Ermeni meselesi, Batı'nın her daim elinin altında tuttuğu ve zamanı geldiğinde ısıtıp yeniden piyasaya sürdüğü bir konudur. Bu meseleyi,
Türkiye'yi sıkıştırıp istedikleri şeyleri alabilme aracı olarak kullanırlar.
İstediklerini aldıktan sonra da vakti geldiğinde yeniden çıkartılmak üzere buzdolabına koyarlar. Türkler ile Ermenilerin tekrar dost olmaması için ne gerekiyorsa onu yaparlar. Zaten Ermenilerin tehcir üzerine bu kadar yoğunlaşmaları, tehciri bir
kan davası haline getirmeleri de onların Batı'ya göç etmesinden sonra olmamış mıdır? Ermenilerle Türklerin bin yıllık dostluğunu bozanlar, daha sonra da bu meseleyi yıllarca kendileri için tepe tepe kullandılar. Bu işi en başarılı
Fransa yapıyor. Sürekli olarak demoklesin kılıcı gibi Türkiye'nin başında sallandırıyor soykırım iddialarını. Yakın zamanda
Amerika da Türkiye ile pazarlıklarında Ermeni tasarısını sıklıkla kullanıyordu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün
Ermenistan-Türkiye maçını seyretmek için Erivan'a gitmesinden sonra yumuşama sürecine giren Türk-Ermeni ilişkilerinde ikinci safhaya önceki gün geçildi.
Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan, İstanbul'a geldi. Gerçi başka bir iş için gelmişti ama iki
ülke ilişkilerinin gelişmesi adına hatırı sayılır katkıları oldu bu ziyaretin. Zaman'ın sorularını cevaplayan Nalbandyan, Ermeni tehciri konusunda Türkiye'nin önerdiği 'tarihçiler komisyonu'na 'iyimser' baktıklarını dahi söyledi. Şimdi, Ermenistan Devlet Başkanı
Sarkisyan'ın, Gül'e iade-i ziyareti gündemde. Büyük ihtimalle Sarkisyan, Türkiye-Ermenistan rövanş maçını izlemek için 2009'da Türkiye'ye gelecek.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin hızla geliştiği bu süreçte
Vatikan'dan garip bir ses yükseldi. Açıklamanın zamanlaması da çok dikkat çekiciydi. Papalık Hıristiyanlararası Birlik Kurulu Başkanı Kardinal Walter Kasper, Ermenistan
Dışişleri Bakanı Nalbandyan'ın Türkiye'de bulunduğu sırada 'Ermeni soykırımının bir vakıa olduğunu' dillendirdi. Kasper, Papa 16. Benedict'in Ermeni din adamlarını kabulünden önce Vatikan radyosuna verdiği demeçte "
Soykırım iddia değil, gerçektir." dedi. Ayrıca Papa'nın da soykırım ifadesini kullandığından bahsetti. Casper'ın mesajı belliydi; dünyadaki Ermenilere '1915'i ve üretilmiş nefreti sakın ola unutmayasınız' demeye getirdi.
1915'in üzerinden Birinci ve İkinci Dünya savaşları geçti. Milyonlarca
Fransız,
Almanlar tarafından öldürüldü; milyonlarca Alman, Fransız ve İngilizler tarafından öldürüldü. 40 milyon insanın hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı'nın tarafları, aradan az bir zaman geçtikten sonra bütün olanları unuttu, birlikte hareket eden müttefikler haline geldi. Ama bizim kavgalarımız her geçen gün kartopu gibi büyüyerek hepimizi hırpalamaya devam ediyor. Ne zaman unutulmaya yüz tutsa birtakım çalışmalarla yeniden hatırlatılıyor.
Şu kesin ki bu nefretten, bu düşmanlıktan
kazanç sağlayan asla Ermeniler değil. Ermeniler, Hıristiyanlık dinine mensup Şarklı bir ulus. 100 yıldır büyük Hıristiyan devletlerin elinde
oyuncak olduklarının artık farkına varmaları lazım. 1900'lü yıllarda onları Osmanlı'ya karşı kışkırtanlar, bunun sonuçlarını Türkiye'ye karşı tepe tepe kullanmaya devam ediyor. Ama bundan Ermenilerin kazandığı hiçbir şey olmuyor.
MEHMET KAMIŞ-ZAMAN