Türkiye'yi alt üst edebilecek kapıdaki büyük tehlike!

Türkiye'deki kutuplaşmaya dikkat çeken Zaman Yazarı Bülent Korucu, oluşan güvensizlik ortamı sonrası oluşabilecek tehlikeye dikkat çekti.

Türkiye'yi alt üst edebilecek kapıdaki büyük tehlike!

Türkiye’nin önemli siyasî analistlerinden Bekir Ağırdır'ın kutuplaşma ile ilgili yaptığı değerlendirmeyi köşesine taşıyan Zaman Yazarı Bülent Korucu,  " Oran 51-49, 58-42 olsun fark etmez, karşınızdaki kitle sizden ya da sizin yapacağınız anayasadan, yasalardan tümüyle kuşku duyar hâle geldiyse, pratik olarak yasayı yapabilirsiniz ama toplumsal psikolojideki direnci aşmanız zor. Sorun da buradan çıkıyor.” dedi.

Kapıdaki yönetim krizi

Türkiye’nin önemli siyasî analistlerinden Bekir Ağırdır, 7 Ekim 2013 tarihli sayısında Aksiyon Dergisi’ne, kutuplaşmanın ülkeyi yönetilemez hale getirdiğini söylemişti.

Ağırdır, yasa yönetmelik çıkarmanın ülkeyi yönetmekten bambaşka bir şey olduğunu dile getirerek şunları söylemişti: “AK Parti’nin paradoksu şurada: Bu kutuplaşmadan hareketle oy oranını çok yüksek tutmuş oluyor. Ama artık ülkeyi yönetmekte zorlanıyor. Tabii ki AK Parti bugün sayısal üstünlüğü ile Parlamento’dan istediği yasayı geçirir, istediği yönetmeliği yapar, kamu hizmetinde yürüyen birçok şey var. Ama temel siyasette, işte Kürt açılımında yeterli mesafe alınamıyor, anayasa çakıldı, yürünemeyeceği ortaya çıktı. Yerel yönetim reformunu yapamıyoruz bir türlü, daha ortada ehven-i şer şehir yasasıyla kaldı iş. Asıl yapılması gereken seçmenin 2011’de oy verdiği temel problematiği çözmek şu anda. Oran 51-49, 58-42 olsun fark etmez, karşınızdaki kitle sizden ya da sizin yapacağınız anayasadan, yasalardan tümüyle kuşku duyar hâle geldiyse, pratik olarak yasayı yapabilirsiniz ama toplumsal psikolojideki direnci aşmanız zor. Sorun da buradan çıkıyor.”

Rahmetli dedem faytoncu olduğu için yakından bilirim ‘at parlaması’ diye bir kavram vardır. Bir nevi cinnet getiren atları, dizginler elinizde olmasına rağmen yönetemez hale gelirsiniz. Artık onların sizi götüreceği akıbete mahkûm olursunuz. Türkiye maalesef böyle bir duruma savruluyor; yönetilemez hale geliyor. Sayısal açıdan en güçlü siyasi iktidarın döneminde yaşanıyor olması ayrıca analizi gerektiriyor. Ağırdır’ın dikkat çektiği gerilim ve kutuplaşma üzerine kurulu siyaset yapma biçiminin getirdiği nokta burası.

Bugünün dünyasında siyaset, toplum, ekonomi ve uluslararası ilişkiler yönetim mekanizmasını doğrudan etkileme kabiliyetine sahip. Sondan itibaren gidelim. Başta komşular olmak üzere diğer ülkeler ve örgütler sizin yönetim kalitenize tesir ediyor. Onlarla etkileşiminiz, ekonominizi, sosyal hayatınızı ve siyasetinizi biçimlendiriyor. Ayrıca dışa açık bir ekonomiyi tek başınıza siz yönetmiyorsunuz demektir. Hele yapısal sorunlarını çözememiş ve dışarıdan gelen sıcak parayla çarkı döndürmeye çalışıyorsanız… Sıcak para akışında meydana gelecek azalmalar yapısal sorunların etkisini katlayarak hissetmenize sebep olacak. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) aylardır endişe ile beklenen kararları yürürlüğe koymasının tetiklediği etki gibi. İçe kapalı ekonomilerde bile yerli aktörlerin sınırlı etkisi belirleyici olabiliyordu. İhracatın yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden Koç Holding’i batırmaya çalıştığınızda, bıçak sırtı dengeleri altüst edebilirsiniz. İç ve dış yatırımcıyı ürkütür, bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Yalan haberlerle ve normal şartlarda suç teşkil eden icraatlarla bir bankayı yok etmeye çalışırsanız finans sektörünü ve ona kaynaklık eden mudileri tedirgin edersiniz. Gezi olayları sırasında başka bir banka aynı linç kampanyasıyla karşı karşıya kalmıştı. ‘Bana ne zaman sıra gelir?’ endişesi sizi fonlayan finans sektörünü felç eder.

Sosyal hayat sizin oy depolarınızı sağlamlaştırmak adına sürdürdüğünüz gerginliklerden en fazla yarayı alır. İnsanlar siyasî partilerin tarafı olmaktan çıkar ‘düşman’ cepheler biçiminde mevzilenir. Bu cepheleşme çarşıya pazara, camiye, kahvehaneye yansımaya başladığında astronomik yüzdelerde oy da alsanız, ülkeyi yönetemezsiniz. Dizginleri elinizde tutarsınız ama parlamış at misali cinnet getiren toplumun uçuruma doğru gitmesine engel olamazsınız.

Oluşan güvensizlik ortamı siyasî araçların iflası ile neticelenir. Meclis vardır ama işlevsizdir, yargı denetleme görevini ifa edemez. Suç meşrulaşır, kanun çiğnemek hak haline gelir. Bu iki erk yürütmenin rakibi gibi görünür ama aslında masanın diğer ayaklarıdır. O ayaklar destek olmazsa masa, yürütmenin, dolayısıyla ülkenin başına yıkılır.
<< Önceki Haber Türkiye'yi alt üst edebilecek kapıdaki büyük tehlike! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER