- İngiltere'de bir haber siyaseti alt üst etmeye yetmiştir.
- 300 yıl sonra ilk kez Avam Kamarası Başkanı istifa etmek zorunda kaldı.
- Kabineden 4 bakanın da adının karıştığı bir skandalla yatıp kalkıyoruz.
- 28 Şubat'ın mağdurları, muktedir olunca aynı yöntemlerle adeta cadı avına başladılar.
- Yönetmelikler değiştiriliyor, gazetecilere yasak getiriliyor.
- Sözüm ona gazeteciler (!) tutuklanacaklar listesi hazırlayıp/yayıp habercilik yapmaya çalışanları tehdit ediyorlar.
2009 yılı yazı... Yer İngiltere...
Muhafazakâr The Telegraph gazetesinin muhabiri 'milletvekili harcamaları' başlıklı bir haberin peşindedir.
6 milletvekilinin parlamentoya resmen bildirdikleri gider hesaplarının dökümünü ister.
'Hayır' cevabı alır. Pes etmeyip defalarca başvuru yapar.
Ancak her defasında reddedilir.
Ancak Telegraph'ın 'fikri takip yönü' güçlü muhabirleri vardır ve haberde ısrar ederler.
Enformasyon Mahkemesi'ne gidip itiraz ederler.
Sonunda mahkeme "Milletvekillerinin parlamentoya bildirmiş oldukları gider hesaplarının tüm ayrıntılarıyla açıklanmasında kamu yararı vardır" kararı verir.
Gazete yönetimi ise faturaları basıp işin içinden çıkmaz. Yakaladığı büyük balığın farkındadırlar.
Gazete tam 45 muhabirini ve 12 avukatı sadece bu olayı irdelemek için görevlendirir. Gazetede güvenli bir mekan ayarlanır, sızmalara karşı tedbirler alınır.
İkinci ayın sonunda haber hazırdır.
Tarihin en büyük 'araştırmacı gazetecilik' olayı sonuçlanmıştır. Bir haber siyaseti alt üst etmeye yetmiştir.
Peki ne yapmış vekiller?
Haberin ayrıntılarına bakalım...
Muhafazakâr Parti'den bir milletvekili evine 25 ampul taktırmış, bunun karşılığında devlete 174 dolar fatura göndermişti.
Aynı zamanda duş başlığının temizlenmesi dahil evinde yapılan bazı işler için 3.318 dolarlık fatura çıkarmıştı.
Bir başka muhafazakâr milletvekili Ortaçağ'dan kalma şatosunun hendeğini temizletmek için devlete 3400 dolar fatura kestirmişti.
İşçi Partisi'nden bir milletvekili daha yeni olan kır evinin gözden geçirilmesi için 30 bin dolarlık masraf göstermişti.
Hatta bir Liberal Parti milletvekili pantolon ütüsü için yapılmış 180 dolarlık ödemeyi devlete fatura etmişti.
İngiltere için bu detaylar bile yıkıcı iken, asıl altın vuruş İçişleri Bakanı'ndan geldi.
Bakan, eşinin internetten indirdiği porno filmin parasını da devlete fatura etmişti.
Haberler bomba gibi patladı.
Gazete tam 2 hafta bu konuyu sürdürdü. Tam 120 sayfa bu habere ayrıldı.
Gazetenin tirajı 600 bin arttı.
İngiltere'nin diğer gazeteleri bir gün geriden The Daily Telegraph'ı takip edip onun haberlerini özetleyerek vermek zorunda kaldı.
Gündem alt üst oldu. Kamuoyu sarsıldı.
Skandal siyaseti altüst etti
300 yıl sonra ilk kez Avam Kamarası Başkanı istifa etmek zorunda kaldı.
1070 dolara evinin bahçesindeki sarmaşığı temizletip devlete fatura eden Cameron, siyasal sistemin felç olduğunu söyleyip erken seçim çağrısı yaptı.
Bazı bakanlar istifa etti, Başbakan Brown'ın İşçi Partisi AP'de üçüncü sıraya geriledi.
Bu haberi ve araştırmacı gazetecilik başarısını hatırlatmamın nedeni malum.
Bir haftadır toz duman içindeyiz.
Kabineden 4 bakanın da adının karıştığı bir skandalla yatıp kalkıyoruz. Ortada dört dörtlük bir skandal var ama gelin görün ki iktidar cephesi konuyu bambaşka bir kulvara taşıdı.
İktidara göre yolsuzluk mesele değil, ortada Türkiye'ye uluslararası bir operasyon var.
Olayı haberleştirenler de bir cunta/çetenin uzantısı!
Yaşananlar herkesin malumu. Her şey herkesin gözü önünde oluyor. 28 Şubat'ın mağdurları, muktedir olunca aynı yöntemlerle adeta cadı avına başladılar.
Sözüm ona gazeteciler (!) tutuklanacaklar listesi hazırlayıp/yayıp habercilik yapmaya çalışanları tehdit ediyorlar.
Yönetmelikler değiştiriliyor, gazetecilere yasak getiriliyor.
Dediğim gibi söyleyecek çok şey var. Ülke toptan akıl tutulması yaşıyor.
Ama gazetecileri tehdide varacak kadar ayarları bozulan siyasiler yukarıda özetlediğim İngiltere örneğine bir baksınlar.
O örnekte her şey var.