Türkiye'yi derinden yaralayan iki olay

Halkın bütünüyle kucaklanması gereken cumhuriyet bayramında basına intikal eden iki olay maalesef hepimizi üzdü.Resul Tosun iki olayı yazdı ve uyarıda bulundu.

Türkiye'yi derinden yaralayan iki olay

Bu milleti ordusundan soğutmayın Ordumuz bu milletin evlatlarından oluşmaktadır. Başka bir ülkenin ya da gezegenin çocukları değildir ordu mensupları. Kimimizin oğlu, kimimizin kardeşi, kimimizin yeğeni kimimizin akrabası. Yani onlar da insan. Her insan gibi onların da hata yapması gayet normal. İnsanoğlu hata yapabilir. Asıl konuya geçmeden önce hemen belirteyim ki hiç kimse başta genel kurmay başkanı olmak üzere hiç kimse orduyu bir başkasından daha fazla sevdiğini söyleme hakkına sahip değildir, olamaz. Ayrıca yapılan hatalar üzerine makul mantıklı ve objektif uyarılar yapan kimse de ordu düşmanı olarak ya da orduyu halktan soğutan kişi olarak nitelendirilemez. Ordu benimse onu hatalarına karşı ikaz etmek de benim en tabii hakkımdır. Şimdi asıl yazmak istediğim konuya gelelim. Halkın bütünüyle kucaklanması gereken cumhuriyet bayramında basına intikal eden iki olay maalesef hepimizi üzdü. Üst düzey bir subayımız Cumhuriyet resepsiyonunda başörtülü bir hanım görünce protesto ederek salonu terk etmiş. İkincisi yine üst düzey bir komutan kros yarışmasında başarılı olanlara ödül vermek üzere kürsüye çıkınca ödül alacakların birinin başörtülü olduğunu görünce ödül vermekten vazgeçmiş. Bu milletin hanımlarının yüzde 60'ından fazlasının başörtülü olduğu artık bilinen bir gerçek. Peki ülkesinin hanımlarının büyük çoğunluğuna karış bu istiskal ordumuza yakışıyor mu? Bu hanımların çocukları ya da kardeşleri askere alınmıyor mu? O askerler analarına ve bacılarına karşı takınılan bu tavra seviniyorlar mı üzülüyorlar mı? Bu tavırlar ordumuzu milletimize daha mı çok sevdiriyor? Sözü sağa sola çekmeden açıkça söyleyelim. Üst düzey komutanlarımız başörtülü hanımlara karşı takındıkları bu tavır ile milleti ordudan soğutma eylemini ve eğer suçsa suçunu irtikap ediyorlar! Türban adını verdikleri başörtüsünü -değil ya- siyasi bir simge olarak kabul ettikleri için tavır koydukları şeklinde savunuluyor demokratik olmayan bu hareketler. Aslında bu iddia da o kabulleniş de mantıklı değil ama hadi varsayalım ki öyle olsun. 28 Şubat sürecinde subaylarımızın bu tavırları daha yaygındı. Ama başörtülüler onlardan daha yaygın olduğu için gittikleri her yerde karşılaşıyorlardı. Çok iyi hatırlıyorum bir toplantıya gelen başörtülü bir hanıma güler yüzlü bir general çenesinin altından bağlamayı tavsiye etmiş hanım da öyle yapmış general de “işte bunda bir mahzur yok” diyerek toplantıya alınmasına izin vermişti. Ben o zaman Yörünge diye haftalık bir dergi yayınlıyordum. Paşanın ve tavsiye ettiği başörtüsünün resmini basarak bizce de bir mahzuru yok buna razıyız diye yayın yapmıştım. Bu sene yapılan Harb Okulu mezuniyet törenine gelen başörtülüler de “GATA” formülü diye aynı şekilde çene altından düğüm yaparak katılmışlardı. Askerin bu kıyafet dayatması demokratik değil ama ha iğneyle tutturulmuş ha çene altından bağlanmış önemli değil. Başörtülüler art niyetli olmadıklarını göstermek için buna rıza göstermişlerdir. Şimdi genel kurmay yüzde 63”ü başörtülü olan ülke hanımlarına karşı takınılan bu istiskale bir son vermelidir. Çocuklarını, kardeşlerini, kocalarını askere aldığı başörtülüleri çene altı formülüyle de olsa kucaklamalı ve dışlamamalıdır. Ordusunu peygamber ocağı olarak bilen bu milleti ordusundan soğutmayın lütfen. RESUL TOSUN-YENİ ŞAFAK
<< Önceki Haber Türkiye'yi derinden yaralayan iki olay Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER