Emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, kanunda yazılı olmayan bir cezanın verilemeyeceğini vurguladı. Tanrıverdi,
disiplin amirinin ceza verme
yetki ve selayetlerinin belli olduğunu söyledi. Bu olayın Türk Silahlı Kuvvetleri'nde
kaza sonucu şehit olan askerlerin ölümleriyle ilgili insanların akıllarına şüphe getirebileceğine dikkat çeken Tanrıverdi, toplumdaki güvenirliliğin çok önemli olduğunu belirterek olayı, olduğu şekliyle nakletmenin silahlı kuvvetlerin üst kademesi için önemli bir mesele olduğunu ifade etti.
Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi,
Cihan Haber Ajansı muhabirine yaptığı değerlendirmede, bu tür bir kazaya çanak açacak cezanın verilmesinin ne Disiplin Mahkemeleri Kanunu'na ne de disiplin amirinin ceza verme yetki ve selayetlerine girmediğini vurguladı. "Buna bir eğitim derseniz, bunun bir nezaret altında olması gerekirdi." diyen Tanrıverdi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dolayısıyla yetkilerini aşmış bir kişinin davranışı olarak değerlendirmek lazım. Yasal işlemin başlatılması doğru. Bu tür fevri yanlış hareket yapan kişiler bulunur ve mutlaka askeri yargı tarafından yargılanır. Doğru bir iş değil tabii. Neticesi itibariyle de zaten doğru bulmak mümkün değil. Yasada olmayan veya yetkisi dışında ceza vermek, kendisini cezaya götürür. 4 cana mal olmak, büyük bir hata."
"GÜVENİRLİLİK ÇOK ÖNEMLİ"
"
Genelkurmay Başkanlığı'nın hayatını kaybeden bazı askerler için 'Başı taşa çarptı,
operasyon sırasında uçurumdan düştü, yıldırım çarptı' şeklindeki sebepleri göstermesi, Elazığ'daki olaydan sonra insanların akıllarına bir şüphe getirmez mi?" yönündeki bir soruya ise Tanrıverdi, "Getirir, ama mutlaka perde arkasında yine yasal işlem başlatılmış demektir. Bu askerle beraber diğer şehit olmuş askerlerin aileleri için yasal olarak tazminat hakları doğar. Ama belki o bakımdan 'ihtiyatlı' olmuş diye, böyle bir açık kapı bırakmak gerekiyor. Bazen durum tam aydınlatılmadığı için veya
vefat eden askerlerin hukuki haklarının korunması için böyle açıklama yapılmış olması kabul edilebilir. Ama toplumdaki güvenirlilik çok önemli. Olayı, olduğu şekliyle nakletmek tabi ki silahlı kuvvetlerin, özellikle üst kademesi için önemli bir mesele olsa gerek." diye
cevap verdi.
Askerliğin eğitimiyle, bütün faaliyetleriyle normal diğer faaliyet alanlarına nazaran daha fazla risk içeren meslek veya
hizmet olduğunu hatırlatan Tanrıverdi, dolayısıyla bazen eğitim sırasında bu tür beklenmedik, istenmeyen kazaların cereyan edebileceğini savundu.
Böyle bir kaza oluncaya kadar bu kişinin sorumsuzluk hareketlerinin bir yerde engellenmesi, bilinmesi gerektiğinin altını çizen Tanrıverdi, "Genç bir
subay, dolayısıyla amirleri tarafından da
kontrol ve nezaret altında tutulması gerekirdi. Böyle bir olaya sebebiyet verebilecek bir yapıya sahip olduğunun anlaşılması durumunda, amirleri tarafından uyarılması gerekirdi. Dolayısıyla o zaman bu tür girişimleri, idari olarak da engelleme imkanları aranmalı, daha iyi kontrol edilmeli. Ayrıca mutlaka hukuk üstün tutulmalı, hukuk dışı ceza verenler hakkında mutlaka amirleri tarafından onlara da işlem yapılmalı. Hukuk çizgisinde kalmak gerekir. Münferit bir olay da olsa, benzeri olaylara sebebiyet vermeyecek şekilde
genç subay ve astsubayların hukuk çizgisine çekilmesi için amirlere büyük görev düşer." şeklinde konuştu.
"ÇUKURCA'DAKİ OLAY, AMİRLERİN İLGİSİZLİĞİ"
7
Mayıs 2009 tarihinde Hakkâri'nin
Çukurca ilçesi kırsalında askeri aracın geçişi sırasında patlayan ve altı askerin şehit olduğu
mayınları, askerin kendisinin döşediği yönündeki iddiaları da değerlendiren Tanrıverdi, şöyle konuştu: "
Güvenlik açısından birlik kendi çevresine veya bir kısım tehlikenin geleceği yerlere mayın döşeyebilir ama işaretlenmesi lazım. Birlikte o istikamette görev yapan personelin bilgilendirmesi lazım. Tabi yine amirlerin biraz ilgisizliği var diye değerlendirmek gerekiyor. Eğer kendi birliğinin personeli, o birliğin döşediği mayınlardan haberdar değil, o bölgeyi bilmiyorsa; tanıtılması, gösterilmesi gerekiyor. Yine amirlerde bir hata olduğu anlaşılıyor. O bölgeyi askerlerine tanıtmaması açısından." (CİHAN)