Savcıların titiz bir çalışmayla ortaya koyduğu belgeler,
Türkiye'nin nasıl bir
tehlike ile karşı karşıya olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Son
iddianame, davayı sulandırmak isteyen çevrelerin 'Saygın insanların
terör örgütüyle ne işi olabilir?' propagandasını boşa çıkarırken,
muhalif söylemin kimi kafalarda yol açtığı "Acaba?" şüphesini de izale etti. Üçüncü iddianameyi yorumlayan Demokrat
Hukukçular Derneği Başkanı Halil Doğan, iddianamelerin birçok olay ve kişinin gerçek yüzünü halka gösterdiğini belirtiyor. Örgütün ülkede
kaos çıkartmak için
Alevi-
Sünni,
Kürt-Türk, sağ-sol,
dindar-laik ve Hıristiyan-
Müslüman gibi farklılıkları çatışmaya dönüştürmek istediğini artık sokaktaki insanın da anladığını kaydediyor.
Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı, iddianamede yer alan suikast ve kaos planlarına dikkat çekiyor. Eski
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök'ün ifadelerinin, demokratik düzeni ortadan kaldırma çabalarını teyit ettiğinin altını çiziyor.
Hak-İş Genel Başkanı Salim
Uslu da Türkiye'nin kaos ortamına sürüklenmek istendiği konusunda bir şüphenin kalmadığını vurguluyor. Ardından "Cumhuriyeti ve
demokrasiyi korumak tarafında olanlar, bu konuda mutlaka ortak tavır sergilemeli." diyor.
TUSKON Genel Başkanı
Rızanur Meral ise masum insanların canını hiçe saymanın hiçbir dayanakla bağdaşmayacağına dikkat çekiyor ve ekliyor: "Bu durum vahşetin ta kendisidir."
Darbe çalışmaları belirginleşti
AV. KAMİL UĞUR YARALI, (HUKUKÇULAR DERNEĞİ BAŞKANI): 3. iddianamede yer alan suikast ve kaos planları, demokratik düzeni ortadan kaldırma niyetleri ve bunları teyit eden Hilmi Özkük'ün beyanları ile daha da belirginleşti. Bu
darbe planları gerçekleşmiş olsaydı Türkiye siyasî ve hukukî açıdan çok kötü bir duruma düşecekti. Demokrasi ortadan kalkacaktı. Toplum fakirleşecek,
insan hakları güvenceleri kalmayacak ve Türkiye sonu belli olmayan bir maceraya sürüklenecekti.
Toplum ortak tavır sergilemeli
SALİM USLU (
HAK-İŞ GENEL BAŞKANI): Türkiye'nin kaos ortamına sürüklenmek istendiği artık net olarak anlaşılıyor. Bu ciddi bir tehdittir. Hem canlar kaybedilecek hem de
toplum sisteme karşı güvensizliğe itecekti. Üzerinde önemle durulması gereken bir nokta. Gündeme gelen bu konularla, esas tehdidin bölücülükle birlikte illegal yapılanmalar olduğu gerçeği böyle ortaya çıkmıştır. Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak tarafında olanlar, bu konuda mutlaka ortak tavır sergilemeli.
Suikast planları vahşetin ta kendisi
RIZANUR MERAL (TUSKON GENEL BAŞKANI): Türkiye'nin içinde bulunduğu durum itibarıyla bu tarz girişimler kabullenilemez.
Masum insanların canını hiçe saymak hiçbir dayanakla bağdaşmaz. Bu durum vahşetin ta kendisidir. Yapanlar da en ciddi cezayı hukuk çerçevesinde almalıdırlar. Ülkeyi kaosa sürükleyecek, istikrarı ve huzuru bozmaya yönelik eylemlere fırsat vermemek lazım. Hem
sivil toplum kuruluşları hem de
iş dünyası olarak bu tür davranışları şiddetle kınıyoruz.
Provokasyonlara karşı daha duyarlıyız
HALİL DOĞAN (DEMOKRAT HUKUKÇULAR DERNEĞİ BAŞKANI):
Ergenekoncuların esas amacı ülkede kaos çıkarmak, hiçbir zaman dirlik düzenlik getirmemek ve ülkenin tüm güzelliklere kapalı olmasını sağlamak. İddianameler halka işin gerçek yüzünü gösterdi. Vatandaşımız artık duyarlı hale geldi. Provokasyonlara gelmeyecek. Alevi-Sünni, Kürt-Türk, sağ-sol, dindar-laik, Hıristiyan-Müslüman gibi ayrımları çatışmaya dönüştürmek istediklerini halkımız artık anlamıştır. Herkes, soruşturmaya
destek vermeli.