabilir bir anlayış olamaz. Bu yeni ayrışma nedeni olacaktır. Bu anlayış elbette kalıcı olamaz.
Öğrenci fişleri ne yapılacak?
Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: Bu belgede sıralanan istekler savcının görevini aşar. Savcı bir suç işlendiğini öğrendiği takdirde gerçekten suç işlenip işlenmediğini araştırmak üzere soruşturma yapar. Burada sorduğu sorular bunun ötesinde sanki TBMM oluşturduğu bir araştırma komisyonu gibi konuyu her yönüyle ele alıyor. Ne ilgisi var bağış yapanların, ne kadar insan olduğunun bulunması tespit edilmesinin. Bu suç soruşturması kapsamı dışında olan şeyler. Böyle şeyler olmaz. Herkesi suçlu haline mi getiriyor, okullara giden öğrenciler ne yapılacak onların hepsi fişlenecek ve bunları nerede kullanacak. Savcı bir suç varsa dava açacak, bunlarla ne ilgisi var.